Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye… Mısır… Demokrasi…

Türkiye… Mısır… Demokrasi…
 

Ülkemiz ve benzer siyasi sistemi olan ülkelerde problemler hep aynıdır. İyi niyetli saf kalpli vatandaş gidip oy verince kendini yönetecek kişileri, dolayısı ile iktidarları seçtiğini sanır. Bu şekilde de kendinin ülkeyi yönetmekte söz sahibi olduğunu düşünür. Bundan daha da kötü olmak üzere iktidar yandaşı basının, çıkarcıların, vurguncuların, soyguncuların kendini pohpohlamasını gerçek sanır. 

Oysa durum hiç de öyle değildir. Oy isteyen partilerin kullandıkları ikna ve beyin yıkama metotlarından hangisi güçlü ise ve bir de ufak tefek bahşiş / sadaka gibi şeylerle desteklenince saf vatandaşın oyları gasp edilir. Kimse “zorla mı verdiriyoruz” demesin. Zira o saf vatandaşın aklına bile gelmeyecek psikolojik ve ekonomik ikna metotları kullanılır. Akıllar karıştırılır. Bir bilene danışmak gerekliliği doğar. O anı daha önceden bilen oy avcıları bazen cemaat, bazen din, bazen sosyal objeler olarak oracıktadır. Bu şekilde düşünmeye başlayan saf vatandaşın oyu o dakika gasp edilir. 

Seçimler sonucu, %37, %47, %87 gibi çoğunluklar ortaya çıkar. Oy hırsızlarının seçim mitinglerinde eğer muhalefetseler ilk vaatleri seçim barajını düşürmek ve hatta iktidar olmaları olanaksız gibi görünüyorsa hepten kaldırmaktır. 

12 Eylül anayasasının getirdiği bazı antidemokratik (?) maddeleri kaldırıyoruz diye zehrin etrafını şekerle sarıp hap gibi millete yutturan iktidara “neden en antidemokratik maddeyi kaldırmıyorsun” diye sorduğunuzda komik ötesi cevaplar alırsınız. Daha da devam ederseniz maazallah Ergenekoncu olduğunuzu söyleyiverirler. 

%47 ile iktidar olan bir parti neden %10 barajı düşürmekten korksun ki? Sonuçta bu %10 tamamen kaldırılsa bile kendi oylarına en çok %5 gibi yansır. Yani kahir ekseriyetle yine seçim kazanılır. Bu korku nedendir? 

Aldıkları oyları eğer hak ederek almış olsalardı, hiç korkmalarına gerek kalmazdı. Gasp edilmiş oylarla kurulan iktidarlar kâğıttan kulelere benzerler. Bir üfürmek yerle bir olmaları için kâfidir. Bunu bildikleri için bırakın seçim barajını makul bir seviyeye çekmek gibi demokratik davranışlarda bulunmayı, mevcut yüzdeyi mümkün olduğunca yukarı çıkaracak her önlemi, (demokratik olmasa da) alarak oylarını gasp ettikleri kitleye ve muhaliflerine ne kadar kuvvetli olduklarını göstermeye, onları psikolojik olarak baskı altında tutmaya çalışırlar. Bu gelecek için her yol mubahtır. Tabii bu yolun sonunda uçurumun kenarındaki o muhteşem koltuk, diktatörlüktür. 

Hitler Almanya’da %37 ile iktidar olup, parlamentodaki birleşme ile %52 ye ulaşmıştı. Başta Almanya olmak üzere dünyanın başına açtığı bela, hala belleklerdedir. 

Tunus’daki Ali’nin destek oyu %90 lardan fazla idi. Mısırdaki Mübarek’in oyu da %87 dir. Eğer alınan oylar bir demokrasi göstergesi ise neden halk ayaklanma gereğini duymuştur? Her ne kadar o ayaklanmaların normal halk ayaklanmaları olmadığı, onların ayaklandırıldığı ortada ise de, sonuçta bu insanlar bir önceki seçimlerde oy verip o makama getirdikleri liderlere karşı neden ayaklanıyorlar? 

Bu soruların cevabı, AKP iktidarının neden %10 luk barajı aşağı çekmek istememesinde gizlidir. Aldıkları bu oyların hak ettikleri gerçek oylar olmadığını bilmelerindendir. Ne kadar gizleseler de, seçimlere ciddi hilelerin karıştığı dillerdedir. Çöpte bulunan oy sandıkları dışında mevcut bilgisayar sistemi ile hileler yapıldığı dillerdedir. 

Bizde %47 için bu kadar yanlış işler düşünülüyorsa Mısır’da %87 ye ulaşmak için demek her oyun iki misli oynanmıştır. 

Bütün bunlar gösteriyor ki, bir hükümetin veya çıkan bir kanunun meşru olması başkadır, demokratik olması bambaşkadır. Örnek olarak 12 Eylül anayasası gösterilebilir. Halk %91 le kabul ettiğine göre meşrudur. Ne kadar demokratik olduğu ise tartışılır. 

İlginç olan bir tespiti burada dile getirmekte yarar var. ABD nin uydusu ülkelerde iktidar partisinin aldığı oylar çoğaldıkça demokrasiden uzaklaşılmakta, diktatörlüğe doğru gidilmektedir. Bu çok normaldir. O sürekli yükselen oyların nasıl ve hangi yöntemlerle alındığını görmek için ülkemize bakmak yeterlidir. 

Olması gereken halkın bir şeyleri istemesi ve istediğini yaptıracak kadroları iş başına getirmesidir. Halk adına konuştuğunu söyleyenler, halkı kendi düşünceleri doğrultusunda yönlendirmek isteyenlerdir. 

Bu pencereden baktığımızda ABD nin uydusu hükümetlere sahip ülkelerde demokrasinin sadece adı vardır diyebiliriz. 

İzmir. 2011-02-07 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..