Tuhaf oranlar

Ocak 2009 itibarıyla, Milliyet Blog’un günlük ortalama tıklaması 60.000’in üzerinde.

Tıklanan blog sayısı ortalaması ise, günlük olarak 30.000’in üzerinde.

Bunu 2/1 oran sayalım.

Kendi bulunduğum sıralamayı kestirme ve bundan sırada benden yüksekteki blog yazarlarının toplam tıklanma tahmini sonucu, bunun kat be kat üzerinde.

Bu nasıl oluyor?

Demek ki birileri habire blog sayfalarını tıklıyor ama blog yazılarını tıklamıyor. Bu tamam.

Ancak, bu 3 yıldır neden hala sürüyor?

Sonuçta, bugünkü toplam internet kullanıcısı 26 milyon bölü, günlük tıklanma sayısı 30.000 = 800 küsur gün gibi. Yani, son 3 yılda bunların çoktan vazgeçmiş veya sayılarının tükenmiş olması gerekirdi.

Demek ki kalabalık bir güruh, habire binlerce blog sayfasını tıklayıp, tek bir yazıyı tıklamadan geçip gidiyor.

Yukarıdaki oran, sayfa / metin tıklanma oranı, bende 7, 5/1’den 5, 5/1’e 2 yılda düştü, yani okur kazanma eğilimim var.

Tüm sayfa tıklayanların, yazı tıklama oranının % 100 = 1/1 olması olasılığı var mı? Yok.

Kendi metinlerimi okunmayacak, okunsa bile bu okur düzeyiyle anlaşılmayacak ama mutlaka yazılması gerekli, o nedenle de bir tıklayıcının ortalama süresi olan 4 saniyede, ana sayfamdaki 10 özet metinden kilit sözcüklerin o beyinlere geçmesi niyetiyle yazıyorum. Yorum gibi başka kontrol parametreleriyle, umduğumdan daha fazlasını becerdiğimi gördüm.

Popüler konularla 100.000 tıklama alabilenlerin, o yazdıkları konulardaki 10 veya 20 önceki en popüler başlık adlarını ve içeriklerini bugün anımsanmadığını, hatta yazıyı yazanların kendilerinin onları bilmediğini belirtmek isterim. Baktılar bir konu tutuyor, hemen çalaklavye dalıyorlar.

Demek ki geçici ‘in’lik, moda-lık veya popülerlik, insanlara 100 veya 500 yıl sonra okunmaktan daha çekici geliyor.

Böyle tuhaf insanlara, böyle tuhaf oranlar yakışır o zaman...