Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

Türk İslam Birliği uzak ihtimallerinin senaristi, büyük hatip, Prof.Necmettin Erbakan (İkinci Bölüm)

Türk İslam Birliği uzak ihtimallerinin senaristi, büyük hatip, Prof.Necmettin Erbakan (İkinci Bölüm)
 

Prof.Dr.Öner Samanlı, Siyaset-Riyaset-Tiyaset Üçlüsüne değindi. (Siyaset Akademisi)


TÜRK İSLAM BİRLİĞİ UZAK HAYALLERİNİN DONKİŞOTU MU, GERÇEK SENARİSTİ Mİ, BİLGE KİŞİSİ Mİ…?

İKİNCİ BÖLÜMLE TAMAMLANDI

Burası Türkiye, yani, “Akıl yaşta değil baştadır” atasözünün yıllardır söylenip yazılıp, tekrar edildiği yeknesaklıklar ülkesi.

Yani,

Burası Türkiye…

Benzeri vardı Küba’da…

Başkası yok…

Benzeri var Libya’da…

Ama o da, 84 yaşında değil…

TÜRKİYE SİYASETİNDE, GÖKKUŞAĞI GİBİ RENKLİ BİR SİMADIR PROF. NECMETTİN ERBAKAN

Nasıl ki, bir yağmur sonrası doğmakta olan güneşle birlikte gökkuşağı ortaya çıkar, Necmettin Erbakan hocada her bunalımlı siyasi dönemden yeni bir renkli simayla, başka “Milli Görüş” çizgisindeki partiyle karşımıza çıkmayı başarabilmiş, siyasi yasakları özel imtiyazla bile olsa aşmış, farklı ve iddialı idealist bir şahsiyettir.

Doğru anlamda tanımlamak gerekirse de böyle bir şahsiyetin yeri ileride asla doldurulamayacaktır.

İşte bu nedenle kendilerini, Türkiye’nin siyasi tarihinde, sanki bir gökkuşağı gibi görmekteyim.

Birinci bölümde kim olursa olsun onun yakınında bulunduğunuzda, etkisinde kalabileceğinizin yaşanmış örneğini de, kendi penceremden sizlere aktarmaya çalışmıştım.

Necmettin Erbakan’ın, “Milli Görüş” çizgisindeki değişik birçok isimle adlandırılan bu siyasi partilerinin, ya kurucu yahut da sonradan, kongrelerinde mutlaka genel başkanı olduğuna hepimiz tanık olmadık mı?

ŞİMDİKİ “SAADET PARTİSİ” DURUMU DA AYNEN ÖNCEKİLER GİBİDİR

Bu nedenle toplum olarak kanıksanan bu duruma şaşırmamak gerekir.

İşte o deneyimli siyasi duayen, bu kez “Saadet Partisi”ni ele geçirmenin tüm hesaplarını ve envanterini yaparak tam donanımlı olarak yoluna çıkmıştır.

IRKÇI EMPERYALİZMİN DİĞER PARTİLERİ ÖNEMSEMEDİĞİNE İŞARET EDEREK

Bakınız konuşmasında ne diyor;

”İş milli görüşe gelince değişir. Hedefleri hep milli görüş olmuştur. Bu sebepten, önümüzdeki seçimler için bize karşı hazırlık yapmaktadırlar.

Bütün basın kuruluşlarını kontrolleri altına almışlardır.

Ortak olmuşlar veya etkileri altına almışlardır.

BÖYLECE BİR BASIN İMPARATORLUĞU KURMUŞLARDIR.

Bankaları satın almışlardır.

Kredi almış milyonlarca insana ‘Eğer bizim istediğimiz partiyi desteklemezseniz sizi iflas ettiririz’ tehdidini savurmak için bu bankaları satın almışlardır.

İnanan insanları kandırmak için planlı bir şekilde tavizler vermeye başlamışlardır.

Eskiden AKP’ye ‘Siz şeriat getireceksiniz’ diyerek nefes aldırmıyorlardı. Şimdi AKP’yi ‘Bunlar da Müslümanlara hizmet ediyor’ diye göstermek için, kendileri rötuş yapıyor.

Başbakan’a İslam madalyası verdiriyor.

Irkçı emperyalizm, ticaretlerin genişlemesi ve birtakım tavizlerle önümüzdeki seçimde bize karşı tedbir aldırıyor.” Diyor.

Tabiki temel felsefede, 360 derece farklı bir tezahür içerisinde bulunulduğunun bilincinde olunmakla birlikte.

Bu tür doğru konuşmalar, Cumhuriyetimizin 87. yılını kutlamakta olduğumuz şu süreçte, 29 Ekim 1923 (ilk ve tek) Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önder gazi, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün konuşmalarını uzak uzak, anımsatıyor.

Ancak “Milli Görüş”ün iddialı savunucusu ve yılmaz neferi, Erbakan Hoca istikamet olarak yalnızca bir yönü göstermiyor.

Bir yönü topa tutmuyor.

HEM İKTİDARA, HEM MUHALEFETE, BİRLİKTE YÜKLENİYOR

Yıllarca da bunu yapmıştır.

Ama el ele, kol kola, milli cephede bir arada, diğer siyasi partilerle kardeş kardeş hükümetlerde yer alarak, kadayıfların altlarını kızartmıştır.

İşte o dönemlerle birlikte, tüm bakanlık binalarının, genel müdürlük binalarının bodrum katlarında veyahut teras katlarında mescitler peş peşe açılmıştır.

İşte o dönemlerde, Milli Eğitim Bakanlığının bodrum katındaki tuvaletlerde, tamı tamına, 126 çift ağaç takunyanın resmini çekerek, bunu ulusal ve uluslar arası medyada haber yapan kişi de ben değil miydim..?

O tarihleri yaşayanlar, “Erhan Soysal” mahlaslı bu köşenin yazarını çok iyi anımsayacaklardır.

Belki hocanın o zamanlardaki aracıları vasıtasıyla gelen tekliflerini değerlendirmiş olsaydım, şimdi ya emekli milletvekiliydim, yahut da hala devletin zirvelerinde bir yerlerdeydim.

SABREDEN DERVİŞ, TIPKI “RECEP TAYYİP ERDOĞAN” MİSALİ MURADINA ERMEMİŞ Mİ..?

Ama bizdeki inanmış Atatürkçü, profesyonel devrimci ruh, o çıkara dayalı ödünler yerine, ezilmeyi, sürgünler yemeyi, bürokraside yükselmemeyi, sık sık hakimlerin, savcıların karşısında alnının akıyla hesap vermeyi öncelikleri arasına almak doğrusunu yapmayı yeğlemiştir.

Benim Ankara’ya getirdiğim, 30-40 cm. çapındaki çukurlara gömülen 8-10 luk demirlerin üzerine birkaç kürek çimento dökerek, büyük törenlerle kamuoyuna sunulan “Ağır Sanayi Hamleleri” fabrikalarının temellerini, işte o makine profesörümüz, Necmettin Erbakan hoca atmıştır.

ÜSTELİK “AĞIR SANAYİ HAMLESİ YAPIYORUZ” ADI ALTINDA

Bu ağır sanayi hamlelerinin sadece birisi olan, 20-30 cm. çapındaki betonu içerisindeki demiriyle temelini getirip, Ankara Ulus’taki Atatürk Heykeli önünde, Atatürk’e şikayetle kamuoyuna sunan, dönemin gazetelerinde manşet haberlerine bedavasına çıkarttığımda, kıyı köşe “Milli Görüş Mücahitleri”nce maksatları kendilerince bilinen gerekçelerle arandığımı da çok iyi bilmekteydim.

Eğer o dönemlerde “Milli Görüş” ün gazetelerinde yazmış olsaydım, destek verseydim, yurdun dört bir yanına yayılmış olan “Samanlı Ailesi” olarak, soyumuzu sopumuzu bilen hemşerilerin, ağabeylerin, önerdiklerine uyabilseydim, kim bilir hangi devlet makamının en üst yerlerinde değil miydim..?

TBMM’de değil miydim..?

Bunları aktarmaktaki esas maksadımızın bir pişmanlık olduğunu sanmayınız, aksine kararlı duruşumuzun net yansıması olarak algılayınız..!

TBMM’nin Başkanı bile olmamam için bir sakınca mı vardı..?

Sakınca vardı, çünkü ikili oynamak bize yakışmazdı, ilkelerimize uymayan, ihtiraslarla devlet makamlarına gelenlerin sorumsuz vicdanlarına çok, çok uzaklığımız vardı.

Çünkü benliğimizde hiç yön değiştirmeyen, Cumhuriyet’in Kurucusu, büyük önderin sözünü ettiği, Cumhuriyet’in emanet edildiği gençlik ülküsü, doğruluğu ve inanılmışlık ruhu tam anlamıyla ve hiç eksilmemek üzere vardı.

Tıpkı şimdilerde de hiç değişmediği gibi.

Ama muhalefette bulunduğu her süreçte, bugünün “Saadet Partisi” Genel Başkanı, 84 yaşındaki, Necmettin Erbakan’ın, doğru-yanlış söylemleri daima dikkat çekici olmuştur.

İktidara ortak olduğu her süreçte ise bu düşünceleri, derin dondurucunun raflarına sessizce konulmuş, unutulmuş, unutturulmuştur.

Bakınız, Necmettin Erbakan Hoca neler söylemektedir;

"AKP VE CHP, SİYONİZMİN TAHSİLDARLARIDIR"

Türkiye’de 60 parti bulunduğunu, hepsinin de birbirinin aynısı olduğunu söyleyen Erbakan, “Hepsi Avrupa birlikçisidir.

Hepsi birbirinin ikiz kardeşidir” diyerek AKP ve CHP’yi örnek vermektedir.

“İkisi de Siyonizmin tahsildarlarıdır” diyen Erbakan,

”Her iki partide Türkiye’yi kendi tarihinden uzaklaştırıp, Avrupa’nın kapısına zincirle bağlamaktan başka gaye güdemezler.

Önümüzdeki seçimde gene iktidar olacağız. Üçüncü şahlanış başlamıştır” diye konuşmaktadır.

İSTE, 84 YILLIK ÖMRÜN, BUGÜNLERİNDEKİ KENDİNCE İLKELİ VE KARARLI, ISRARLI “Milli Görüş” DURUŞU ( ? - ! )

Muhalefette iken, ortaya atılan doğru eleştirileriyle, iktidarda derin dondurucuya konulan ve unutulanlarıyla, “Milli Görüş”…

Millet ve memleket için, Türkiye için aydınlık ve emperyalizme ödün vermemek pahasında olacaksa, hayırlı ve uğurlu olsun.

“MİLLİ GÖRÜŞ” MÜ, !”MİLLİ GÖRÜNÜŞ MÜ” TABİÎ Kİ BUNA DA İYİ KARAR VERİLSİN..!

Geçmişte denenmiş şeklinin aynısı ve benzeri olacaksa, aman aman iktidardan da, muhalefetten de kesinlikle uzak dursun..!

SON “SAADET PARTİSİ” KONGRESİ AHDE VEFANIN SAYGIN ÖRNEĞİDİR

Yapılan olağanüstü kongrede tek aday olarak seçime girip 684 delegenin oyunu alan Erbakan, teşekkür konuşmasında,

"Bizde vazife istenmez verilir, vazifenin teklifini hazırlayan arkadaşlar çok iyi bilirler ki tek kelime kendilerine söylenmemiştir." Diyor.

Erbakan, kısa zamanda iktidara geleceklerine olan inancını ise şöyle izah ediyor;

"Biz partiyi iktidara taşımanın ustasıyız."

İşte tarihsel süreç böyle işleyerek, 17 Ekim 2010 tarihli, “Saadet Partisi” kongresinde, partinin yeni Genel İdare Kurulu da şu şekliyle belirlenmiş oluyor.

Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan ve kızı Elif Erbakan Altınöz ile Oğuzhan Asiltürk, Ayşenur Tekdal, Mustafa Kamalak, Şevket Kazan, Tacettin Çetinkaya, Temel Karamollaoğlu, Yasin Hatipoğlu, Recai Kutan yer alıyorlar.

Erbakan'ın damadı Mehmet Altınöz ise Yüksek Disiplin Kurulu'na seçiliyor.

Erbakan, bu kez sanki bir sosyalist gibi konuşuyor.

Ama bizler de inanmak istiyoruz.

Doğrucu mu yoksa yalancı mı…?

SİYASET Mİ yapıyor…?

RİYASET Mİ yapıyor…?

TİYASET Mİ yapıyor…? (Bu bağlamda önceki süreçlerdeki yazılarımız incelenirse bu üçlü tanımlamalara ilişkin gereken açıklamalarımız Milliyet Bblog’da ve internet yayın mecralarında bulunmaktadır.)

Erbakan, sömürgeci kapitalizmin ve Siyonizm'in Türkiye'yi ve Milli Görüş'ü yok etmeye çalıştığını savunuyor

AK Parti'ye sert eleştiriler yönelterek, "Dünya Siyonizmi, önümüzdeki günlerde yapılacak seçimlere büyük önem gösterdi.

Medyayı, bankaları, sanayi tesislerinin kontrollerini ve inancı sömürerek AKP'yi iktidara getirmek için var gücüyle çalışıyor." ifadelerini kullanıyor.

Necmettin Erbakan hocamızın, yukarıdaki söylemleri ve yürekli ifadeleri bana Atatürk’ü çağrıştırırken, icraatlarını izlediğimde ise hep farklı farklılıkları gördüğüm için, bende bir öneride bulunuyorum.

Hocam artık şu kadayıfı kızartmak işinden vazgeçsek de, “üçü bir” yapsak diyorum.

Hazırımızda, un var, şeker var, yağ var da ondan…

Lezzeti ile maruf helvayı yapacak kim olursa olsun, laik ve demokratik Türkiye’yi, Atatürk ilkelerine bağlı şekilde yönetmeyi taahhüt ettikten sonra, adı ister saadet, ister vaat et, olsun ne fark eder bizler için.

Önemli olan doğru ve maharetli ellerde, kararı tutturabilmek..!

Önemli olan mutlu ve esin tam bağımsız bir Türkiye olabilmek değil mi..?

AB ve ABD kapılarından uzak olmaya evet…

Tam bağımsız olmaya evet..

Ama, kesinlikle “İslam Ülkesi” olmaya hayır…

Denilmek koşuluyla tabiî ki…

İnşallah Erbakan Hocanın ömrü vefa eder de, bu kez muhalefette yaptığı devrimci emperyalist söylemleriyle,

“Saadet Partisi”ne, TBMM’ye girme şansının önünü açabilirse,

TBMM’de de muhalefetteki görüş ve düşüncelerini derin dondurucuya koyma yolu izlemez ise, bende ödünç olarak oyumu vermekte hiçbir sakınca duymayacağım.

….

GÜZEL SÖZLERLE VAZONUZA BİR DEMET HAZIRLADIM SAKIN SOLDURMAYIN:

    Çok kazanmak isteyen kaybeder. La Fontaine Hırs ile mutluluk, birbirlerini hiç görmezler. Benjamin Franklin İnsanoğlu kocar da onda iki huy: hırs ve tül-i emel gencelir. Hadis-i Şerif İnsanların hırsı ve tamahı, mesut olmamalarının tek sebebidir. Fenelon Hırs deyip geçmeyin; bu dünyada büyük olarak ne yapılırsa onun sayesinde yapılır. Anatole France Hırs ve para düşkünlüğü, belki de bütün diğer ihtiraslardan daha fazla suç sebebidir. Aristoteles Hırs ve tamahın başladığı noktada saf duygular sona erer. Balzac Yoksul, çok şey ister; hırslı ise herşeyi. Syrus

Öner SAMANLI

“TÜKORDER”

Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği

Genel Başkanı

E-BİLGİ İÇİN: tukorder@hotmail.com

ÖNEMLİ DİPNOT BİLGİSİ:

Yazarın Dipnotu:

Milliyet Blog sayfalarımdaki yazı ve resimlerim, Yazar ismi ve Link verilerek alıntı yapılabilir.

5846 sayılı, FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU Telif Hakları Yasası kapsamındadır.

Yazılarımın tüm telif hakları, “TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Merkezi’ne aittir.

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..