Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '12

 
Kategori
Siyaset
 

Uluderenin taşıyla başbakan vurmak!

Uluderenin taşıyla başbakan vurmak!
 

Yapılmak istenin aynen bu; birileri Uludere faciasını ülkeyi köşeye sıkıştırmak için kullanmaya devam ediyor.

Başbakan Erdoğan'ın olayın hata oluşunu kabul etmesi, devletin kanunların takdir ettiğinin üzerinde tazminat vermesi, bakanların Uludereye kadar gidip acılı insanların acılarını paylaşması falan hiç bir şey ifade etmiyor, Uluderinin taşıyla baş yarmak isteyenler için...

Türkiye, kırk yıldır terör belasıyla uğraşıyor. Bu süreç içerisinde çok insan öldü, çok kan aktı. Zaman zaman devlet de öfkesine teslim olup yasal olmayan işler yaptı bu süreçte.

Nerdeyse bunların hiç birinin hesabı sorulamadı. Hatta, bugün "Uludere...Uludere!" diye feryat edenler, o zamanlar " en iyi Kürt ölü Kürttür" anlayışı ile "savaş ortamı"nı bahane ediyorlardı.

Son on yıldır, ülke demokratik açılımlar yapıp da hatalar konuşulmaya, hata yapanlar soruşturulmaya başlanınca devletin hataları da dillere düştü. Olması gereken de buydu.

Ne var ki bunu da istismarda gecikmedi müzmin muhalefet. Uluderenin taşıyla Başbakanın başını yarmak isteyenler, "tazminat yetmez, hatayı itiraf yetmez, özürden bahsetmek yetmez..." diyip duruyorlar. Ne yapmak lazım öyleyse?

Aslında, Hükumet ne yaparsa yapsın, bunların seslerini keseceği yok, Başbakan Erdoğan'ın istifa edip iktidarı CHP'ye bırakması hariç...

Bu süreçte, bir de "gaflet twitleri" seslendirenler var. Bunlar da, Uludere korosuna katılarak, malum çevrelerden "aferin" almak derdindeler.

Yeni Şafak muhabiri ve ona destek olan bazı yazarlar bu "aferinci" takımından. Yıllardır Yeni Şafak okuyan biri olarak adını yeni duyduyum Ali Akel isimli arkadaş, verip veriştirmiş Başbakana...Gazete yönetimi de onun işine son vermiş.

Peki, bu arkadaş ülkenin Başbakanından ne istiyormuş: Ebediyyen susmasını!...Klavye başına geçip iki cümle kuranlar kendilerini ülkenin yöneticisi sanıp ahkam kesiyorlar...Bununla da kalmayıp yazdıklarının harfiyyen yerine getirilmesini istiyorlar.

Gazete yönetimi de haddi aşan bu vatandaşa kapıyı gösterince, "vay bıyığım vay sakalım" mevzusu olup yazma özgürlüğünden bahsediliyor.

Masa başından yazı döktürmek kolay...Siz çıkın da o dağ başlarında nereden geleceği belli olmayan sinsi terörist saldırılarına karşı savaşın bakalım. Ülkenin Başbakanı, giderek artacağı belli olan teröre karşı savaş veren güvenlik güçlerinin moralini yüksek tutmak istiyor, siz ise abandıkça abanıyorsunuz...

Utanmadan, sıkılmadan "bunlar Kürt olduğu için devlet öldürdü" diyenlerin yanında saf tutuyorsunuz.

Evet, burada bir hata var, ama bu ülkede hata bir orada mı var?...Keşke olmasaydı, keşke bu gençler ölmeseydi...Ama, herhalde ülkenin Başbakanının da bildikleri var ki, sizin çok arzu etmenize rağmen "kelle" almıyor...Ya da soruşturmaların sonucunu bekliyor.

Kelle isteriz, kelle isteriz diyerek tempo tutmanız, ülkenin başkentlerinin en hassas noktalarına bombalar yerleştiren teröristlere cesaret veriyor başka bir şey değil...

Falancanın işine son verildi, Başbakan şunu söyledi, bunu söyledi diye yazmayacaksan yazma arkadışım...Yani, yazılarında "şamı şakıtıp körü bakıttın" mı ki...Zaten herkes yazıp duruyor, bir kaç tane eksik olsa ne yazar!?

Merhum Barış Manço'nun dediği gibi: Ali yazar veli bozar...Keskin sirke küpüne zarar"

Vesselam!

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..