Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '10

 
Kategori
Deneme
 

Umut/ Hayat akan bir sudur

‘Hayat döve döve öğretmişti imparator artığı insanlara, bir millete dönüşmenin zaruretini.’ Kitaptan. İşlek bir kalemi olan Ayşe Kulin, ‘Veda’ ile başladığı yolculuğa ‘Umut / Hayat Akan Bir Sudur’ romanıyla, kendi tarihini yazmak ister gibi devam ediyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kulin oymağının yaşadıkları dile getirilirken, Osmanlı’da kadın olmanın güçlüğü yanında, İstanbul sokaklarında Boşnak Sabahat ile Ermeni Aram’ın yasak aşkı aynaya düşürülmüş. Yaşamöyküsel hayatı dile getirdiği için ‘Umut’un sağlam bir kurgusu var. Postmodernist yazarlar hayat kurgusuna bağlı kalmayarak yazıyorlar, defterden silmişler kurguyu..! Ân’ın keyfini çıkarıyorlar… Hayatın içinden gelen edebiyatı, halkı düşündüklerini sanmayın… Çünkü onlar kıyısından geçiyorlar!.. Osmanlı’daki etnik grupların kardeşliğini öne çıkaran Kulin, ‘Umut’u yüzde 41.5’i (49.8)* diyalogla yazmış.(4 puan) Sayfada ortalama 4.4 (4.3)* paragraf yapmış.(0 puan) Kolay kolay Ayşe Kulin olunmuyor, yılların birikimi var. Hayat aynasına değişik açılardan bakabiliyor. “ ‘Alışverişe giderken Sitare’yi de yanında götür lütfen, onun da fikrini al.’ ‘Daha neler!’ ‘Sen ona olgunlaşması için fırsat vermezsen, nasıl büyüyecek?’ ” diyerek gün görmüş kültürlü insanın sosyalleşmesini gösteriyor. Muhittin’in görev yaptığı Adana ve Karadeniz bölgesindeki yörelerin adlarından söz edilmeden yüzeysel geçilmiş. Yöresel adlar, kullanıldığı yere gerçekçilik katıyor. Bu konuda Orhan Pamuk’un ustalık gösterdiğini görüyoruz. Sabahat Kulin ile Ermeni Aram Balayan’ın arasındaki aşkı yazarken taraflara eşit mesafede durarak kutupluluk yaratmış. (7 puan) Yazın diline işlevsellik katan modern romanın vazgeçilmezi ayrıntıları kullanmakta ustalık göstermiş. (10 puan) “ ‘KUŞUM! Kuşum nerede? Elmas kuşum nerede? Elimde sımsıkı tutuyordum. Düşmüş olmalı…’ ‘Ben aldım elinizden siz fenalaşınca, ’ demişti Suat. ‘Bakın burada işte kuşunuz. İlahi anneciğim neden yanınıza aldınız bunu?’ ‘Ben kuşu beyba’nızın cebine koymuştum sürgüne giderken. İhtiyaç hasıl olursa satsın diye. Geri getirmiş. Beni görür görmez, ilk işi kuşumu geri vermek oldu.’ ” (s.34) Okur, ayrıntılarda kendini buluyor… Uzun tümceler kurmayarak okurunu yormayan Kulin, kendine özgü bir roman dili oluşturmuş. Umut’u yüzde 23 (19.7) yabancı sözcükle yazmış.(0 p) Üçüncü tekil kişiyle anlatım yapılmış, yalnız bir bölümde Sitare kendi yaşadıklarını benöyküsel dille anlatıyor. Kulin’lerin yaşadığı acı ve hüzünle lirizmi doruklara taşıyan yazarın güzel sözleri (6 p) :‘mutluluk, genç bedenlerinden beyaz bir ışık gibi süzülüyor’ (s.140) ‘İstikbal, anahtarı zaman olan, kapalı bir kutuydu.’ (s.256) Dilimizin süsü sözdür. Hoş olmayan sözleri: ‘Ayaklarının altını öpeyim’ (s.60) ‘Babam duysa o dakika ölür. Ölmeden evvel de o bacaksızı öldürür.’ (s.168) Absürt ve argolu sözler: ‘Serseriler! İtler!’ (s.209) ‘Bok et Muhittin’ (s.233) Yazar hoş olmayan sözleri sevmiyor. Yöresel ağız: ‘Beni muhtar gönderdi Beg, git habarı ver dedi, beben dogmuş, beben! Telgaf geldi nahiyeye.’ (s.376) Yazarın kullandığı eski dil: ‘kendi üzerinde durduğuna vehmetse de’ (s.85) ‘cezbeye tutulmuş gibi’ (s.71) Genç okurun anlayabilmesi için, yaşandığı dönemi anlatan tümcelerin yeni işlek dille yazılması gerekir diye düşünüyorum. Sabahat’i ‘Bizim ailede sürgün bir çözümdür’ diye konuşturan Kulin, içinde felsefenin bile veremeyeceği kadar anlam barındıran sözvarlığı, atasözünü sayfada ortalama 0.021 (0) kez kullanmış. (0.1 p) ‘Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez’ (s.91) ‘büyük başın derdi büyük olur.’ (33) Geriye dönüş tekniğiyle anılara yaslanan Kulin, çağrışım gücü yüksek deyimleri sayfada ortalama 2.7 (1.8) kez kullanmış. (18.9) ‘Boşnak damarı tutmuş bir dağ keçisi!’ (s.359) ‘Elimi sıcak sudan soğuğa sokturmadı, ev işi yaptırmadı. Yediğim önümde yemediğim arkamdaydı.’ (s.100) Romanında deneme oylumu yaratmayan (0 p) Kulin, duygu ve düşüncelerini kendi kendine konuşur gibi yansıtan iç çözümleme tekniğini sayfada ortalama 0.010 (0.010) kez kullanmış. (0 p) İçsel fırtınalara örnek: “ ‘Allahım ben senin ne şanslı bir kulunum!’ diye bağıracaktı” (s.245) Geçmiş vaktin yazarı Kulin, sözcüğün bir gözünü boyayarak yananlam yapmış ‘Balkan’lardan Türkiye’ye doğru, bir yanık da eşlik etmişti onlara.’ (s.9) ‘yüreğini bir gurbet kuşunun gagaladığını kimseye belli etmiyordu.’ (s.66) Sayfada ortalama 2 (3.1) kez yananlam yapmış.(14.p) ‘içi balkabaklı Boşnak böreğini bilmeyene Boşnak gelini’ denmez diyen Kulin, yaşamı aralayan soruları sayfada ortalama 4.3 (5) kez yöneltmiş. (12.9 p) O dönemi anlatan deneme oylumlu sorular: ‘Ivır zıvır! Hiç mi merak etmemişti bunca yıldır o ıvır zıvırın ne olduğunu? İçi eski elbiselerle dolu bir sandık mıydı? Eski tapular, mektuplar, hatıra defteri miydi ıvır zıvır? Babasına ve dedesine ait Osman – ı âli nişanları mıydı?’ (s.135) Ne kadar güzel ustaca sorular sormuş. Modern romanın araç ve gereçlerini kullanan Kulin, kahramanın iç çatışmalarını yansıtan içmonoloğu sayfada ortalama 0.010 (0.010) kez kullanmış. (0.1 p) “ ‘Umudunu kaybetme, ’ diye fısıldadı, kendi kendine ‘umudunu kaybetme sakın!’ ” (s.235) Edebiyat sofrasına oturttuğu okurunu doyuma ulaştıran Kulin, anlatımda pekiştirmeyi sağlayan benzetmeyi sayfada ortalama 0.4 (2.7)* kez kullanmış, oldukça düşük bir oran.(1.6 p) Döneme uygun benzetmeler yapmış. ‘kederi, lök gibi oturmuştu yüreğine.’ (s.55) ‘bir hançer gibi deliyordu’ (s.108) Eğretilemeyi ise sayfada ortalama 0.3 (0.3) kez yapmış, düşük bir oran. (0.9 p) ‘kaprislerine boyun eğdiği helali!’ (s.7) ‘Behice, el kadar bebek.’ (s.160) Toplum bilimcilere parmak ısırtmak ister gibi ustalıkla yazan Kulin, düşünme ve soyutlama aracı terimi sayfada ortalama 3.1 (4.8) kez kullanmış. (9.3 p) ‘Yanımıza bolca sulfato, afyon ruhu, asit borik, bizmut şişeleri’ (s.47) ‘Elektrik Etüd İdaresi’nden’ (s.242) İstanbul’un toplum katmanlarına inen Kulin, oylumlardaki görülebilir şeyleri canlı duruma getiren betimlemeyi sayfada ortalama 6.4 (9) satır yapmış. (1.3 p) ‘Kızım olmuş! Kızım olmuş! Kenarları dantellerle süslü beyaz fisto kaplı beşiğe eğildi. Saçları alnına düşmüş, yumuk yüzlü minicik, miniminicik, hayatında gördüğü en küçük ve en güzel yüzlü bebek, cak cuk sesler çıkartarak uyuyordu.’ (s.380) Okuduğunuz tırnak içindeki alıntı Ayşe Kulin’in betimlemesi… Ruh doktoru gibi çözümleme yapan Kulin’in, Ana / dolu / han için yaptığı ruh betimlemesi: ‘Gittiği yolsuz, susuz, ışıksız köyler, üzerinde uyuduğu bitli mitiller, ağzında yumuşatmaya çalıştığı kaskatı ekmekler ve iyi, doğru, güzel her şeye direnen taş kafalar, ah o taş kafalar! Zaman zaman içine düştüğü derin umutsuzluk.’ (s.380) Sayfada ortalama 0.03 (0.04) kez ruh çözümleme yapmış. (0.1 p) İnsan yanlarımızı öne çıkarmakta ustalık gösteren Kulin, kullanıldığı yere estetiklik katan ikilemeyi sayfada ortalama 0.6 (0.8) kez kullanmış.(1.2 p) ‘verilenleri yudum yudum değil, kana kana içiyorlar.’ (s.45) Yüreği yurt sevgisiyle dolup taşan Kulin, rol verdiği kahramanın aklında geçenlerin yansıtılması, bilnççakımını sayfada ortalama 0.013 (0.021) kez kullanmış. (0.1 p) ‘Keşke kendi resmimi de çekebilseydim, diye düşündü’ (s.180) ‘İçinden herhalde Semiha da geliyordur, diye geçirdi.’ (s.188) Yasak aşkı trajediye dönüştüren Kulin, kullanıldığı yere derinlik katan imgeyi sayfada ortalama 1.1 (1.7) kez kullanmış. (8.8 p) “Ensesini, boynunu öpe öpe, göğüslerinin arasından karnına sonra daha aşağılara kayıyor, ellerini vücudunun bütün kıvrımlarında gezdiriyor… inlemişti… bacaklarını aralıyordu Kemal… inlemişti… içindeydi Kemal… bağırmıştı… çok yumuşak hareketlerle gidip geliyordu içinde… sımsıkı sarmıştı bacaklarını Kemal’in beline… …Tırnaklarını etine geçiriyordu Kemal’in. Ve sonra sımsıkı yumduğu gözlerini açtığında, aman yarabbi! ‘Galip Bey! Ne yaptınız? Bu ne cüret Galip Bey! Siz kendi odanızda yatmadınız mı?’ (s.133) Vakit ve oylumuna uygun benzetme, atasözü, pekiştirme ve deyim kullanan Kulin, pekiştirmeyi sayfada ortalama 1.3 (0.6) kez kullanmış. (3.9 p) ‘bunlar ıngıl ıgış evlerine’ (s.138) ‘daktiloyu döver gibi, tuşlarına çata çuta vurarak’ (s.196) Atatürk hayranı Kulin, bunamış, yaşlı Büyükhanım’ın konuşmalarından gülmece yaratmış. İnsan zaman zaman gülerek de ısırırmış… “ ‘Aşka inanır mısın büyükanne?’ ‘Aşk neydi güzel kızım? Kimlerdendi? Unutmuşum.’ ‘Aşk, sevdagillerden canım. Çok mühim bir şey aşk! Hayatın bütün manası, mevcudiyetimizin sebebi, aşksız bir ömür düşünemiyorum.’ (s.161) Sayfada ortalama 0.024 (0.0179) kez mizah yapmış. (0.2 p) ‘Hayat akan bir sudur’ diyen Kulin, varlıkların durumunu gösteren sıfatı sayfada ortalama 4.4 (5.3) kez kullanmış.(8.8 p) ‘lila elbisesinin içinde, onun gözünde hâlâ küçük bir kız’ (s.236) ‘Umut’un izleğini dostluk ve sevgi üstüne kuran Kulin, montaj tekniğine sayfada ortalama 0.016 (0.026) kez yer vermiş. (0.2 p) “ Ne demişti İngiliz düşünürü Becket, kralına, ‘düşmanı yenmek için düşmanın silahını kullan.’ ” (s.43) Ruh güzelliği yüzüne düşen Kulin, mektup yazmakta ustalık göstermiş. Sayfada ortalama 0.026 (0) kez mektup yazmış. (0.1) ‘Umut, ’ Ayşe Kulin’in en yüksek iyiyi yakaladığı romanı. Düşüngülü Eleştiri kriterlerine göre 109.4 puan verildi. Daha önce Ahmet Ümit’in ‘Bab – ı Esrar’ romanına 121, Orhan Pamuk’un ‘Masumiyet Müzesi’ne ise 96.2 puan verilmişti. * * Umut / Hayat Akan Bir Sudur // Ayşe Kulin // Everest // 381 s. *- Ahmet Ümit’in ‘Bab – ı Esrar’ roman değerleri.
 
Toplam blog
: 172
: 425
Kayıt tarihi
: 15.07.09
 
 

Ali Akdemir, Adana tarihinin en büyük sel felaketini yaşadığı 21. 02. 1948 tarihinde doğdu. Edebi..