- Kategori
- Okullar
Tuzluçayır Lisesi
TARİHİN YAPRAKLARINDA TUZLUÇAYIR LİSESİ
Bir telefonla geçmişin rüzgarlarında dolandım. Arayan Avukat arkadaşım Ali Yılmazdı.1979- 1980 -1981 yılı Tuzluçayır Lisesi mezunlarını yıllar sonra bir araya getireceklerini bir yemek düzenlediklerini söyledi. İçim içime sığmadı. Ortaokul -lise öğrensisiyken okul sıralarını paylaştığım arkadaşlarımı görecektim. Cumartesini zor ettim. Eşim bile bıktı benim elbise değiştirmemten. Mini defileyi zorla seyrettirdim. Kendimce güzel olanı giyip çıktım yola. Amasyalılar Derneğinde düzenlenen yemeğe katılım bayağı çoktu. Bilgisi olan duyarlı arkadaşlar çoktu. Kardeşim Mehmet, halamın oğlu Abidinde katılımcılar arasındaydı. Ancak ne yazık ki çok fazla tanıdığım arkadaşım çıkmadı. Kuşkusuz yıllar en büyük tanıktı yaşanmışlıklara. Belki de tanıyamadım birçoğunu. Erkekler saçları kırlaşmış, bayanlarsa hepsi birbirinden bakımlı ve güzel. Okul mezunlarından GATAda profesör, Yargıtayda hakim, birkaç bakanlıkta Müdür arkadaş ve daha nice başarılı arkadaş. Gecenin sürpizi Okul Müdürü Musa Hoca, Türkçe Öğretmenimiz Fatma Karabulut ve Kimya Hocamız Zeynel Aksüt 'tü. Kimya dersinin yazılı sözlüsünde notlarımın hep 10 olmasında Zeynel Hocanın anlatım başarısı yatmaktaydı. Bir de genç kız olarak hayranlığımız. Akşam bayağı sohbet ettim hocamla " Ya benim notum çok kıttır ama sen 10 alırdın diye" derin sohbetimizi sürdürdük. Ortaokul sıralarındayken de Türkçe öğretmenim Fatma Karabulut 'tu.
Çok sert hocaydı. 5.5 yaşında başladığım ilk okul serüveninde kardeşimle iki yıl kayıtsız gitmiştik. Ortaokula da yaşıtlarımıza göre erken başlamıştım. Çocukluk işte daha 10 -11 yaşında bir çocuk olarak ilk aşk mektubunu almıştım. Mektubu Fatma Hoca'ma göstererek " Hocam Mustafa kötü şeyler yazmış diyerek " mektubu hocama vermiştim. O da sınıfın ortasında Mustafa denilen çocuğu bir güzel dövmüştü. Fatma hocama bu anıyı anlattığımda güldü. " Hatırladım Ben de çocuktum. 23 yaşında bir kızdım dedi.". Hepsi birbirinden değerliydi hocalarımızın. Tuzluçayır Lisesinin o yıllarda başka liselerden okullardan ayrı bir yeri vardı. Öğrencilerde sosyal duyarlılık, vatan aşkı, bilinç çok fazlaydı. Hepsi birbirinden zeki arkadaşlarımız ne yazık ki sosyal duyarlılıklarını eğitime de verselerdi bugun Türkiyede otorite olabilirlerdi, olabilirdik. Fizik dersinde Devrimci bir arkadaşın sınıfı tekmeleyerek " Ulan susun okuyup da sermayeye adam mı olacaksınız ?" lafını halen unutmam.
Okulun başarılı öğrencilerinden biri olarak üstelik fizik, kimya, biyoloji dersinden notu 10 düşen biri olarak bugunki durumumdan çok memnun olduğumu söyleyemem. Türkiye'nin bu günlere gelmesinde bizim gibi kayıp kuşakların çok payı var. Solcu devrimci gençler keşke " Eğitilen değil, Eğiten olun " deyip insanları yönlendirselerdi. Tuzluçayır Lisesi mezunu olmaktan gurur duydum. Halen sosyal sorumluluk duygumun ağır basmasında sanırım okulumun, öğretmenlerimin çok payı var. Ama hiç uç olmadım. Vatanın bölünmez bütünlüğünü, Atatürke sevdalı öğrenciydim okul sıralarında. Halen de aynı şeyleri savunurum. Vatan, Atatürk sevdası olmayanların bugun ne yaptıkları ortada. Çanakkale Savaşında boğazlardan geçen Atamızın Gemisine yapılanları da nefretle kınıyorum. Geçmişine saygısı olmayanın geleceği de olmaz. İyi ki Tuzluçayır Lisesi mezunuyum. iyi ki varsınız değerli hocalarım ve büyük coşkuyla çocukluğa döndüğümüz arkadaşlar. Daim olun...