Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '09

 
Kategori
Dünya
 

Ulus olabilmenin dayanılmaz hafifliği

Ulus olabilmenin dayanılmaz hafifliği
 

Firdevs Meydanı Saddam heykelinin yıkılışı


Amerikan ordusu Irak’ı işgal edip Bağdat’a girdiğinde, Firdevs Meydanındaki Saddam heykelinin Iraklılar tarafından balyozlarla parçalanıp, boynuna geçirilen bir iple yerle bir edilişini, bu eylemi gerçekleştirirken ortaya koydukları büyük sevinç gösterilerini, sevinçlerinden Amerikalı askerlerin boynuna sarılışlarını, canlı yayında televizyondan izlerken kendi ülkemin kurtuluş mücadelesinin tarihini düşünmüştüm. Osm. İmparatorluğunun başındaki padişah artık imparatorluğun kurtuluşunun mümkün olmadığını düşündüğünden, en azından kendi yerimi sağlam ederim niyetiyle işgal devletlerine boyun eğmişti. Ordu dağıtılmış silahlar işgal devleti tarafından toplanılmış, halk kendi kaderine terkedilmişti. Anadoludan ufak ufak direniş hareketleri geliyor halk namusunu, onurunu, vatanının, toprağını, yabasıyla, orağıyla savunmaya çalışıyordu. Güzelim istanbulda işgal kuvvetlerinin subayları geziyor, tozuyor yoldan geçen Türk halkına olmadık tacizler ve aşağılamalarda bulunuyordu. Bu aşağılanmaya padişa bile maruz kalıyordu zaman zaman. İşgal kuvvetlerinin donanmaları, boğazın sularında korkunç yaratıklar gibi bir ulusu yok etmeye hazırlanıyordu. Bu durumu yüreği sıkışarak izleyen genç bir subay böylesi bir haksızlığa, bu kadar kolay pesedilemeyeceğini, vatanı böylece altın bir tepside düşmana verilemeyeceğine, ilkönce kendi kalbiyle inanmıştı. Belkide onun, kendi düşüncesine olan tam inancı vermişti ulusuna, mücadele hırsını. Kolay olmadı vatanı geri kazanmak.. Ulusun bağrından kopup gelen bir liderin önderliğinde, padişaha rağmen, istanbula kadar girmiş olan düşmanlara rağmen büyük kurtuluş mücadelesi verildi. İmparatorluğun küllerinden bir ülke doğdu. Bağımsız laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti. Daha ne olsun. Ulu önder üzerine düşeni yapmıştı. Gerisi gençlerindi. Cumhuriyeti biz kurduk siz gençler yaşatacaksınız.

Bütün bunları düşünmüştüm televizyondaki görüntüleri izlerken. Yıllarca zorba bir diktatör tarafından inletilen halk, okyanuslar ötesinden gelen başka bir milletin kendisini bu zorbadan kurtardığına inanıyordu. Gerçekten buna inanıyor olmaları beni çok şaşırtıyordu. Denize düşen yılana sarılır atasözünün en güzel örneği idi o topraklarda o gün yaşananlar. Eğer yüzmeyi bilmiyorsan ya ölürsün ya da yılana sarılırsın bana göre ikinciside ölümden başka bir şey değildir. O günlerde kurtarıcı olarak görülen Amerikanın başkanı, televizyonlara çıkıp işgallerinin amacının dünya barışını korumak, katkı sağlamak, Irak’a demokrasi getirmek adına olduğunu, başka çıkar gütmediklerini Irakın petrolünün, Irak halkına ait olduğu gibi bir şeyler söylemişti. Pek hümanist pek güzel kelimelerdi herkes alkışladı alkışladı; bazılarıda ''ama'' diyecek oldular. Sizler savaş isteyen dünya barışını istemeyenlersiniz dendi. Oysa işgal edenlerin ülkelerinden gelen pek çok yatırımcı çoktan petrol kuyuları açarak petrolü ülkelerine akıtmaya başlamıştı bile.

Bugünlere geldik. Bu sefer bir takım resimlere bakıyorum. İnsan onurunun aşağılanabileceği en dip nokta olduğunu düşünüyorum, bunun daha beteri olabilir mi? Resimlerin altında ki haber bu görüntülerden daha beter olanları hatta bakamayacağımız derecede iğrençlerinin olduğını söylüyor. Ürperiyorum hani derler ya şeytan dokundu öyle bir şey. Bir zamanlar boyunlarına sarıldıkları kendilerini kurtarmaya geldiğini düşündükleri askeler şimdi azrailleri olmuştu. Guantalamoda, Ebu garih hapisanelerinde kendilerine direniş gösteren Iraklılara olmadık taciz ve işkenceler vardı. Çırılçıplak edilmiş erkek mahkumlar Amerikan askerlerinin postalları altında çiğneniyordu. İşkencenin, tacizin, tecavüzün en ağırı, kadın erkek ayrımı yapılmaksızın uygulanıyordu. Ancak ulus olmayı başaramamış bir halkın başına gelebilecek olaylar olabilir di bunlar. Kürdü Türkmeni, Arabı, Şiisi, İle Irak bugüne kadar maalesef bir ulus olabilmeyi başaramamıştı. Ulus olabilmiş bağımsız bir devlet kurabilmiş lakin bunun değerini bilemeyen milletlerin görüp de halin bin şükür etmesi gereken bir bir durumdur bu.

Merak ettiğim diğer bir konuda vatandaşlarının bu durumunu gören Irak devletinin başbakanı ve cumhurbaşkanı niye görüş bildirmiyorlar fikir beyan edemiyorlar onların dillerini, ellerini bağlayan nedir?

O Firdevs meydanında, Saddam heykeline ilk balyoz vuran ıraklı halterci Kadim el Cuburi* işgalin 4. yılında İngiliz Guardiana konuştu ve dedi ki: “Gerçekten de Saddam heykelini yıkmaya çalıştığım için son derece pişmanım. Amerikalılar, diktatörlükten daha kötü. Hergün, bir öncekinden daha beter. Bildiğiniz, tanıdığınız şeytan, tanımadığınızdan daha iyidir. Ben şu anda, keşke Saddam başımızda olsaydı diyorum. Çünkü Saddam, Amerikan işgalinden çok daha iyiydi. Artık dostla düşmanı ayıramıyoruz. Durum hergün daha tehlikeli bir hal alıyor. Yaşam daha da kötüleşiyor. İnsanlar yoksul. Fiyatlar da her geçen gün artıyor. Saddam, Stalin gibiydi. Ancak işgalin çok daha beter olduğu da çoktan kanıtlandı.’’

Amerika başkanı olarak son kez Irak’a resmi bir ziyarette bulunan George Bushun medya önünde iken bir Iraklının ayakkabılarına son anda hedef olmaktan kurtulması, Iraklıların Amerikan işgalinin kendieri için demokrasi değil felaket getirdiğini görmelerinin net örneğidir.

Blog yazımı askeri dehasının yanı sıra, öngörüsü kuvvetli, ilerici, aydın ve son derece parlak bir zekaya sahip bir devlet adamı da olan ulu önder M.Kemal Atatürk’ün o güzel sözlerinden ikisiile noktalamak istiyorum :

Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.

Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır.

hurriyetusa.com

 
Toplam blog
: 20
: 7034
Kayıt tarihi
: 05.04.07
 
 

Okumayı seviyorum. Okudukça geliştiğimi, geliştikçe de kendimi ifade etmek istediğimi farkettim. ..