- Kategori
- Haber
Türkiye Avcı'yı Susurluk'u deşifre eden resmi görevli olarak tanıyor...
Hanefi Avcı
Hanefi Avcı, “Haliç’te yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabı ile gündemi sarstı. İçişleri Bakanlığı, Avcı hakkında soruşturma açtı. Kitabındaki iddiaların çoğunun birebir yaşandığını ve belgelere dayandığını iddia eden Avcı’nın “Hesap veremeyeceğim bir şey yok. Belge olmadan söylediğim bir şey de yok. Hepsi belgeli, yaşanmış olaylar. Kitabın yayımlanmasından sonra başıma değişik şeylerin gelebileceğini de tahmin edebiliyorum” dediği medyaya yansıdı.
Kitabında Ergenekon davasından Danıştay saldırısına kadar pek çok konuda iddia ortaya koyan Avcı “Ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur. Geçmişte Türkiye’de meydana gelen pek çok olayın (Malatya’daki Zirve Yayınevi Katliamı, Rahip Santoro Cinayeti) Ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilerek epey bir süredir uydurma tanık vs. aranmaya başlandığı net olarak görülüyor. Amacın olayları aydınlatmak değil, Ergenekon’la irtibatlandırmak olduğu açıkça ortadadır.”diyor.
Meslektaşlarına yönelik uyarısında ise “Polis teşkilatı eskiden birbirini korur, kollar, birbiri aleyhine şahitlik yapmazdı. Her olayda delil ararız ama polisin karıştığı bir olayda daha ciddi, daha inandırıcı deliller bulmadan o polisi şüpheli yapmayız. Bu, zorlu görevlerde beraber çalışmanın verdiği dayanışma ve yakınlaşma duygularıdır. Oysa şimdi işler değişti. Bir grup polis kritik noktaları ele geçirmiş, diğerlerine suç isnadını da aşan resmen iftira atmaktan geri durmuyor. İşlenmiş bir suçu aydınlatmak gibi bir amaçları yok, tahkikat sırasında dinleme ve izleme yaparken temiz ve dürüst olduklarını bildikleri, birlikte çalıştıkları kişilere iftira ediyorlar.
Şunu artık bilmeliyiz ki karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tâbi olmuş örgüt mensupları var. Artık bunu kabullenmeliyiz. Olay bir örgütün, cemaatin devlet içerisindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir, karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün / cemaatin elemanlarıdır.” diyor.
Bu kitabı neden yazdım sorusuna verdiği yanıtta“Aslında herkes biliyor ama kimse dillendirmiyor. Son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir, onlardan bilgi alan da, onlar adına konuşan da cemaatin adamlarıdır. Tarafsız basın mensubu, devletin polisi, savcısı numarasını artık kimse yutmasın, bu işler Emniyet ya da hukuk adına yapılmıyor, cemaatin planı ve programı doğrultusunda cemaatin talimatı ile gerçekleştiriliyor. “
“Türkiye’de adalet çürüyor, gerçi zaten çürümüştü ama bu defa yok ediliyor. Böyle giderse iş adaletten çıkacak ve insanlar silaha sarılacak. İnsanların hayatları, şerefleri ile bu kadar oynanırsa, onlara en yakışıksız isnatlarda bulunulursa, hayatta onurlarından başka kaybedecekleri olmayanlar, kendilerine atılan lekeyi temizlemek için her şeyi yaparlar. Bu duruma çok uzak değiliz artık."
Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın dile getirdiği “Fethullah Gülen cemaatinin başta emniyet ve yargı olmak üzere devlet kurumları içinde yapılandığı” yönündeki iddiaları değerlendirirken, “Gülen cemaati, 1995’ten beri devlet yönetimi ve yargıdaki ağırlığı artmaktadır. Özellikle, DGM’ler kaldırdıktan sonra kurulan özel yetkili mahkemelere, söz konusu cemaatle ilişkisi bulunan savcı ve hâkimler yerleştirildi. Son olaylarda bu kuşkuları doğrular nitelikte” dedi.
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı adını Kamuoyu, Susurluk skandalıyla duydu. Susurluk'u deşifre eden ilk ve tek resmi görevli olan avcı TBMM’de Susurluk Kazası Araştırma Komisyonu’nda “Terörle mücadele için MİT’te Mehmet Eymür’ün liderliğinde ülkücü mafya diye anılan kişilerden, Emniyet’te Mehmet Ağar, Korkut Eken ve İbrahim Şahin liderliğinde özel harekatçı polisler ile Jandarma’da Ahmet Cem Ersever liderliğinde itirafçılardan oluşturulan organizasyonların daha sonra çete halini aldığını” ifade etmişti.
Necati TÜFEKCİ 20 Ağustos 2010 ANKARA