Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '08

 
Kategori
Üniversiteler
 

Üniversite kontenjanları artacakmış, peki ya işsizlik...?

Üniversite kontenjanları artacakmış, peki ya işsizlik...?
 

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan


Geçtiğimiz günlerde bir haber kanalında farkettim bu başlığı: "Üniversite kontenjanlarını arttıracağız."

Yeni YÖK başkanımız Yusuf Ziya Özcan, "Bizim en önemli işimiz, dışarıda bekleyen 1, 2 milyon çocuğa üniversitede yer bulmak, onları üniversite eğitiminden mahrum etmemek. Bunun için bu sene kontenjanları biraz fazla artırmayı düşünüyoruz." diyor. Sayın Özcan pratik çözümleriyle gündemi yeteri kadar meşgul ediyor bildiğiniz gibi. Bu haber de zât-ı muhteremin pratik çözümlerinden galiba.

Ülkemiz yükseköğretim sistemindeki altyapı eksiklikleri, öğretim üyesi sorunları devam ederken, varolan mezunlara iş veremezken, bu kontenjan arttırımı hangi akla mantığa sığar, anlamış değilim.

"Gençlerimizin üniversite kapılarında kalmamalı" sözü aldı başını gidiyor. O kapılardan çıkanlar âvare dolaşıyorsa, kapıdan girmesinler daha iyi.

Tabiki, bazı bölümlerde yetersiz mezun veriliyor. Ülkenin bu mezunlara acil ihtiyacı olabilir. Fakat, yeni açılan tabela üniversitelerle* (*Bknz. : http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=83408 ) , kontenjan arttırmayla eğitim sorunları çözülmüyor.

Gençleri bu şekilde üniversitelere almakla, onları geleceksiz bir yaşama sürüklüyoruz. Sürekli yeni fakülte, bölüm açılıyor zaten. Mezuna hiç ihtiyaç olmayan bölümlerin 2. öğretimi açılıyor. Üniversite hayatı bittiğinde bu gençlerin kendilerini boşlukta hissedeceğini düşünmüyoruz. (Eğitim fakültelerine dönün, bir bakın: Her yıl 42 bin mezun veriyor. Bu mezunların sadece yarısı atanabiliyor. Şu anda 180 bin öğretmen adayı işsiz, önümüzdeki yıl 237 bine ulaşacak. Bu demektir ki, yakında her 10 işsizden "ikisi öğretmenlik mezunu" olacak. Hadi hayırlısı bakalım!)

Biz gençleri üniversite okutarak oyalıyoruzaslında. Bunu siyasîler de açıkça söylüyorlardı zaten. "Gençler yeter ki terörden uzak dursun, sokaklarda olaylara karışmasın, onları üniversiteye alalım" diyorlardı. Yani, 4-5 sene de olsa "oyalayalım" dediler. Bu şekilde gençlerin şiddetten uzak kalması sağlanacaktı. Fakat, bu yöntem ters tepiyor, tepecek. Oyaladığınız gençler sosyal krizin ta kendisi olacak, oluyor da.

Eğitimin bu ülkenin en büyük sorunu olduğunu söylemekten bıktık, usandık.
Nasıl bir anlayıştır bu? Önümüzde duran bu genç cevheri amaçsızca harcamak... Çözümsüzlük bu ülkenin kaderi mi? Eğitimimiz yamalı giysi olmaktan çıktı artık. Çırılcıplak önümüzde duruyor. Açın gözünüzü!

Bunları söylüyoruz da bir şey mi değişiyor diyeceksiniz.

O zaman: Boşverelim bunları, niye düşünüyoruz ki. Vurdumduymazlığımız devam etse de olur.

Haydi Türkiye'm ileri...!

Git, gidebilirsen...

 
Toplam blog
: 92
: 11527
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Dokuz Eylül Üniversitesi "Tarih Öğretmenliği" bölümü mezunu. Eğitim sektöründe çalışıyor. Yazmak ..