Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '10

 
Kategori
Kitap
 

Tuhaf...Bir gecelik kaçamak

Tuhaf...Bir gecelik kaçamak
 

Ayşe Arman’ın Ertuğrul Özkök’le 5 Haziranda yaptığı röportaja tekrar göz attım

Özkök’ün yazdığı 15 öyküden oluşan “Tuhaf” adlı kitabı okuma sebebim bu röportaj ve içimde tetiklediği merak duygusu...

Kitap adı gibi gerçekten...

Sıra dışı... Samimi bir dille kasmadan, yazdıklarım acaba başımı ağrıtır mı diye düşünmeden kaleme alınmış...

Aslına bakarsanız hepimizin yaşadığı fakat çoğumuzun üzerinde durmadığı yaşanmışlıklar, yüzleşmekten korktuğu hisler ve rastlantılar var içinde...

Alın yazımı çözdüğüm gün” başlıklı deneyim bir başka... Heyecan verici...

Yılanbalıklarının dansı” imrendirici... Anlatımın sonunda hayıflandım, neden bu tür olaylar benim başıma gelmez ki diye mırıldandığımı anımsıyorum...

Özkök’ün Alaçatı’da hissettiklerinin ve yaşadıklarının bir benzeri hayatımda ilk defa gittiğim Lizbon’da başıma gelmişti...

Daha önce gelmişlik duygusu!

Tanıdık gelen yokuşlar, sokaklar...

Koca şehri tek başıma gezmiş... Belem kulesini elimle koymuş gibi bulmuş, şehri ikiye ayıran Tagus nehrinin kenarındaki banklardan birine oturup, kahvemi yudumlarken başıma gelenin ne olduğunu anlamaya çalışmış fakat başarılı olamamıştım...

Ya üzerime kahve döken kadının önce ismimi söyleyip ardından özür dilemesi!

Düşünsenize hayatınızda ilk defa gittiğiniz bir şehirde, daha önce hiç görmediğiniz bir kadın üzerinize kahve döküyor ve isminizi kullanıp özür diliyor...

“ Önemli değil” derken peçeteyle gömleğimi temizlemeye çalışıyor, düşen jetonun sesiyle kendime geliyorum!

Ne oluyoruz yahu?

Kitaptaki gibi ölü bir arkadaştan şimdiye kadar hiç mektup almadım fakat şu rahmeti Mustafa Mumcu’dan gelen e- maillere ne demeli?

Bu oyunu bana kim oynuyorsa bilsin ki; tüylerim e-maili açmak için her tıkladığımda diken diken oluyor...

Rutin bir sabah işe geliyor günün ilk demli çayının rehavetine kapılıp gazete sayfaları arasında kayboluyor, gitmediğiniz, bilmediğiniz bir şehirde tanımadığınız bir insan fotoğrafına takılıyorsunuz... Kalbiniz yerinden çıkacak gibi atmaya başlıyor, elleriniz terliyor, belki size abartılı gelecek ama çok sevdiğiniz bir yakınızı kaybetmiş kadar üzülüyorsunuz... Finalde gözyaşları!

Garip değil mi?

Yağmurlu bir günde arabanıza aldığınız otostopçuyu o tarif etmediği halde evine bırakmanız?

Korkutucu mu?

Tuhaf mı?

Tuhaf, gerçek ve hayalle yoğrulmuş okurken keyif aldığım bir kitap...

Bir gecelik kaçamak!

http://blog.milliyet.com.tr/Aynaya_baktiginizda_baskasini_gorur_musunuz_/Blog/?BlogNo=97051

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..