Ulu bir önderin ardından

İyi bir lider nasıldır? Günümüzde bir liderden beklentilerimiz nelerdir? Peki nasıl ulu olur? Birkaç maddede makbul olup geçerliliği kabullenilene göre genel geçer bir yargıya varacak olursak dört başlık tespit edebiliriz.

            1.Gözü kara olsun.

            2.Dindar olsun.

            3.Gençleri ve aile kurumunu önemsesin ve tavsiyelerde bulunsun.

            4.Hitabet yeteneği güçlü olsun.

    Bu dört maddeyi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatından kesitlerle onu düşman belleyip, asıl düşmanı kafalarının içinde barındıranlara ithafen açıklamak istiyorum.

         1.Gözü kara olsun

         “Ben, ancak daha iyisini yapabildiğim şeyi tahrip edebilirim; yapamayacağım şeyi de tahrip edemem.

“Ben başkalarının yaptığı ilkelere değil, ancak kendi ilkelerime uyarım.”

 “Ben, gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.”

          “Ölüme doğru en çok atılanlardan biriyim. Kurşun ve gülle yağmuru altında birçok muharebelere iştirak ettim.  Hatta ölüm bir defa, kalbimin yanından sıyırarak geçti. Kalbimin üzerinde bir saat vardı ve bu saat, mermi parçasının şiddetini kırdı.”

                 Vb…

         2. Dindar olsun.

ATATÜRK´ÜN ZAĞNOS PAŞA CAMİİNDEKİ HUTBESİ ( İlk paragraf )

Ey Millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allahın esenliği, sevgisi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Cenabı Hak tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Temel kanunu, hepimizce bilinmektedir ki, yüce
Kur´an´daki mânası açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor. Eğer akla, mantığa ve gerçeğe uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi. Çünkü tüm evren kanunlarını yapan Cenab-ı Hakk’tır.
 

( 7 Şubat 1923, BALIKESİR )

       3. Gençleri ve aile kurumunu önemsesin ve tavsiyelerde bulunsun.

1. Eğitim milli olmalıdır.

2. Milli terbiye programında, milletimizin gelişmesine engel olan ve o güne kadar uygulanan eski eğitim içinde yer alan hurafeler ile bize uygun olmayan yabancı etkiler ister doğudan gelsin ister batıdan bulunmamalıdır.

3. Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara bilhassa varlığına ve birliğine saldıran yabancı güçler ve fikirlerle nasıl mücadele edecekleri öğretilmelidir. Bu bilgilere sahip olmayan fertlerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık hakkı yoktur.

4. Gelecek için hazırlanan vatan evlatlarına her türlü zorluk karşısında yılmamaları öğretilmelidir.

5.Aileler de çocuklarının gelecekleri için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalıdır.

                                                ( 16 Temmuz 1921, MAARİF KONGRESİ )

      Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek; ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.” İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

                                                      ( 5 Şubat 1933, Bursa )

4.Hitabet yeteneği güçlü olsun.

Kitap Adı: “Nutuk”

Yazarı: Mustafa Kemal Atatürk…

Türk milletine fikirleri, cesareti, azmi, ileri görüşlülüğü, en önemlisi aydın görüşüyle hür bir yaşam bahşeden başka bir lider yoktur. Bu böyle biline… Ne dersiniz bu 10 Kasım’da tören yapmak yerine Nutuk okumayı denesek şekilciliğimiz zımparalanır mı?

Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir…

                                                                                              Mustafa Kemal ATATÜRK