Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

Türbana dazlak çözümü

Öncelikle başörtüsü, türban ya da yeni deyimiyle "saçörtüsü" konusundaki ilkesel duruşumu belirteyim ki yazdıklarımdan kimse kendine göre özel bir anlam oluşturmasın. 

Yasalarla bağlı belirli bir giyim kuşam talebi olmayan tüm mesleklerin ve kamusal alanda devlet hizmeti alan vatandaşların kimlik kapatmayan her tür giyim ve giyimsizlik nedeniyle temel ya da özel bir hak engeline takılmasına karşıyım. Bu ilkesel tutumum gereği kimlik tanımını kapatmadığı sürece başını ne biçimde ve ne maksatla örterse örtsün kadın öğrenci üniversiteye alınmalıdır. 

Sorun, siyasi çekişmenin iteklediği bir güvensizlik batağına sürüldüğü için aslında çok basit olan çözüm yolu da tehlikeli korku tünellerine dönüştürülmekte. Neymiş efendim, "bu siyasi İslam simgesiymiş; şeriat getirecekmiş!" Şeriatı kadınların nerede devlet yaptığını ben hiç bilmiyorum. Şeriat bence erkek işidir; eğer üniversitede filizlenecek bir şeriat korkusu varsa öncelikle üniversiteye elini kolunu sallaya sallaya giren Müslüman erkek öğrencilerin ve daha sonra "saçörtüsü" ölçü alınmadan Müslüman kadın öğrencilerin şeriat hedefli dincilik yapıp yapmadığına bakılmalı. Tabi ki aynı biçimde öğretim görevlilerinin de şeriat hedefli dincilik yapıp yapmadığı izlenmelidir. 

Neymiş efendim, "bugün üniversitede olan "saçörtüsü" yarın mecliste ve yargıda olacakmış." Tabi bu da haliyle laiklik ilkesine aykırı olacaktır. Nasıl olacakmış neden olabilirmiş veya neden olamazmış diye kafa yoran da yok. "saçörtüsünü" temel insan hakkı özgürlüğü sayan da çıkıp haliyle demiyor ki, "yok bizim öyle bir istek ve hedefimiz." Zaten olmaması inandırıcı da olmaz. Asıl karşı tarafın bu istek ve hedefin yerine getirilebilirliğine inanıyor olması tuhaf. Çünkü bu ülkede mahalle bakkalına bile yerel idare zabıtasınca işbaşında iş önlüğü giyme zorunluluğu getirilmiştir. Dolayısıyla her mesleğin simgesel ve eylemsel özelliğinin gereği olan bir giyim kuşam yasa, tüzük veya yönetmelikle her zaman belirlenebilir. Vatandaş da buna uymak zorundadır. Yok öyle sınırsız giyim kuşam özgürlüğü... Ancak üniversite başka; orası adı gibi evrensel bir ortam olmalıdır. Oraya tek tip bir düşünce ve biçimi hâkim kıldığımızda artık orası üniversite değil, dernek, siyasi parti veya tarikat gibi özelleşmiş bir cemaatin çalışma ve kurs alanı sayılır. Bu yüzden üniversitede pornografik çıplaklık ya da kimlik tanımını kapatma dışındaki giyim kuşama yasak koymak ortamın doğasına aykırıdır. 

Bu konuda arzulanan siyasi güven ortamı da ancak siyasi tavırların uzlaşmacı zemine doğru çekilmesi ve toplum içinde tartışan bireylerin ve sivil kurumların konuya “öcü geliyor” zihniyetiyle değil de özgürlükler bütünlüğü içinde bakarak bunu siyasetten talep etmesiyle oluşacaktır. 

Özgürlükçü laik demokrasi için tehdit unsuru olan somut gerekçeleri -(olası gerekçeler değil, çünkü olasılık zaten sonsuzdur)- ileri sürülebiliyorsa eğer, başörtüsünü tehdit unsuru olmaktan çıkaracak olan hukuki sınırlamalar elbette belirlenebilir... Zırt pırt konuyu ortaya atıp siyasi çekişme malzemesi yapan vatandaş mı? Tüm partiler bu konuyu çözeceğini söylüyor fakat iş başa düşünce ortada eylem yok. Çözmeyeceksen eğer karşı duruşun bari dürüst olsun; en azından duruşuna yakışır bir yiğitlikle yasağı yasal gerekçeye bağlamak için siyaset yap… "Kadın öğrencinin başörtüsüyle eğitim alması ilk ve lise eğitiminde olduğu gibi yükseköğrenimde de yasaktır” diyen yasal düzenlemeyi çıkartmak için dürüst siyaset yap bari... Bu konu uzun yıllardır siyasette boşluk doldurma malzemesi yapılıyor. Artık çiğ kabak tadı verdi. 

Çiğ kabak tadı demişken tam da yerinde bu soruna hem çok sıkı bir kafa tutuş hem de çok özgün bir çözüm oluşturacak bir fikrim geldi: "Saçörtülü" tüm üniversite kadın öğrencileri bir birlik oluşturup aynı gün saçlarını kazıtıp kabak gibi dazlak kafa olsunlar ve üniversiteye öyle girsinler. Saçları olmayacağı için herhangi biçimde örtme gereksinimleri de kalmayacaktır. Hatta daha yaratıcı olabilenler dazlak kafalarını türban biçiminde boyasınlar. Demokrasi ve laikliği koruma kahramanlığı için kadınların kafa derilerini de soyacak kadar ileri gidilmez sanıyorum. 

Bana göre, insanın giyim kuşamına ideolojisini, namusunu ve dinsel imanını emanet edip koruma görevi yüklemesi, sağlıklı yaşam için kış günü sokağa çıplak çıkması kadar anlam çarpığı bir ahlâk ve özgürlük seçimidir. Gene de böyle bir görev yüklenimiyle yapılmış olan bir insan giyim kuşam seçimini demokrasi ve laikliği koruma adına yasaklamak daha çarpık bir ahlâk ve özgürlük anlayışıdır... 

Muharrem Soyek
 

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..