Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ülke meseleleri ve milletin vekilleri

Ülke meseleleri ve milletin vekilleri
 

Merhaba değerli okurlar,

Son yazımdan sonra, hem, önemli olduğuna inandığım o yazımın bir süre dikkatlerde kalmasını istediğimden ve hem de, Ülkemizde nelerin olup bittiğini, bizleri idareye talip olan siyasilerin neler yaptıklarını şöyle uzaktan izlemek amacıyla yazılarıma kısa bir süre ara vermiştim. Ancak gördüm ki, geçen süre içerisinde Ülkemizde sular bir türlü dinmedi.

Bu süreçte yaşananları şöyle bir hatırlatmak istiyorum....

Önce TSK'nın kuzey Irak'a girişi, ardından kahraman Mehmetçiklerin elde edilen istihbarat çerçevesinde -20'li derecelerde giriştikleri mücadeleleri, şehitler, öldürülen teröristler, ağlayan analar, babalar, kardeşler, eşler, çocuklar....

Sonrasında, 411 Milletin Vekillerinin ÜNİVERSİTELERDE HUZURU SAĞLAYACAK, MAĞDUR OLAN TÜRBANLI ÖĞRENCİLERİN MAĞDURİYETLERİNİ GİDERECEK teziyle yola çıkarak hazırladıkları ve Cumhurbaşkanımıza gönderdikleri, tüm dikkatlerin bu hareketa odaklandığı o günlerde alel acele imzalanan TÜRBAN yasası,

Ardından YÖK ile Rektörlerin karşı karşıya gelmesi, birbirlerine yönelik suçlamalar, istifaya davetler, Milli Eğitim Bakanının YÖK Başkanına sahip çıkması, Sayın Fırat'ın Rektörler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunması, CHP'nin karşı atağa geçmesi.....

Bu kaos ortamında, ne yapacağını bilemeyen gencecik öğrenciler, türbanlı kızını eğitim alması için okuluna götüren, ancak güvenlik görevlisiyle çıkan tartışma sonucu dayak yiyen bir baba, düne kadar birbirleriyle kardeş kardeş irtibat halinde olan, zaman zaman imrenerek medyada da izlediğimiz görüntüler, ama şimdilerde ise, bir tarafta " TÜRBANA UZANAN ELLER KIRILSIN" şeklinde, diğer tarafta ise "TÜRKİYE LAİKTİR LAİK KALACAK" şeklinde slogan atmaya başlayan türbanlı ve türbansız eğitim almak isteyen gençlerimiz....

İşte 411 Milletin Vekillerinin şimdilik başarabildikleri... Daha bağlama şekli bile ortada olmayan ve bence sonu karanlık gibi gözüken bu olay için insanın Allah beterinden saklasın, keşke hiç dokunulmasaydı diyesi geliyor, ileride yaşanması olası olayları hissederken....

Çünkü ben, Ülke insanının sağcı solcu, laik anti laik, diye kamplaştırıldıkları dönemleri yaşayan bir kuşağım...

Siyasiler, Ülke insanının ortak değerleri olan Atatürk, Cumhuriyet, Milliyetçilik, Vatanperverlik ve de Din üzerinden siyaset yapmayı artık bırakmalıdırlar. Siyaset, halkı kandırma sanatı olarak görülmemelidir.Siyaset halka hizmet anlayışıyla yapılmalıdır.

Siyasilerin kendi dünya görüşleri doğrultusunda tahmini 1 milyon kişi için hareket ederek, 70 milyonu huzursuz etmeleri, Ülkeyi yine sonu nereye varacağı belli olmayan kaos ortamına sokmaları doğru mudur?

Bu kargaşa ortamında, halkı değil de kendilerini düşünerek, milyarlık zammı bir yerlere yamayarak çıkarmak peşinde koşan, konu kamuya mal olunca, bundan çark etmek zorunda kalan, ancak bu sefer de sağlık harcamalarına ait katkı payını halk öderken, kendilerinin ödememesi için arayış içerisine giren Milletin Vekilleri.....

TBMM'si Anayasa ve Adalet Karma Komisyonundaki 77 Dokunulmazlık dosyası için oluşturulan hazırlık komisyonlarının, çalışmalarını tamamlayarak, DTP DİYARBAKIR VE Ş.URFA MİLETVEKİLLERİ AYSEL TUĞLUK İLE İBRAHİM BİNİCİ DIŞINDAKİ MİLLETİN VEKİLLERİNİN DOKUNULMAZLIKLARININ DÖNEM SONUNA ERTELENMESİNE karar vermesi....

Haaa, bir de Sevgili Bülent ERSOY hakkında başlatılan jet soruşturma,

Son olarak da, TSK, kendi isteğiyle mi Kuzey Irak'tan geldi, yoksa, Amerika'nın bastırmasıyla mı.....

konuları gündeme oturan hususlardı.

Vay anasına beeee,

Şu Ülkemize bir bakın ya, gerçekten şöyle bir alıcı gözüyle bir bakın Allah aşkına, ne haldeyiz, inanın bana, yerlerde yılan gibi sürünüyoruz ha ....

Van'ın %84'ü elektriğini kaçak kullanıyormuş, Enerji Bakanlığı bu paraları toplayacağı yerde, işin kolayını bulmuş yapın zammı, borcuna sadık halk, Van halkıyla dayanışma içerisinde bulunsun....)))))

Bundan bir süre önce Sayın Adalet Bakanı bir konuşmasında ceza evlerinin full dolu olduğundan ve hatta röportajı yapan arkadaşın ceza evlerinde yer olmadığından dolayı suçluların yerlerde yattığından bahsetmesi üzerine de, yeni bir affın söz konusu olabileceğini, şimdilerde ise, 2 yıla kadar olan cezaların af kapsamına alınabileceğinden bahsedilmektedir.

Evet, evet suç işleyenleri affedin affedin ki, o suçlular halkın canını yakmaya devam etsin. Ama dilerim ki, bu sefer, kapkaç ile, gasp ile, hırsızlık ile soygun ile canı yanan halk değil, bu caydırıcı özelliği olmayan ceza yasalarını yapan, suçlulara af çıkaran siyasiler ve yakınları olsun, olsun ki, yaptıkları başarılı işlerin sonuçlarını kendileri yaşasın.

Herkes harekatı konuşurken, bu harekatın PARASAL MALİYETİNDEN kimse bahsetmiyor, ya da ben farkedemedim. Bu harcanan paralar o yörelerin kalkınmasına, işsizlerin iş bulmasına harcanamazmıydı? Elbette harcanabilirdi, eğer ki siyasiler, büyüttükleri sorunu, çözülmesi için TSK'ya bırakmasalardı.

Evet, sevgili Bülent ERSOY'a hemen başlatılan bir jet soruşturma da konuşulması ve üzerinde durulması icap eden önemli bir diğer konudur.

Birilerinin sahte rapor alarak, bir diğerinin yalısının önünde askerliğini yaparken, maddi ve siyasi gücü olmayanların cepheye gönderilmesi orada şehit olmaları vicdanları sızlatmıyor mu? Bu Ülke hepimizin... Bu Ülkeyi savunmak, bu Ülkenin kaymağını yiyemeyenler, geçim sıkıntı içerisinde bulunan insanlar kadar, kaymağını yiyenlerinde sorumluluğundadır. Sevgili ERSOY'un üzerinde durmak istediği konulardan birisi de sanırım bu idi.

Bunun yanında, Halk Bankasını 350 trilyon lira dolandırdığı iddiasıyla yargılanan Sayın Yahya MURAT DEMİREL'in, mahkumiyetini isteyen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet GÜNDEL bey, basında yer alan haberlere göre, emekli olduktan sonra, Demirel tarafından ikna edilerek kendisinin Avukatlığını üstlenmiş....

Yani Sayın Gündel bey muhtemelen müşteri velinimetimdir diyerek geri çevirmemiştir Sayın DEMİREL'i, çünkü emekliliğinde de mesleğini icra etmek Onun da en doğal hakkıdır, ama, bence keşke çevirebilseydi....Para her şeyin üstünde olmamalı...

Evet, Sayın Savcı keşke çevirebilseydi de, gazetelerin 1. sayfalarında " SEN SUÇLADIN, SEN SAVUN " gibi başlıklarla yer almasaydı....Çünkü, biliniyor ki, Sayın DEMİREL'in Yargıtayda kaybolan dosyaları, zaman aşımından sonra ortaya çıkmıştır.

Burada hiç kimseye bir şey yüklemek niyetinde kesinlikle değilim, tespit edilen o olayın sorumlularına da zaten idari cezalar verilmiştir. Ben sadece ve sadece Ülkemizde yaşananları ifade etmeye çalışırken, Ülkemizin Yargıtay gibi son derece önemli bir Kurumundan emekli olan bir Savcımızın şaibeli insanların Avukatlığını üstlenmemesinin daha doğru olabileceği düşüncesinde olduğumu ifade etmek isterim...

Takdir tabii ki kendilerinindir....

Şimdilik bu kadar sevgili okurlar,

Yetkileri çok, ama hukuki sorumlulukları dokunulmazlık nedeniyle yok olan Milletin Vekilleri ve Ülkemizde yaşananları anlatmaya devam edeceğim...

Saygılarımla,

 
Toplam blog
: 407
: 877
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

15.12.1950 Mersin doğumluyum. İzmir Ticari İlimler Mezunuyum. Bir Kamu Kuruluşundan  Şube Müdürü ..