- Kategori
- Anılar
Uykudan Önce
Soğukların kapıya dayandığı zamanlar, emektar sobalar kuruluverirdi baş köşeye. Muhteşem ikili odunla kömür buluşunca kedi gibi kıvrılıverirdik yamacına. Gümbür gümbür gelen ses gülümsetiverirdi yüzümüzü. Saçımızın ucundan pıt pıt damlayan su, sobanın üzerinde cızırdadı mı ne eğlence çıkardı bize. Su damlacıklarının fokurdayıp yok olmasını izlemek nasıl keyifliydi. Hele sobanın üzerinden odaya yayılan mandalina kabuklarının kokusunu içimize çekmek...
Dallı güllü perdelerle yarışan mis gibi çarşaflar yer yataklarının üzerine serildi mi değmeyin keyfimize. Bitmek bilmezdi ne lafımız ne kahkahamız... (Zaten şu yer yataklarının verdiği rahatlığı da hiç bir yerde bulamadık.)Ateşin tavana yansıyan silüetinden ne malzeme çıkardı bize. Bin bir çeşit canlıya olmadı masal kahramanlarına benzetiverirdik hemen. Sıcacık sobanın dibinde mışıl mışıl uyumak paha biçilemezdi be...Ne güzel günlerdi ne içten.
Şimdi mi? Parmak ucuyla açılan kombiler, ısınamadan maaşın yarısını götüren faturalar, tatsız tuzsuz kokusuz mandalinalar, hayal kurmaya vakit bulamadığımız yorgunluktan ağzımızın bıçak açmadığı günler, dışarıdan sıcak içeriden soğuk kalpler vs vs... Neyse, öyle işte...Allah rahatlık versin iyi geceler.
SİBEL YILMAZ