- Kategori
- Felsefe
Üç Arkadaş
Hegel, Schelling, Hölderlin.
18. Yüz yıl. Fransız devrimi. Devrimin gerçekleştiği haberi geldiğinde okulun bahçesine ağaç dikecek kadar ateşliler. Fikirleri ateşten de sıcak.
Dünya kültür tarihinin yörüngesinde sapmalar olacak onlar tarihten gelip geçtiler diye. Genç yaşta kurdukları dostlukta yeşeren bağ, empati ve birbirlerini en içe içselleştirmeleriyle.
Ve zaman…
Her biri, sırtında kendi hacını taşıyacağı hayata yönelir.
Hegel, insanın varlık karşısında duyduğu hayreti, hayranlığı, heyecanı; var ettiği eserlerde sürdüren büyük bir filozof olur.
Schelling, aşkı, sanatı, özgürlüğü, gönlü eserlerine taşır ve doğayla insan arasında kurduğu bağı, “Doğa zihnin uykusudur,” “Görünür doğa görünmez zekâdır; görünür zekâ görünmez doğadır,” diye şairane bir dil ve üslupla bizlere aktarır.
Hölderlin’e gelince: O, şair olur.
Kendinden önceki filozofları,
varolanların varlık nedeni olan asıl varlığı aramak, anlamak, sorgulamak yerine varolanların peşinden koştular diye eleştiren, tarihin son büyük filozofu, Varlık ve Zaman adlı eserin sahibi Heidegger; “O, varlığın şairidir, onun şiirlerinde dile gelen varlıktır,” demek suretiyle bize Hölderlin’i anlatmaya çalışır.
Özün özü şudur ki: felsefe tarihinde buna eş bir gençlik, arkadaşlık ve dostluk bir daha yaşanmamıştır.
Ahmet Güreşçioğlu