Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '18

 
Kategori
Güncel
 

Toplumsal İmece ya da Rekabet

Toplumsal İmece ya da Rekabet
 

SEKTÖREL İMECE Mİ, REKABET Mİ?

Türkiye’de aynı işi yapan son derece küçük binlerce firma vardır. Bu firmaların çoğunun yapısı daha önce çalıştığı şirkette öğrendiği işi kendi başına yapabileceğine inanan ve bağımsız olarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan girişimcilerin kurduğu küçük ve son derece kırılgan yapılar ortaya çıkmaktadır. Bu yapılardan, bu girişimlerden bazıları son derece başarılı olurken bazıları ise başarısız olup elenmekte, başladıkları noktaya geri dönmektedir.

Türkiye’de ortaya çıkan her girişimin belli bir bilgi ve belli bir sermaye koyarak ortaya çıktığı düşünülürse ve ürün çıkarma amacıyla iyi niyetli girişimlerin varlığı ortak akıl ve ortak hedef bağlamında mı yönetilmelidir yoksa tamamen girişimleri serbest bırakıp herkesin birbirini kırmasını mı izlemek daha sağlıklı bir yaklaşım olmalıdır?  Liderlerin konuşmalarına bakıldığında bu konuda herhangi bir fikirlerinin olmadığı, varsa dahi beyan edilmediği ortaya çıkar.

Aynı sektörde iş yapan küçük firmalar yaptıkları üretimlerle daha büyük bir parçanın imalatına birlikte katkı sağlarlarsa;

Aralarında bilgi paylaşımı artar.

Rekabet öldürücü bir etkiden ortak bir üretim çabasına dönüşür rekabet imeceye dönüşür.

Küçük firmalar dünya çapında daha büyük firmalar ortaya çıkarabilir. Küçükler birbirleriyle rekabeti imeceye dönüştürmek suretiyle çözümün parçası olmak için mücadele eder ki, sağlıklı bir ülkede insanların birbirleriyle kıyasıya rekabet etmeleri değil, birbirlerini desteklemeleri öngörülebilir.

Bir otomobil binlerce parçadan oluşur. Aynı şekilde şu anda kullanmakta olduğunuz ve Türk malı olmayan ne varsa gerçekte birçok malın üretiminde mini seviyede çözümlere imza atan küçük Türk şirketlerinin de olduğunu bilmeliyiz.

Günümüz dünyasında Güney Kore’nin başarısının altında yatan nedenlerden birisi de budur. Küçük yapıları büyük bir yapının çözüm ortağı, birbirine ihtiyacı olan, birbirinin yaşamasında menfaati olan kurumlar ortaya çıkararak dünyadaki büyük yapılarla rekabet eden yapılar ortaya çıkarılabilmiştir. Samsung, LG, Hyundai gibi dünya çapında çok farklı sektörlerde satılan malların ortaya çıkmasında ortaya konan anlayış budur. Rekabet yerine birbirine destek yapıların ortaya çıkmasını sağlayarak, üretimi artışı ve markalaşmayı sağlamaktır.

Türkiye’de güçlerin bölünmesi nedense birleştirilmesinden daha fazla desteklenmiş bir anlayıştır. Bu da insanlara birleşmeden fayda sağlayacak milli ve genel yapının aksine, parçalanmadan fayda sağlayan yapıların kritik yerlerde söz sahibi olduğu, sistemi uzun zamandır da onların kontrol ettiğine dair kuvvetli emareler vardır.

Dünyada ilk standardizasyonu sistematik hale getiren teşkilat olan Ahilik gitmiş, yerine ülkemizde dışarıdan akıl verilen, yönlendirilen yapıların ortaya çıkması ve bu yapılara karşı ciddi mücadeleler yapabilecek güçlü yapılar ortaya çıkmadığı takdirde Türk aklının, biliminin, ticaretinin her daim eksik kalacağı kesindir.

Başkasının yolundan giden, en fazla onun gittiği yere gider. Ancak söz konusu yolu yapan, o yolun taşlarını daha önce döşeyenlerle rekabet etmesi düşünülemez.

Bir ülke diğer ülkenin üretiminden daha fazla, daha kaliteli mal üretme kapasitesi onu daha önemli bir noktaya yerleştirir. Ürettiği malı dünya çapından pazarlama kapasitesi ise o ülkeyi daha da önemli bir ülke yapar. İçerisinde adalet, hukuk, anlayış, nezaket, zarafet barındıran ülke, diğer ülkelerin seçkinlerinin de akın akın gelmek istedikleri ülke olmasını sağlar. 

Esasında rekabet yarışma kuralları adalet ve kişiye ve gruba göre değişmez kurallarla yapılırsa zevkli hale gelir. Kurum ve kuruluşların, insanların tamamının birbirlerine huzur vermek, destek olmak üzere bir arada bulunduklarına inanan insan topluluklarının oluşturduğu yapılarda rekabet başarı ve yükselişi simgelerken, aksi toplumlarda gereksiz enerji kaybına kargaşaya neden olur.

Sağlıklı bir ülkede kimse yasal olarak yaptığı işten dolayı kendisini eksik ve yetersiz hissetmez. Aynı şekilde sağlıklı işleyen kurallara sahip olan ülkelerde meslekleri, şehirleri sorgulanmaz, yaptıkları işler anlamında doğru değerlendirilmek suretiyle birbirlerini rakip, düşman, öteki olarak değil, toplumu bir vücut olarak algılar ve bütünün bir parçası olmaktan zevk alır. Aksi mümkün değildir.

Bir ülke yönetiminden denetimine, eğitiminden sağlığına, adaletinden hukukuna, insanlarının tamamına ve tüm sektörel şirketlerine, üretim araçlarına kadar bir bütünün parçalarıdır. Tüm bunların bir arada yarattığı işgücü verimli olarak kullanılmalıdır.  Bu durum üzerinde itina ile çalışılması gereken her Türk aydını ve düşünürünün görev kabul ettiği bir alan olmalıdır.

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..