Türk’ün gizli kültürü; soy teorileri

Biz Türkler, soy merakı had safhaya ulaşmış ve soyun ucunu en kudretli yerlere taşımak için teoriler üretip durmuş bir milletiz. Belki de zaten en kudretli yerdeyiz…

Teorisyenlik bu milletin genlerinde var.
Neredeyse her konu hakkında konuşma yetisine sahip olmak ve aynı zamanda her bilinmeyen, sır olan ya da muammada kalan bir konu ya da olay için bin bir türlü ihtimal üretmek meselesi.  Bizim belki de literatüre geçmeyen gensel özelliğimizdir bu mesele.

Meksikalı Türkler yani Mayalar, Eskimo – Türk bağlantısı, Kızılderililer Türk mü efsanesi,  İlk Türk (Hz. Nuh’un oğlu) Yafes’tir teorisi, Çin Seddi, Beyaz Piramitler hatta ve hatta aşırıya kaçıp Göktürk – Uzaylı Çiftleşmesi ve nihayetinde Türkler Uzaylı teorisi…

Hangimizin ilgisini çekmedi ki yıllarca?

Evet evet bu teorilerden bahsediyorum. Gülüp geçsek de bunlara hep ilgi duyduk. Ve bunların hepsi bizim teorimiz. Biz istedik, biz ürettik. Çünkü gizli bir egoya sahip kültürel fikrimiz, soyumuzu en kudretli yerlere dayamayı hep sevdi.

Haksız da değildi, binlerce yıllık şanlı tarihin bir açıklaması olmalıydı.

Aslında bu kervana Mustafa Kemal Atatürk’ün de katıldığını bilmeyenimiz yoktur herhalde.  Kayıp Kıta Mu meselesi var hani. Gazi de bu meseleye derinden fikir yormuş ve nihayetinde Meksika’da esrarengiz bir şekilde yok olan Mayalar ile Türklerin bağlantısı olduğu kanaatine varmış. Bu mesele pek derin kısmet olursa daha sonra derinden işleyelim.

Ama işin özetini de geçelim. Atatürk’ün bu konudaki merakı ”Evet, bilinene göre Türklerin öz yurdu Orta Asya fakat Türkler Asya’ya nereden geldi?” sorusuydu.

Yani işin özü, Ulu Önder dahi soyumuza karşı hep teorik merak içindeydi. Öyle ki Meksikalı Mayalar ile Türkler arasında Kayıp Kıta Mu aracılığıyla bağ kurması (Belki de haklı olması) gösteriyor ki; Milletçe soyumuzu indire bildiğimiz kadar derine, çıkarta bildiğiz kadar yükseğe çıkartma merakındayız. Biz de böyle bir milletiz.

Hakikatten ya; Bilge Kağan gerçekten Hz. Zülkarneyn mi? 

Mehmet Bıldırcın / Kültürel Anaiz