Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '13

 
Kategori
Siyaset
 

Üç bin TL için çılgınca üreyen Ruslar.

Üç bin TL için çılgınca üreyen Ruslar.
 

Rusya'dan bir manzara.


Sarai Sierra'yı hatırlıyorsunuz değil mi? Henüz çok kısa bir süre önce İstanbul'da surların dibinde öldürülüp, bütün polis teşkilatının fazla mesai yapması sonucu, 'mucizevi' bir şekilde katilinin tespit edildiği Amerikalı turist.

Şaşkınlıkla izlemiştik tüm olanı biteni. Her yerde kameralar, kadının bir tek öldürülme anı hariç - ki belki de o da mevcut ama medyaya duyurulmadı- meğer her adımı kayıt altına alınmışmış. 

Neredeyse hergün töre cinayetlerinin işlendiği, kadına dayağın sıradanlaşıp haber değeri bile taşımadığı, hırsızların girmediği tek bir ev kalmayan on beş milyonluk metropolde, polis nasıl da şak tiye tespit edivermişti katilin kimliğini, değil mi?

Nasıl olmuştu da, çözülmesi hiç de kolay olmayan böyle bir cinayet, bir çırpıda aydınlatılabilmişti? 

Yanıtı çok basit, ''Çünkü karşınızdaki devletin adı Amerika Birleşik Devletleri''idi. İsterseniz çözmeyin. Polis gider, Emniyet Amiri gider, Vali gider. Olmadı İç İşleri Bakanı hatta hadi abartmayalım ama, ''Ne oldu, sen çok çabuk değiştin, yoksa bize saygın kalmadı mı artık?'' diye kafaya takarsa adamlar, Başbakanı bile yer böyle olaylar.

Kendi basını bu işe dikkat çekti mi, Amerikalı yetkili bilir ki olayı çözmez ise, kendi itibarı beş paralık olacaktır. İşte bu yüzden de olayın geçtiği ülkenin basını tek tek taranır ve olayla ilgisi olan herkes tespit edilip, o bu ayrımı yapılmadan üstlerine gidilir, olmadı baskı yapılır, olmadı...

Daha bugün haberlerde duymadınız mı, ''Amerika, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan sözlerini geri almasını bekliyor'' diye. Senato ve Temsilciler Meclisi, Başbakanın bir yorumundan hoşlanmamış şimdi ''Hadi bakalım tükürdüğünü yala'' yapıyorlarmış.

Peki okyanus ötesindeki bu 'Müttefik'imize tek söz söylenemezken, Karadeniz'in karşı kıyısındaki komşumuz Rusya Federasyonu'na medyada sabah akşam hakaret edilmesine ne buyurulur?

Tam da nihayet en sonunda 'Nataşa' olayı bitti, artık adamların kızlarına / eşlerine malum bir adla hakaret etme terbiyesizliğini bıraktık derken, kışın aman gazımızı kesmesinler diye yalvarmaklı olduğumuz komşularımızı, şimdi de üç otuz paraya üreyen hayvanlar gibi göstermek biraz ayıp olmuyor mu?

Habere bakın ''3 bin TL için çılgınca ürediler'' 

Bizim başbakan, ''Her aileye 3 çocuk'' derken, biz gazı alıp üremiyor, geleceğin Türkiyesi için çalışıyor oluyoruz da, adamlar belirli bir plan çerçevesinde topraklarına göre çok düşük olan nüfuslarını arttırmaya çalışıp, bu nedenle de bütçeden doğacak çocuklar için sağlık, eğitim,beslenme payları ayırıp ve bunun için ailelelerine belirli bir 'katkı payı' öderken mi 'para için ürüyor' oluyorlar.

Sen bu haberi Amerikalılar için yapabilir misin? Hayır değil mi? Peki o halde Ruslar için hangi hakla böyle diyebiliyorsun? 

Bir Rus gazetesi de çıkıp, ''Başbakanları istedi diye Türkler üremeye başladılar'' dese ne yanıt vereceksin?

Şimdi hiç kimse de çıkıp bana, ''Üremek, tüm canlılar için kullanılabilir. Sizin insanlar çoğalır, hayvanlar ürer'' lafına takılmanız aşırı hassasiyettir falan demesin. 'İt gibi üremek' denilince ne anlıyorsanız, Rus dostlarımız da, kötü niyetli ve aramızı bozmak isteyen  insanların bu haberi gözlerine soktuğunda onu anlayacaklardır.

İkili ilişkilerdeki minimum saygı gereğini asla unutmamak gerekir. Hele ki o ülke Hitler faşizmine karşı durup yirmi milyon insanını İkinci Dünya Savaşı'nda yitirmiş ve dünyayı bir felaketten kurtarmışsa. O ülkede ekmek yiyen yüzbinlerce insanın, oraya yapılan ihracat ile belini doğrultan bir ekonomin ve aldığın doğalgazla ısınan evlerde büyüyen çocukların varsa, saygıyı hiçbir zaman aklından çıkartmayacaksın.

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..