Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '15

 
Kategori
Basketbol
 

Türk milli takımına 58 yıl sonra İtalya'yı yendiren şey neydi? Türkiye 89 İtalya 87

Türk milli takımına 58 yıl sonra İtalya'yı yendiren şey neydi? Türkiye 89 İtalya 87
 

Kim ne derse desin. Her takım lideri kadar konuşur. O, basketbolumuzun en iyi koçu.


Bu maçta, kimin ne yaptığı, oyuncuların hangi bireysel performansaları gösterdiği hiç önemli değil… Çünkü biz, rakibimizi gerçek bir takım gibi davrandığımız için yendik. Oyunun hiçbir anında geri basmadı, kazanacağı zaferden tereddüt etmedi millilerimiz... Gerçekten, biri hepsi, hepsi biri için oynadı. Koçumuzun duruşu; rakip antrenörden çok daha sağlam, kararlı, inançlı ve karakterliydi.

30 yıldan fazla süredir milli takımımızın maçlarını izlerim. Ama bu takımın; bir maçı bu kadar istediğine, son saniyesine, son topuna kadar direndiğine çok çok az tanık oldum.

Bu defa, maç öncesi, kafalarda bitmişti iş… Geriye yalnızca çıkıp uygulamak kalmıştı.

Türkiye, neredeyse hiç maçtan düşmedi. Semih Erden’in mecbur kaldığı bir pozisyon hariç, İtalyanların hiçbir tahriğine kapılmadılar. Neredeyse ilk defa bu ülkenin bir ulusal takımı; hakem kararlarına aldırmadan işini yapmaya, basketini oynamaya odaklandı. Ve hiçbir önemli maçta hiçbir takımımızın yapamadığı kadar devamlılık gösterdi.

Ne oyundan çıkan ağzını, gözünü eğip büktü, ne benchte oturan,” ben yıldızım, burda ne işim var?,” kompleksi yaptı. Takım kimyasını bozan, göstere göstere çıkıntılık yapan tek bir basketbolcumuza bile rastlamadım 40 dakika boyunca. Kimse şahsi oynamaya çalışmadı. Yalnızca oyun gereği öne çıkanlar oldu.

Bu maçı bize aldıran; bugüne kadar 31resmi maçın sadece birinde yenebildiğimiz, geri kalan tüm oyunları kaybettiğimiz bir rakibe bizi galip getiren şey; tek bir doğrumuz değil, yukarıda özetlemeye çalıştığım şeylerin tümüydü.

Hiç abartmıyorum. Rehavete girmeden, bu iş disiplini ve özgüvenle oynayıp, takım içi dayanışmayı sürdürsünler. Hocanın taktiksel ve bireysel tercihlerini harfiyen yerine getirsinler. Sen ben kavgası yapmadan, ego tuzaklarına düşmeden sadece topa ve potaya konsantre olsunlar. Bu anlayış, basketbol tarihimizin en büyük başarısını getirir, Yunanistan’ın bile olmayı başardığı Avrupa Şampiyonluğunu, ilk kez de olsa ülkemize kazandırır.  

İzin verirseniz, iki çift laf da İtalyanlara etmeden geçemiyeceğim.

O ne panik atak, o ne kendine güvensiz, o ne takımına el freni olan bir hocaydı öyle? Doğrusu, şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Bunlar bu hocayla en fazla çeyrek final görür. O da, İtalya’nın 3 kez Avrupa şampiyonu olmuş marka değeri, şimdiye kadar gösterdiği ulslararası başarılar hatırına.

Yeni Romalıların, tıpkı İspanyolar gibi, sürekli hakemle oynamasına, oyunu çirkeflikle karışık bir, “altta kalanın canı çıksın!” kavgasına dökme telaşına girmek istemiyorum. Çünkü hakemler, çok iyi bir yönetim göstererek tüm tuzaklara, bütün cinliklere olabilecek her türden çakallığa set çekti. Ucuz kurnazlıklara prim tanımadılar. Ve şu an öyle keyifliyim ki, kimse canımı sıkamaz, neşemi kaçıramaz.

Gördüğüm şu: Bu film sürecek! Herkes büyük zafere hazırlansın.  Şunu söylemek çok erken olabilir ama… Bu çocuklarla yarı final garanti gibi… Olası bir finale de kimse şaşırmasın. Belki bu şampiyona sonrası, yeniden hatırlanır “Türk gibi güçlü” sözü… Biz kendimizi düşürmezsek, rakipler bize bir şey yapamaz! Görünen köy kılavuz istemiyor. Mutlu günler yakın… Milli takımı izlemeye devam edin!..

 

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..