- Kategori
- Siyaset
Torunum diyor ki dedeciğim... Din ve duygu sömürüsü daha ne kadar sürecek ki?
Başbakan bugün Kayseri de konuşmuş, oğlumun sınavı vardı onun yanında olmam gerekiyordu, “Cehennem Sıcağının” esir aldığı Adana sokaklarında deli danalar gibi dolaşıp durduğumdan evde değil de Gazi Paşa da çay içmek “gazen gevreği” yemek için girdiğim bir kafede dinledim konuşmasını…
Bu arada sıcak deyince hep aklıma gelir;
Rahmetli babam Genç İbrahim Adana sıcakları için laf açıldığında şak diye yapıştırırdı;
“Allah hu memleketin altına kocaman bir fırın yaptırmış yaz geldiğinde de fırının altına durmadan odunları atıyor…”
Bence de…
***
Başbakanın konuşmalarında en ufak bir yumuşama yok, kullandıkları cümlelerde aynı…
Ama üç konuşmanın da en çarpıcı yeri de şu;
“3,5 yaşındaki torunum sabah kapıyı çalıyor. ‘Dedeciğim bir şey söyleyebilir miyim’ diyor.
Söyle diyorum; ‘Dik dur eğilme bu millet seninle’ diyor…
Ne gereği var dediysem de haliyle dokundu tabi bana “insanız” nihayetinde!
***
Ve 1960 yılında gerçekten çok masummuş gibi asılan Adnan Menderes’i hala zehirlendiği kesinlik kazanmayan
Rahmetli Turgut Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğünü ima ederek kefenimiz giydik diyor, alıştık.
Camiye ayakkabılarıyla girdileri, hamile türbanlı bir kadını sürüklediler hikâyesinden sonra;
“Torunum diyor ki,” hikâyesine…
Duygu sömürüsü yalan yanlış tarih bilgisi yan yana gelince artık giderek inancını yitiriyor Başbakanın ümit bağladığı miting konuşmaları…
Birileri uyarsa ve şu anda memlekette olan biten gerçekleri adam gibi aktarsa Başbakana...
Anlaşılan o ki beyefendi ya anlamak istemiyor ya da görmekten korkuyor gerçekleri ki her konuşmasında hala soruyor; “Ne oldu da bunlar yapıldı. Ne yaptık biz sizlere?” diyor.
***
Adamın biri barda kavga çıkardığı için tutuklanmış. Mahkemeye çıkarılmış.
Hâkim sormuş; Nerede yaşıyorsun?
Adam cevaplamış; Orada burada...
Hâkim; Ne iş yaparsın?
Adam; Onu bunu...
Hâkim sormuş; Barda kavga ettiğin adamı önceden tanıyor muydun?
Adam cevaplamış; Şöyle böyle...
Hâkim; Nereden tanıyordun?
Adam; Oradan buradan...
Hâkim artık dayanamamış, görevli polislere seslenmiş; anlaşıldı, sanığı hapishaneye götürebilirsiniz.
İki polis koluna girip adamı götürürlerken, adam hâkime seslenmiş;
“Hâkim bey bir dakika; Ben içerden ne zaman çıkacağım...”
Hâkim de cevap vermiş;
“BUGÜN YARIN…”
***
Biz de devlet yönetimi de iktidar anlayışı da aynen böyledir,
Nereden; oradan buradan ne zaman; bugün yarın…
Başbakan orada burada konuşuyor ama hala din ve duygu sömürüsünden medet umuyor.
Oysa dünya değişiyor Türkiye değişiyor, gençlik değişiyor pardon değişmiyor; değişmiş…
Önünde koskoca bir ömrü siyasete vermiş dev gibi bir örnek adam var; Cumbaba Süleyman Demirel.
Ne diyordu; “Dün dündür bugün bugün…”
Bugün yarın derken keser döner sap döner gün gelir hesap döner, bunu bilmeyen mi var.
Bence kimse kimseye bel bağlamasın şairin dediğine kulak versin;
“Demir almak zamanı gelmiştir bu limandan…”
Lafla peynir gemisi yürümüyor boş cüzdan karın doyurmuyor…
***
Var mı dünyaya gelip de demir kazık çakıp gitmeyen? Ne zaman gitmeli derseniz;
Fıkra da dedikleri gibi, el mecbur; “Bugün yarın…”
Keşke sadece “insan olarak” anlayabilseydiniz keşke sadece gelecek için dik durabilseydiniz.
İyi akşamlar…
Erdoğan ÖZGENÇ