Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '12

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Türkçe sözcükleri tanıma

Türkçe sözcükleri tanıma
 

KAVRAM DERSANESİ KADIKÖY ŞUBESİ SEÇİCİ KURUL ÜYELİĞİ TEŞEKKÜR BELGESİ, 16 NİSAN 2012


“Türk dilinde köklerin saptanması yalnızca dil araştırmalarının sözcüklere özgü bölümüne dayanmaz. Sözcük köklerinin hangi nesnel varlıkları, düşünsel kavramları yarattığını   gözönünde bulundurmak gerekir..... Sözgelişi, bitki, çiçek, ekin, ağaç, hayvan, böcek, balık bg. Adlarının kökeni araştırılırken, bu doğa varlıklarının yetiştiği-yaşadığı ortamda, bu ortamla kökler arasında doğal bir   uzlaşmanın bulunup   bulunmadığı da düşünülmeli.... Türklerin, tarihleri boyunca   yaşadıkları yerlerde hangi doğa varlıkları yetişiyorsa, ancak  onlarla ilgili sözcükler kanıt sayılabilir....İkincisi, bir aracın adının Türkçe olması, onu Türk’ün yaratmasıyla koşulludur.Aracı kim bulmuşsa onun adını da kendi dilinden çıkan bir kökle düzenlemiştir. Asya Türklerinin  yaşadıkları bölgelerde bilinmeyen-   bulunmayan bir diri yaratığın (balinanın, hamsinin, lüferin, fok balığının bg.) adını yine bu bölge Türklerinin koyması dilin doğal kaynağına  aykırıdır.Türklerin yaşadıkları Orta Asya’da kahve, mandalina, portakal, fındık, kiraz, limon, zeytin, tütün, patates, domates bg. Bitkiler-ağaçlar yoktu kuşkusuz.... Öyleyse   bunlarla ilgili adların köklerini Türkçede aramak yanıltıcıdır.

Köklerin araştırılması konusunda, yerleşme- kurumlaşma olayının da gözardı edilmesi  yanıltıcıdır.... Sözgelişi yetişmesi yılları gerektiren bir ağacın adını, kökenini sürekli konar-göçer yaşama düzenine bağlı bir topluluğun dilinde arayamayız. Durum toplumsal ilişkilerde de      böyledir. Bir topluluk hangi dayanışma düzeyindeyse ürettiği-kullandığı sözcükler de onunla bağıntılıdır.Toplumsal kurumlaşmaların   süreklilik kazanmadığı yerlerde, onlarla ilgili kavramların    aranması da     bir oyalamadan öteye geçmez. Kurumların  tabanını oluşturan düşünce ürünleri hangi uygarlıktan  kaynaklanırsa, ilgili kavramları biçimlendiren öğeler de onunla       ilişki içindedir. Sözgelişi, ‘vergi’  denen yasal ödeneği biçimlendiren toplumun, onunla ilgili birimleri olacaktır.... Doğal   yaşama ortamı (çevre), sözcüklerin köklerine oluş olanağı  sağlar, kişinin yaşadığı ortamın kendisine vermediğini, sözcüklerin kökleri alanında da üretmez.

Türk dilinin köklerini araştırırken, başka bir öğeyi de gündemde bulundurmak gerekir. Dili kuran kökleri besleyen veriler vardır. Bu veriler, düşünme eyleminin yarattığı ürünlerdir.Bir sözcük kökü düşünce ürünleriyle doldurulamazsa yaşama gücünden yoksun bırakılmış demektir....   Düşünmeyi bir yaşama ilkesi edinemeyen topluluklarda sözcük köklerinin yansıma seslerden öte bir anlamı kalmamıştır.... Bu  nedenle, uygarlık denen başarılar dizisi, anlam içeriğiyle  doldurulmuş   köklerin birbirleriyle yarışa giriştiği alandır.” *

Yukarıda yapılan alıntıyı özetlersek : Köklerin kavram üretmesi, üretilen kavramın o yöre, bölgeyle uzlaşması, toplumun yerleşme, kurumlaşma evreleri toplumsal yaşam biçimiyle örtüşmesi sözcük köklerini tanımada temel oluşturur.

Türkçe sözcükleri, yukarıda yapılan açıklamadan, ayrıca     

“Yazım ve Noktalama” bölümünde öğrendiklerimizden yararlanarak da tanıyabiliriz.

Türkçe sözcükleri tanımada yararlanacağımız kurallar:

1. Bir sözcüğün Türkçe olup olmadığını anlamak için öncelikle ünlü uyumlarına başvururuz. Türkçede büyük ünlü uyumuna uymayan sözcükler genellikle yabancı kökenlidir.       

Örneğin;gazete, kahve, dünya, insan, meydan, fare vb.

Türkçe olup büyük ünlü uyumuna uymayan sözcükler de vardır: Örneğin, elma(alma), anne(ana), şişman, dahi, hani,  hangi, hadi, kardeş(karındaş-kardaş-kardeş)

Ünlü uyumlarına uyan sözcükler Türkçedir genel kuralı bize kolaylık sağlayacaktır.Örneğin, okumak, gölgelik vb.

2. Türkçe sözcüklerin sonunda b, c, d, g süreksiz     yumuşak ünsüzleri bulunmaz. Örneğin, biyolog, hac, od, ab,    harb, cevab, yad vb.

Türkçe sözcükler süreksiz sert p, ç, t, k ünsüzleriyle       biter. Örneğin, dip, ağaç, yurt, çok, söğüt, araç, ip, ak     vb.

3. Türkçe sözcüklerin başında iki ünsüz bulunmaz. Örneğin, spor, program vb.

4. Türkçe sözcüklerde ikiz ünsüzler yan yana bulunmaz. Örneğin, hürriyet, illet vb.

5. Türkçe sözcüklerin başında ğ, l, m, r, p, z ünsüzleri bulunmaz. Örneğin, limon(ilimon), rüzgâr(ürüzger),  zor, zelzele, pastırma(bastırma), maden, gam, gem

6. Türkçe sözcüklerde j ünsüzü bulunmaz. Örneğin, jilet,    Ajda vb.

7. Türkçede başlangıçta f, h ünsüzleri yer almaz. Örneğin, öfke, ufak, yufka, hatun, han vb.

8. Türkçede b ünsüzünden önce n ünsüzü bulunmaz. Örneğin, çember, cambaz, pembe, çarşamba, Perşembe, ambar, memba vb.

Ancak, istanbul sözcüğü ile bileşik sözcüklerde bu kurala uyulmaz. Örneğin, Safranbolu, onbaşı, binbaşı vb.

9. Türkçede iki ünlü yan yana  gelmez. Örneğin, daire, fiil, saadet vb.

10. Türkçe sözcüklerin birinci hecelerinden sonraki   hecelerinde yuvarlak geniş ünlü o,ö bulunmaz.

Örneğin, kamyon, otomobil, pipo vb.

11. Sözcüğün kök ve eklerini ayırdığımızda kök dilimizde     bir kavramı karşılayıp karşılamadığına, yapım ekleriyle oluşturulan yeni anlamlı sözcük ilişkisinin bulunup bulunmadığına bakarız. Örneğin, göz-lem-ci, göz-enek,   acı-k-  lı vb

Bir sözcüğün Türkçe olup olmadığını yukarıda  sıraladığımız açıklamalardan yararlanarak  anlayabiliriz. Bazan aradığımız özellikleri taşımasına karşın yabancı kökenli sözcük de olabilir. Örneğin,  adam sözcüğü ibranice kökenli olmasına karşın Türkçe sözcük olabilme özelliklerini taşımaktadır. Bu durumlarda sözlüklere, kaynaklara başvurmamız gerekir. Türkçe olupta yukarıda sıraladığımız   kurallara uymayan sözcükler de vardır. Örneğin, kardeş, anne  gibi. Bu sözcükler, aslından koparak ses değişikliğine uğramışlardır karındaş-kardaş-kardeş; ana-anne sürecinden  geçmişlerdir.

İster yabancı kökenli olup aradığımız özellikleri taşısın, ister Türkçe olup aradığımız   özellikleri taşımasın, böyle sözcüklerin kökenini başvuru kitaplarına, sözlüklere bakarak          anlayabiliriz.

 

* (İsmet Zeki Eyüboğlu, Türkçe Kökler Sözlüğü,

Remzi Kitabevi. S.14-15)

 

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..