Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

Üçüncü Dünya savaşı sürerken…

Üçüncü Dünya savaşı sürerken…
 

İnsanlar, hayvanlar derken olaylarında tertipleyicilerine göre evirildiği, yepyeni hallere büründüğünü görüyoruz. Bu yeni versiyon olaylardan biri de savaşlar. Birinci ve ikinci dünya savaşlarının – ki biz onlara paylaşım savaşı diyoruz – öncelerine bir bakın. Müthiş bir ekonomik durgunluk göreceksiniz.

Emperyalist güçlerin asla tahammül edemeyeceği şey ekonomik durgunluktur. Fakir, sofrasından bir dilim ekmeğin azalmasına tahammül edebilir am zengin köpeğinin mamasının eksilmesine asla tahammül edemez. İşte bu yüzdendir ki çok eskilerden beri, ekonomik durgunluk önlenemez duruma gelince savaş çıkarılır. Bir nevi danışıklı dövüş olan bu savaşların sonunda sınırsız iş alanları açılır. Avrupalı emperyalistlerin kendi çıkarları için çıkardıkları her iki paylaşım savaşına da ABD sonradan kendi oynadığı oyunlarla katılmıştır. Oysa Avrupalıların ABD yi savaşta görmek istediği yoktur. Birinci paylaşım savaşında kendi gemisini batırmış ve bahane edip savaşa girmiş, ikinci paylaşım savaşında ise mükemmel bir Pörl Harbur Tiyatrosu sergilemiş ve onu bahane ederek savaşa dâhil olmuştur. He iki savaşın sonunda da galipler ülkeler değil emperyalistler olmuştur. Kısa bir araştırma ile ikinci savaşın galiplerinin başta Rockefaller olmak üzere hangi spekülatörler olduğunu görebilirsiniz.

2000 li yıllara gelindiğinde artık emperyalist tekellerin elinde tuttukları sanayi enerji, silah ve ileri teknolojinin kullandığı kendi küçük ama değeri çok büyük ürünlere kaymıştı. Örneğin geri ülkeler televizyon üretimini devir alıyor ama emperyalistlerden almak zorunda oldukları küçücük bir parçaya kalan bölümün maliyeti kadar para ödemek zorunda kalıyordu. Onlar o küçük parçayı üretecek beceriyi kazanana kadar efendiler çoktan yenisini üretip devreye yeni teknoloji adı altında sunuyorlardı. Televizyonu üretenlerin elinde eski teknoloji kalıyor mecburen satabilmek için fiyat düşürüyorlardı. Kendi kazançlarından giden bu bölüm her zaman için emperyalistlere bağımlı kalmalarına neden oluyordu.

İnşaat sektöründen bu tekeller temelli çıkmıştı. Dolayısı ile savaşta atılacak bombalarla yıkılacak binaların efendilere hiçbir kazanç sağlamayacağı açıktır. Potansiyel müşteri olan insanların ölmesi ise teknolojik ürün satışını kötü etkileyecek, bu da dolaylı olarak efendilerin kazançlarının düşmesine neden olacaktır. Üretimi kolay, maliyeti düşük olan kimyasal silahların kullanılması bu yüzden kesin engellenmelidir. Özellikle potansiyel müşterilere karşı 2000 li yıllara ekonomik durgunlukla girildi. Bir şeyler yapılmalı emperyalistlerin yüzünü güldürecek bir savaş çıkarmalıydı. “New York Times yazarı Friedman ise 11 Eylül olayından sonra yazdığı ilk yazıda, “Üçüncü Dünya Savaşı” başlığını kullanmıştı.

 Friedman şöyle demişti: “Acaba ülkem gerçekten de ’Üçüncü Dünya Savaşı’nın başladığını anladı mı? Bu saldırı Üçüncü Dünya Savaşı’nın Pearl Harbor’ı, demek ki önümüzde çok çok uzun bir savaş var. Ve bu Üçüncü Dünya Savaşı bizi bir süper güçle karşı karşıya getirmiyor. Bizi, dünyanın tek süper gücü ve Batı değerlerinin, serbest piyasanın ve liberalizmin özbeöz sembolü olan bizi, bütün o kızgın ve süper yetkin kadın ve erkeklerle karşı karşıya getiriyor. Bu süper yetkin insanların çoğu yıkılan Müslüman ve Üçüncü Dünya devletlerinden geliyor. Onlar bizim değerlerimizi paylaşmıyor, Amerika’yı kendi toplumlarının başarısızlığının sorumlusu olarak görüyor.”

ABD Başkanı Bush da, 11 Eylül’den sonra yapılacak mücadelenin “Haçlı Seferi” olduğunu açıklamıştı. Tıpkı kendi gemilerini batırdıkları gibi, tıpkı Pörl Harbur’u düzenledikleri gibi İkiz kule saldırısını düzenleyip bu sefer savaşı başlatan Amerikalılar oluyordu.

Yukarıda bahsettiğimiz nedenler ile yeni savaş artık birinci ve ikinci paylaşım savaşları gibi olmayacaktı bu üçüncü soygun savaşı. Sistem belliydi, planlar yapıldı. Dünyanın her bölgesi için ayrı planlar, ayrı ortaklıklar yapıldı. ABD emperyalistleri, en büyük refah kaynağı olan enerjiden aslan payını almayı kafasına koymuştu. Bu plana göre Ortadoğu yeniden dizayn edilecek, küçük bölge devletçikleri oluşturulacak, başlarına birer vali atanarak finans sektörü tarafından yönetileceklerdi. Bağımsızlık, hürriyet, ulus devlet gibi kavramlar derhal önce sözlüklerden sonra akıllardan silinecekti. Ulus devletlerin insanları özel oluşturulmuş TV. Programları ve başlarına atanan hükümetleri aracılığı ile geçmişlerinden utanır hale getirilecek, düşünmeyen köleler haline sokulacaklardı. Bu atanmış hükümetlerde merkezden yönetilecek bazen yargı, bazen ordu bazen basın bazen hepsi ile denetim altında tutulacaklar, emirlere uymadıkları veya halklarının gözünde deşifre olduklarında kirli kâğıt gibi buruşturulup atılacak ve yerine yeni kişiler veya hükümetler atanacaktı. Sadece iktidarların oluşturulması değil muhalefetin de dizaynı yapılacaktı. Çok mecbur kalındığında da Libya örneğinde olduğu gibi ordu devreye sokulacaktı.

Bu şekilde üçüncü dünya savaşı bütün hızı ile devam ediyor. Türkiye’de oluşturulan hükümet, istekleri tam yerine getiriyor muhalefet te ona çok iyi destek oluyor ki bu gün hala bölünüp parçalara ayrılmasına çoktan karar verilmiş Türkiye güvenilir bir ülke olarak ayakta duruyor. Bu iddiamızı son günlerdeki bir olayla kanıtlayabiliriz. Bakınız “SGK kanunuyla ilgili CHP nin yaptığı tek bir açıklama var mı? Bir tane var oda CHP den istifa eden Ali Tezel,den geldi. SGK ya başvuru yapmayan işsizin maaşı 1800 tl sayılacakmış. Günlerdir televizyonlarda yarım yamalak anlatılıyor siz çıkın vatandaşlarımızın hiçbiri başvuru yapmasınlar deyin işsizi 1800 tl maaşlı sayacak zekada adam kimmiş onu görelim deyin. Polisin ne yaptığını herkez biliyor kör değiliz. Biz onlarla mücadele istiyoruz konuşma değil.” Bu bölüm ilgili bir yazıya bir okur tarafından yapılmış bir yorumdur. CHP muhalefet yapar gibi görünüyor. Ama sadece öyle görünüyor.

Bazı istihbarat örgütlerinden sızan haberlere göre Türkiye’nin Suriye’ye savaş açabileceğini, bunun hazırlıklarını yaptıklarını iddia ediyorlar. Herkes biliyor ki İran ve Suriye’nin parçalanması ABD sistemine dâhil edilmesi öngörülüyor ve ve bunun için her çareye başvurulacaktır. Bilindiği gibi Suriye ve İran’a haçlı ordusu giremez çünkü Rusya onların yanında. O zaman yapılabilecek en mantıklı iş Türkiye’yi bunların üzerine saldırtmak. Bu iş için hükümet hazır gibi görünüyor ama küçük bir sorun var. Halk buna karşı. Halkı hazır hale getirmek lazım. Bunun içinde çalışmalar hızla sürüyor. Neler mi yapılıyor? Bakın son operasyon. 19 Mayıs insanlarla alay edilerek yasaklandı.

İzmir 2012

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..