Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '11

 
Kategori
Spor
 

Trabzonspor'a yakışmadı

Fenerbahçe-Kayserispor maçının ardından Trabzonspor başkanı Sadri Şener’in açıklamaları, maçın sonucundan çok daha fazla konuşuldu. İşin üzücü yanı bu açıklamalara Kayserispor yönetiminin sert bir yanıt vermesi, en üzücü yanı da bordo mavili yönetimin Kayserispor’a daha sert ifadelerle dolu bir cevap yayınlaması oldu.

UEFA’nın ırkçılıktan sonra savaş açtığı ikinci konu saygısızlık. Bu yüzdendir ki Şampiyonlar Ligi veya Avrupa Ligi maçlarındaki tabelalarda veya maçları yayınlayan televizyon kanallarında bol bol “saygı” sloganı ile başlayan ve devamında hakemlere, rakibe, oyuna şeklide devam eden bir sloganı görüyor, işitiyor ve okuyoruz.

Sadri Şener’in, kendi tabiri ile “ironi ile süslenmiş” açıklamaları oldukça gereksiz bir çıkış, Kayserispor yönetiminin olayı başka boyutlara götüren yanıtı haddinden fazla sert bir açıklama, bunun üzerine bordo mavililerin artık tüm gemileri yakan açıklaması da futbolumuz için bir fiyasko oldu.

Meğer alttan alttan takımlarımız birbirlerine ne kadar çok kin beslermiş. Yok, durum bu değilse meğer ne kadar çabuk düşman ilan edebiliyormuşuz yan yana olduğumuz rakibimizi.

UEFA’nın saygı kavramının üzerinde bu denli çok durmasının tek nedeni bu duygunun olmadığı hallerde futbol oyunundan da bahsedilemeyecek olunması. Eğer siz hakeme, rakibinize, taraftarlara ve kendi takımınıza saygı göstermiyor ve onların dürüstlüğüne inanmıyorsanız bu ortamda ne şampiyonluklar size zevk verir ne de başarısızlıklar üzer. Yalan bir dünyada savaşır durusunuz; tıpkı yıllardır Türk futbolunun yaptığı gibi.

Artık bu çağı aşmak lazım. Hakem odalarında cirit atılması, her maçtan sonra MHK’nin istifaya çağırılması, rakibinizden gol yiyen bir başka takım kalecisine şakayla karışık laf sokulması veya “gerekirse âlâsını yaparız” gibi ucuz kabadayılıklar yıllardır iç meselelerle ve bir kısır döngüyle uğraşan ülke futbolumuzun Avrupa’nın gerisinde kalmasının başlıca nedeni.

Lafa gelince hukuk herkese lazım. Sorulduğunda kimse bir torpil beklemiyor, herkesin tek dileği adalet. Fakat iş icraata geldiğinde büyük büyük laflar, sert açıklamalar ve hatta hakaretler havada uçuşuyor. İşin kötüsü bazıları gerçekten işlerin bu şekilde yürüdüğünü düşünüp fikirlerini devamlı bu istikamette oluşturuyor: maçlarda kasıtlı yanlış karar veren hakemler, bilerek gol yiyen kaleciler, maç satan futbolcular v.s.

Acaba bu ağır ithamları dile getirenlerin ellerinde bir delil var mı? Yoksa nasıl oluyor da medyadaki yaşı ilerlemiş ve kendini artık tamamen polemik ve sağa sola, dikkat çekecek şekilde ölçüsüz laflar atmaya adamış kimselere malzeme verecek şekilde böylesine fütursuz açıklamalar yaplabiliyor?

Futbolumuzu bu çirkinliklerden kurtarıp oyunun ruhuna uygun hale getirmek için ne bir yasaya ihtiyaç var ne de cezalara. Tek yapılması gereken aklımıza geleni hemen dilimize taşımamak ve başkası yaptığında ayıpladığımız davranışı kendimize de yakıştırmamak.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..