- Kategori
- Türkiye Ekonomisi
Üretici bir toplumdan tüketici topluma giden toplumlarda yok olunmaktadır
Kürerselleşme ile beraberinde kuraklık bahanesini ön planda tutup giderek üretim alanından uzaklaşıp, daha çok tüketici bir toplum yaratmaya doğru kaydırarak ülkeyi dışa bağlılık haline getirdiler. Üretim süreci insanlığın varoluş olgusudur. Üretim faaliyeti insanlık ile doğayı etkin ve tutarlı kılarak daha yararlı bir konuma getirilmelidir. Toplumsal zenginlik sağlanması, üretim süreci ile bütünleşip gelişir. Toplumsal fakirlik ise tüketici olgusu ile gerileşme aşamasına doğru yol alarak gidilmektedir.
Bugün gelindiğimiz noktaya baktığımızda ise çiftçisinden, köylüsüne, fabrikasından, atölyesine kadar her alanda ihracat yerine ithalat yapılmaktadır. Üretici olan çiftçisine gereken önem verilmemektedir. Hayvancılık kültürüne sahip bir ülke olmamıza rağmen et ithalatı yapıyoruz. Tarımda ise tarımcılık kültürümüze sahip iken gıda, tahıl ürünleri ithalat ediliyor. İthalat politikası yaygınlaştıkça sistemde kendi içinde çöküş noktasına gelindiğinin kanıtıdır. İnsanlar, yaşamlarının toplumsal üretimde belirli bir ilişki kurarak, üretim güçleriyle bağ ve bağımlılık içinde tutarak ayakta durabilir. Bu noktada dışa bağımlılık bir toplumu yok ederken, aynı zamanda kapitalizm ürettikleri ürünleri var olan piyasaya sürerek kazanç elde etmektedirler. Toplumu ayakta tutmak için içe bağımlılık politikasını yaygınlaştırmak gerekmektedir. Üretici güce sahip güçlerin engelsiz bir gelişimi, üretim ilişkisindeki üretim güçlerinin karakterinin uyum içinde olması gerekmektedir. Bugün üretilen her emeğin karşılığı devlet tarafında verilmelidir. Son günlerde yaygınlaştırılan GDO ürünleri ülkeye getirip, kendi ürününe değer vermeyen günümüz sistemi yok olmaya mah kümdür. Üreticiliğin verimliliği topraktan gelir. Toprak reformları yapılmalı, çiftçisinden her kese eğitimlerin verilmesi gerekmektedir. Üretim sürecinin içinde her türlü olanaklar, iş araçları, iş eşyaları devlet tarafında elinde gelindikçe yardım sağlanmalıdır. Devlet kendi içindeki siyasi mekanizmayı devre dışı bırakarak tüm üreticilere karşı yardımcı olması gerekmektedir. Üretim bitiği noktada, tüketici konumuna gelindiğinde ise komşumuz Yunanistan, geçmişte Arjantin gibi ülkelerin yaşadığı sorunları bizlerde yaşarız.