- Kategori
- Aşk - Evlilik
Ufak Tefek Aşk Notları

Aşk sıradan insanların genetik mirasları gibi ortaya çıkmaz
İbn Arabi Hazretleri’nin buyurduğu üzere, “AŞK, parçanın bütüne olan iştiyakıdır. İnsan ‘yeryüzüne inmiştir’, asli doğasından uzaklaşmıştır. Kendisini var eden Varlık’a hasretle yanıp tutuşur. İnsan sevendir, sevilen değildir.
Sen muhipsin, mahbup değil. Aşk, bu manada insanın Sahibine olan iştiyakı, şevkidir. Kadının erkeğe vurgunluğu da, insanın kendi yurduna olan düşkünlüğüdür. Zira kadın, erkeğin parçasıdır ve bir haberde onun ‘bir kemiğinden’ halk olunmuştur. Bu, insanın vatanına olan özleminden kinayedir. Kadın da muhiptir, mahbup değildir.
Mahbub-ı Hakiki O’dur. Bu sırdandır ki Hz. İbrahim (as), ‘Batanları sevmem’ demiştir. Demek ki Kayyum sevilir. Geçici, uçucu olan değil, daimi ve baki olan sevgiye layıktır.
Aşkın hakiki yönü O’nadır. Aşk O’ndandır, O’nadır, O’nunladır.”
İbn-i Arabi’ nin AŞK’a yaklaşımı böyle.
Evet!
Birbirilerini anlamayan, karşı tarafa kendini anlatamayan, kendini anlatamadığı için anlamayan insanların oluşturduğu bir sistemde sevgi ve aşkı kolay kolay yaşamak mümkün değil.
Özel hayat, içsel bir hayatın deneyim alanıdır. Özel hayat sadece bilgiyle yaşanmaz; aşkla bilgi ve buna bağlı duygularla yaşanır.
Toplumsal engeller AŞK’ı perdeleyemez.
Benim de AŞK’a yaklaşımım bu tat da!
Tabi ki bu kadarlık değil.
Devam ediyorum.
‘Keşiflerin icatların yapıldığı, teknolojide bilimde sıçramaların olduğu bir dönemde aşk olmaz’ diyen yanılır. Dolayısıyla farklı insanların, farklı yanları açığa çıkıyor diye aşkı unutmak da mümkün değil.
Aşk dilediği zaman, dilediği yerde, dilediği mekanda açığa çıkabilir. Bu da tarih boyu bize AŞK’ın devamlılık içinde olduğunu gösterir.
Bazen insan yanı başındakine aşıktır, farkında değildir. Uygun bir astrolojik tesirle açığa çıktığında, rüyasında kâbus gören bir insanın yataktan fırladığı gibi yerinden kalkar, gözleri ile aşkını aramaya başlar.
Çok önemli bir not düşeyim size. Herkes aşık olduğunu söyler, yanıp tutuştuğunu ifade eder. Bu hal gelip geçicidir. Hatta sevgi bile değil, beğenidir. Vücut kimyası doyuma ulaştığında kaybolanyıllarının acısı ile yaşar, durur.
Düşünce boyutu ile AŞK olmaz.
AŞIK’ın aşkı için delilik boyutuna girmesi, beşeriyet boyutu ile ilişkisini kesmesi gerekir.
Gerçek AŞIK, klişe sözlere aldırış etmez. ‘Sen bu durumda idin, şimdi uzaklaştırıldın.’ gibi sözlere pek itibar etmez. İçindeki yanıyordur, bakar güler,geçer.
Aşkı yaşamayana Aşık olmak mümkün değildir. İşte bu ihtimal yok denecek kadar azdır. ‘Ben şuna aşık olayım’ şeklinde bir düşünce ise anlatılanların yanında komik kalır.
Siz Allah ilmini çok iyi bilebilirsiniz, bu mümkündür. Yenileniyorum, Altın Çağda yerimi almak istiyorum, şeklinde bir yaklaşım AŞKı yaşamadıktan sonra hayal hükmüne girer.
Aşk sıradan insanların genetik mirasları gibi ortaya çıkmaz.
Bu takdirde önce Rabbinize (kuantum beyne), aşık olmak için dua etmeniz icap eder. Aşkı içinizde bulmanızın delili, suret olarak birine aşık olmanızdır.
Bir önemli ayrıntı aşkın sizi meczup hale getirmemesidir. Bunun için dua edin. Meczupluk hali sizi örtüyor, AŞK’tan perdeliyor, ama fark edemiyorsunuz.
Aşk, aşkı yaşayanda açığa çıkar dedim. Bazı velilerin yüzlerine peçe takmaları bu yüzdendir. Ona bakan vurgun yemesin diye, böyle bir tavır içinde olmuşlardır diye düşünüyorum.
Bugün aranızda öylesine aşıklar var ki, sizin ‘veri tabanınızla uyum sağlamayan’ hareketleri nedeniyle ona aşık demez, güler geçersiniz. Halbuki onlardan sıçrayan bir kıvılcım sizi bulur, birden havanız değişir. Mutlu olmaya, insanları şaşkınlık derecesinde sevmeye başlarsınız.
Aşık olan ölmez, iki cihanda diridir. Algısı, hep yüksek frekans üzerinedir.
Aşığın bir değişik versiyonunu daha söylemek isterim.
Siz A kişisinden ilim alabilirsiniz, ancak A kişisine değil C kişisine aşıksınızdır.
Mevlana’nın hali buna örnektir. Hz Muhammed’e olması gerekirken, AŞKı Şems’te bulmuştur. Belki surette Şems olarak görünmüştür.
Eskiden bir kadının aşık olabileceği bir insan olarak büyümeye çalışılırdı. Onunla sorumluluk alabilmek, o sorumluluğun gereğini yerine getirebilmek, gerekiyorsa onu korumak için ölümü göze almak gibi özellikleri olsun istenirdi ve buna da AŞK denilirdi. Bence bu aşk değil; bu sevgiye dayalı duygularla dolu hayal ürünü bir yaşamın hikayesidir.
Aşık devamlılık gösterir. Bıkmak bilmeyen bir yaklaşımla sevdiğiyle beraber olmak ister. Böyle bir kadın profili, aşkla tanımlanabilir; bunu unutan bir kadında veya erkekte sevgi profili vardır; sevgi profili de bir süre sonra belki bitme durumuna gelebilir.
‘Ben aşık oldum, ben çok seviyorum!!’ İstediğini sevebilirsin, istediğini yapabilirsin, istediğini yaşayabilirsin ama o istek, o arzu seni nereye götürecek orası tartışılır.
Eğer seni götürdüğü yer HAKİKAT değilse, BEN’in kaybolmuyorsa, sen her halde bedbahtlardan olursun; zalimlerden olursun; kendi nefsini ve nefsinin hakkını veremeyenler sınıfında yer alırsın.
Ahmed F. Yüksel
@sufafy
https://www.facebook.com/ahmedfevzi.yuksel.9