- Kategori
- Gündelik Yaşam
Tükenmişlik mi, suçluluk mu
Pişmanlığım ve mahcubiyetim kendime sadece..Çünkü işlediğim suçun mağduru benim..
Tükenmişlik duygusu değil yaşadığım.. Daha çok huzursuzluk.. Hatta suçluluk. Evet evet suçluluk..
Günlerdir beni mutsuz eden, yaptığım her işten zevk almamı engelleyen ,kabul etmek istemediğim duygu, tam tamına suçluluk..
Oh be! Kabul etmek, çözümün başlangıcı olduğundan mıdır bilinmez; haftalardır hasret kaldığım rahatlama duygusu sarmaya başladı benliğimi..
Pişmanlığım ve mahcubiyetim kendime sadece..Çünkü işlediğim suçun mağduru benim..
Değmeyecek kişiler, olaylar, filmler, kitaplar, işler vs. için boşa harcadığım zaman, ziyan edilmiş yıllar; heba olmuş yaşam enerjim için duyuyorum suçluluğu..
Katlettiğim yaşamımın, amaçlarımdan uzaklaşmanın hatta neredeyse kendi hayatımı yok sayarak yaşadığım zamanların mazeretsiz suçluluğu bu.. Mazeretsiz diyorum çünkü,hiçbir bahaneyi kabul edilebilir bulmuyorum..
Kendi amacını yok sayarak, günlük koşturmacaya kapılan ya da sırf hayır diyemediğinden diğerleri gibi vakit öldüren bizler bilmeliyiz ki, beklediğimiz o büyülü an asla gelmeyecek. içinde yaşanılanlarla birlikte ‘puf’ diye kayboluveren ‘zaman’ hali hazırda en sihirli varlığımız değil midir zaten? İçinde bulunduğumuz gün, saat hatta dakika yapmamız gerekeni yerine getirmemiz için en doğru an.. Geriye kalan her şey, sadece bir mazeret.. İnsanlığa, dünyaya, kendimize katkıda bulunabilmemiz sadece amaçlarımız için çalışmakla mümkün olabilecektir. yolda çalışmak bile daha doyumlu bir hayat sunacaktır bize..
Üreten, başaran, en azından bu uğurda çabalayan insanlarla dünya güzelleşecek.. Çünkü hayat, tüketmek için değil, yaşanmak için bahşedilmiş bize nihayetinde…