Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Ulusalcı liboşlara naçizane öneriler

Ulusalcı liboşlara naçizane öneriler
 

Ulusalcı duruş


Biliyorum, insanları “şucu-bucu” diye yaftalamak pek şık bir davranış değil. Elbette her aklı başında bireyin bir dünya görüşü vardır. Kimi kendini sosyalist diye tanımlar, kimi sosyal demokrat, kimi de liberal veya muhafazakâr. Hiç kuşkusuz yaşantısını da benimsediği dünya görüşüne göre tanzim eder ki, önemli olan da budur zaten.

Güzel memleketimizde ise durum farklıdır biraz. Memleket ise çok uzaktadır bu satırların yazarı için. Gurbet ellerde “Alaman’ın uşaklığını yaptığından” bu güzel siteyi de memleketi gibi görür. O sayfa senin bu sayfa benim yurt içi gezileri yapar. Sadece yazı, yorum ve mesajları değil, profilleri de bir güzel inceler.(Laf aramızda, ona istatistikçi derler.)

"Yavan Tantuni" rumuzlu üyeyi de bu incelemeleri sayesinde tanımıştır zaten. Arkadaşın yaşam biçimi, altındaki 2004 model TOYOTA arabası, İKEA mağazalarından aldığı mobilyası, mutfağındaki SİEMENS marka buzdolabı, BOSCH marka çamaşır makinesi, elinden tespih gibi düşürmediği NOKİA’sı, başına oturunca “felsefi” herzeler döktürdüğü bilmem ne marka bilgisayarı, pek severek atıştırdığı ÇİKİTA muzu, 45 numara beyaz NİKE ayakkabısı, CAMEL ceketi ve de DİESEL pantolonu ve hatta dostlar, belki inanmayacaksınız ama (Markasını tespit edemediğimiz) kıçındaki donu, kapısında gururla beslediği ALMAN KURT köpeği hiçbir ulusal alamet taşımadığı halde, kendisi ULUSALCIDIR!

Biliyorum; siz şimdi bana; “ Medet Culduz Efendi, medet! Olur mu böyle garabet!/ Bu ne biçim rezalet!” diye çıkışırsınız ama mal da meydanda yani. Hoş; sizin "Yavan Tantuni" rumuzlu arkadaştan pek mi farkınız var? Size söylüyorum ulusalcılar: Bakın bakalım evinizde sizden, varsa eğer eşiniz ve çocuklarınızdan başka “ulusal” olan bir şey var mı? Vazgeçtik marketlerden ve de büyük alışveriş merkezlerinden, köşedeki kıytırık bakkalınız bile “ulusal” değil sizin!

Nerede o yoğurdun bolluğu? İnsan bayraktarlığını yaptığı, her fırsatta klavye başına oturarak savunduğu görüşe göre tanzim etmez mi yaşamını? Hem liboşlar gibi yaşa, lafa gelince de ulusalcı geçin; var mı öyle yağma? Hem sonra hangi ulusalcı sistem dağıtır o (bol keseden) kredi kartlarını?


Ulusalcı dediğiniz, beklemez mi tüp, Sana yağı, benzin ve uçlu sigara kuyruklarında? Pineklemez mi tek kanallı TRT'nin başında? Hani yani; “Tam bağımsızlık uğruna”? Vazgeçebilir misiniz şimdi “liboşizim” diye aşağıladığınız sistemin elinize tutuşturduğu bu güzel oyuncaklardan? Hem de bu saatten sonra? Pek hoş oluyor tabii “Alamancı” akrabalara “Aaaa! Türkiye’de artık her şey var ayol!” diye hava atmak. Sizin için liberal uygulamaların yegâne olumlu yönü bu olsa gerek! Gerçi hâlâ “sucuk, pastırma” taşıyoruz memlekete ama olur o kadar tabii. “Hafıza-i beşer, nisyan ile maluldür” derler, unuttuk “ulusalcı” dönemdeki Amerikan pazarlarını.

Hadi bakalım; kızınıza giydirin Sümerbank kumaşından fistan! Giyer mi dersiniz? Ya da efendim; tabanı kalın Beykoz Kundura… Oğlunuza yani…Burun kıvırırlar değil mi? Unuttunuz tabii sinili yer sofralarını, burjuvalaştınız. Yatak, döşeğin odanın bir köşesine yığıldığı günler geride kaldı. Geride kaldı bahçedeki tuvalet! Artık mum ışığınla aydınlattığınız çatallı bıçaklı, süslü sofralarınız var; çağdaşlaştınız! Aksatmazdı babanız Cumaları ama siz aksattınız! Hadi itiraf edin, bu yüzden dinden de uzaklaştınız! Göbeğini kaşıyanlara olan nefretiniz, geçmişinizi size hatırlattığı içindir.. Ama işte bu kadardır sizde başlayan ve yine sizde biten asaletiniz! Siz "şeriatın" gelmesinden değil, elinizdekileri kaybetmekten korkuyorsunuz. Oysa gün gelecek; o "baldırı çıplak" diye nitelendirdiğiniz insanlar da kurtulacaklar "köylülüklerinden"! Tıpkı sizin gibi burjuva (kentli) olacaklar. Aynı yolları, onlar da arşınlayacaklar! Atıp şalvar ve türbanı bir kenara, mum ışığınla aydınlatılmış masalarda kadeh tokuşturacaklar.

Sizi gidi (tahammülsüz)Ulusalcı liboşlar sizi!

Görüyorsunuz değil mi? Yaftalamanın sonu yok! Liboş varsa, ulusalcı olanı da var! Hem de mebzul miktarda! Liboşmuş! İnsan kendine küfür eder mi yahu?

Oy hakkını bile tartıştığınız dağdaki çoban yararlanamıyor bu “liboş” patentli nimetlerden! Onun görevi sürüsünü gütmek, zamanı gelince de sizin huzurunuz için dağlarda ölmek ve bando mızıka eşliğinde gömülmek! Barışa da karşısınız siz! Nasıl olsa fakir Anadolu köylerinden çıkacak ölüm taburları!

Yaaa, işte böyle efendim. Dolaşıyorum blog sayfalarını... Tarıyorum sayfa sayfa. Yurt gezisi yapar gibi. Ne de olsa memleketten uzaktayım ama bu site de memleket gibi.

Ne diyelim?

İyi olur inşallah!.

Not: Sitemizde "Yavan Tantuni" rumuzu taşıyan bir üye bulunmamaktadır tabii.

Not 2: Liboş kavramı ile ilgili ayrıntılı bilgi için:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=190439

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..