Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '17

 
Kategori
TV Programları
 

Üç program, üç cinayet, toplumsal cinnet

Üç program, üç cinayet, toplumsal cinnet
 

Fatma Demir, Hatice Taşkın, Hande Çinkitaş. Bu üç isim de şu an hayatta değiller. Katilleri kim belli değil ama iki gelin, bir anne, bir üvey anne şüpheleri...


Fatma Demir, Hatice Taşkın ve Hande Çinkitaş...

Her biri şuan hayatta değil.

Katil ya da katil zanlıları da kim belli değil.

Ancak bu üç isimle ilgili; şüphe uyandıran ifadelerde bulunan, tutarsız bilgiler veren, yalanlar söyleyen iki gelin, bir anne ve bir üvey anne...

Hani insan sağından solundan geçen yabancılardan kendini korur da,

Kapısını bacasını kilitleyip kendini emniyete alır da,

Hayatının tam da merkezinde olan insanlardan, ailelerinden nasıl koruyabilir ki?

Mesela nereden bilebilirdi ki Hatice Taşkın, kendisini doğuran annenin, katili olacağını?

O annenin kızını aramak için programa geleceğini,

Ve uzun bir süre sonra "ben öldür dedim" diye itiraf edeceği...

Kimin aklına gelir ki?

Anne İtiraf Etti; Öldür Dedim...

16 yaşındaki Hatice Taşkın 8 ay önce Afyonkarahisar'da kaybolur.

Anne Fadime, baba Ali, ağabey Arif ve abla Gülsüm, aylar sonra Hatice'yi bulmak için İnci Ertuğrul'un sunduğu Kaybolan Çiçekler programına gelir.

Hoş pek de niyetleri yokmuş zira aile üyeleri Hatice kaybolduktan sonra normal hayatlarına kolayca dönmüş.

Onların bu halinden rahatsız olan kuzenleri sonunda kendi başvurarak programa gelmelerine vesile olur.

Hatice'nin kaybının baş şüphelisi olarak görülen ailenin yakını Soner Aktaş, program boyunca çelişkili açıklamalarda bulundu.

Her geçen günde başka bir yalanı ortaya çıkıyordu.

Ayrıca hem anne Fadime ile, hem de kardeş Arif ile, Hatice'nin kaybından sonra sıkça telefon görüşmesi yaptıkları da ortaya çıktı.

Üstüne üstlük Hatice'nin kaybolduğu gün kullandığı bir arkadaşımdan aldığım dediği araba, kiralık çıktı.

Bu kiralık araçta da GPRS olması nedeniyle, hem Hatice'nin kaybolduğu gün, hem de kaybolmadan bir gün önce,

Soner Aktaş'ın bir uçurum kenarına gitmesi, orada 5 dakika geçirmesi ve sonra u dönüşü yaparak geldiği yöne geri dönmesi,

Önce keşif yapıp, ertesi günde Hatice'yi o uçurumdan attığı akıllara getirdi.

Ve tam da bu noktada anne Fadime Taşkın'ın itirafı programa damga vurdu.

Kaybolan kızı için günlerdir gözyaşı döken anne,  “Soner kızımı kaçıracağını söyledi, ben de öldür dedim, bildiklerimi anlatmadım çünkü Soner beni öldürmekle tehdit etti” dedi.

Anne bu itirafta bulunurken, aile öylece, tepkisiz bir halde dinlediler.

Korktuğu için, sakladığı ortaya çıkacağı için, kendisini korumak için evladının ölümünü isteyen bir anne...

Ve Hatice'nin ölümünden acı bile duymayan aile üyeleri.

İnsan ekranın karşısında öylece kala kalıyor.

müge anlı ile tatlı sert fatma demir cinayeti

Eltilerin yalanlarının sonu gelmedi...

Kayınvalideleri Fatma Demir'in kurban gittiği cinayetle ilgili, her programda başka bir yalanları ortaya çıkan eltiler Güladiye ve Necla, tüm şüpheleri üzerilerine çektiler.

Haftalardır süren programda eltilerin cevaplayamadığı soruları, Müge Anlı son programda bir kez daha tek tek sordu?

Neden Fatma Demir'in ceseti ırmak kenarına atıldı?

Zira Fatma Demir o akşam, kendimi ırmağa atıp intihar edeceğim diyordu.

Bu söylemini bilen dört kişi vardı; iki gelin ve iki oğlu.

Akşam Fatma Demir ile gelinler arasında bir kavga çıkıyor.

Bu atışmanın ardından ailenin bütün erkekleri birbirini aramaya başlıyor.

Gelinlerin söylediğine göre o sırada Fatma Demir odasında ağlıyor.

O kavganın  ardından gece 24'den sonra iki gelin normalin dışında devamlı mesajlaşmaya başlıyor.

Ve ertesi gün...

Ertesi gün Necla, kayınvalidesi o an ölmüşken, Kırık'ta gördüm diyor.

Öğle yemeğine gelmeyen kayınvalideyi, gelinler merak edip aramaya çıkmıyor.

Akrabaları Lütfiye, Fatma Demir'e ulaşamadıkları için eve geliyor ve Güladiye'nin oğlu Muhammet  mala gitti diye cevap veriyor.

Akrabaları Katibe geldiğindeyse, içeride uyuyor deniliyor.

Tüm bunlar olurken yanından asla telefonunu ayırmayan ve hatta şarjı biter diye çift batarya ile dolaşan Fatma Demir'in, telefonu neden evin içinde?

Yine yanından hiç ayırmadığı kesesi neden evde?

Bütün köy Fatma Demir'i ararken, neden eltiler ırmak kenarına gidin, intihar edeceğim diyordu demediler?

Babasınından para almak için köye gelen Güladiye'nin erkek kardeşi Hidayet, o sabah babasından para almadan kaçarcasına köyden neden ayrıldı?

Hidayet neden açıklamalarında Necla öldürdü, babamda götürdü açıklama yaptı?

Müge Anlı soruları sordu ama yine cevap alamadı...

Yalanlar, değişen cevaplar, unutulup yeniden yapılan kurgular, ağızdan kaçırılanlar, uzun sessizlikler...

gerçeğin peşinde hande çingitaş cnayeti

Ve katilleri 12 yıldır bulunamayan Hande Çingitaş!

Öldürüldüğünde tam 12 yaşındaydı...

Annesi ve babası boşanmış, babası boşandıktan sonra yeniden evlenmiş ve yeni eşinden bir çocuğu daha olmuştu.

Hande bebekle duygusal bir bağ kurduğu için kendi isteğiyle babasının yanına taşındı.

Ancak üvey annesi Şehnaz Çinkitaş ile anlaşamıyorlardı.

Arkadaşlarına ve babasına; Şehnaz'ın kardeşini sevmesine müsaade etmediğinden, Şehnaz'ın kendisine evde devamlı iş yaptırdığından, yemek vermediğinden dert yanıyordu.

Ölümünden birkaç ay önce Şehnaz Çinkitaş kocasına, "rüyamda bu evden cenaze çıktığını gördüm ama merak etme sen, ben ve oğlumuz değil, (Hande'yi kast ederek) içerideki" demişti.

Hande ölümünden birkaç gün önce öz annesine, "önümüzdeki hafta sonu sen, ben ve babam görüşelim. Anlatacaklarım var, babamı bu kadından kurtarmamız lazım" demişti.

Ve 7 Ocak 2001 günü öldürüldü.

Hemde korkunç bir biçimde; boğazı kesilip, başı çekiçle ezilerek ve defalarca bıçaklanarak...

Hande’nin cansız bedeni iş dönüşü babası Nezih Çinkitaş tarafından bulundu.

Ne eve zorla girilmiş, ne de odalar dağıtılmıştı.

Yapılan incelemede tecavüz ve hırsızlık belirtisine de rastlanmadı.

Hande’nin avucunda iki saç teli bulundu ancak DNA testinde katile ait olduğu sanılan iki saç telinin küçük kıza ait olduğu ortaya çıktı.

Suç aleti olan üç bıçak, makas ve çekicin üzerindeki parmak izleri alınıp tek tek incelendi.

Ancak eve ait olan bu suç aletlerinde ev halkı dışında kimsenin parmak izine rastlanmadı.

Hande'yi öldüren kişinin zayıf biri olduğu, kadın olabileceği düşünülüyor zira Hande uzunca süre mücadele etmiş.

Kapının zorlanmaması, hırsızlık ya da tecavüz olmaması, evdeki kesici aletlerin kullanılması evden biri olduğu şüphesi doğuruyor.

O gün üvey annenin doktora gitmem gerekiyor diye bir gün önceden inat etmesi,

Sonra doktora gidemeyip kız kardeşine gitmesi,

Kocasını o gün normalden çok araması gibi birçok ayrıntı şüpheleri her ne kadar üvey anneye çekse de,

Yapılan tüm araştırmalardan yıllardır bir sonuç alınamadı.

Üç program üç cinayet...

Aklı almıyor insanın.

Hani ekran başında insanın saçını başını yolması gelirken, rahatlıkları, umursamazlıkları inanılacak gibi değil.

Sanki ağaçtan elma koparmak kadar basit bir şeymiş gibi bahsediliyor ölümden.

Herkes çok rahat...

O yüzden de yalanlar havada uçuşuyor.

Gün geçtikçe nasıl bir yaratığa dönüşüyoruz?

Her gün daha kötü, daha kötü, çok daha kötü olayları izleye izleye,

Normalleştirip kabul edebiliyor, başka başka hallere evriliyor,

Sonra da devir çok kötü deyip bununla yetiniyoruz... 

Televizyon, sinema, yaşam ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, http://www.bibaksana.com.tr adresli bloguma uğramayı unutmayın. :)

 
 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..