Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '10

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Vago, Hanane ve Konukseverlik

Vago, Hanane ve Konukseverlik
 

Çok bilindik hallerinden biridir Türk milletinin misafirperverlik. Hani başımızın üzerinde yer veririz, toz kondurmayız misafire desek yalan olmaz...

Diğer yanda ise Türkiye’nin bir çok sıkıntısından biri olan sosyal güvenlik sorunları... Kentimizin kıdem tazminatını bile alamadan çalışmaya razı, mesaiymiş, yıllık izinmiş, hafta sonuymuş, durmadan çalışan gençler... Haklarını kim arayabilir? Sendikalar dediğinizi duyar gibiyim. Keşke öyle olsa.
***
Bir adım sonrasında ise yeni yeni açılımlar var, kentimizin yabancı dil öğrenme ihtiyacı içerisinde yaşadığı ülkeden düzenini bozarak gelip buraya yerleşme kararı alan ve bugün benzer zorlukları yaşayanlar, onlar da cabası.

Yetkileri bu düzenlemelere yetenlere seslenmek için bu yazıda, bu konuya dikkat çekmek istedim. Kul hakkı bizim dilimizde insan hakkının karşılığı değil midir? Her millete ve kültüre kucak açmış bu toprağın çocukları, bugün misafirlerini neden böyle zor durumda bırakıyorlar?

Yalnızca onlar da değil, bu güvenceleri olmadan çalışan, yarı işsiz gençlerimizin haklarını düşünmek ne zaman kurumlarımızın önceliği haline gelecek?
***
Manisa’daki dil okullarında yaşanan bazı olaylar nedeniyle aşağıdaki mektup kaleme alınmıştır. İlgili okul sahibinin uygulamaları, kötü muameleleri ile sadece bu yabancı aile açısından değil, aynı zamanda Türkiye’deki dil okullarının itibarını da zedelemektedir. Uyguladıkları politikalarla baskı altında tuttukları öğretmenlerin eğittiği gençlerimiz, çocuklarımız ise ödemelerini aksatmadan yerine getirmekte, kurumun itibarına güvenerek aileler çocuklarını bu okullara göndermektedirler.
Lütfen ilk olarak ön yargılarınızı bir yana bırakın, sonra aşağıdaki satırları okuyun.

Vago'nun kaleminden yaşadıklarının özetini sizlerle paylaşıyorum:

"Temmuz ayı başlarında internetten elsjobs. com sitesi sayesinde FB ile internetten konuştuk. Temmuz’un sonuna doğru biz Manisa’ya geldik ve okulun iyi organize olmuş ve ciddi bir kurum olduğunu gördük. Bizi Amerikalı bir öğretmen ile buluşturdular.
29 Ağustos’ta işe geldiğimizde sözleşmenin hazır olacağı söylendi. Adil bir sözleşme olduğunu düşündüm. Bu sözleşmede; konaklama imkanı, oturma izni, çalışma vizesi, sağlık sigortası, iyi bir ücret, uçak biletlerinin geri ödenmesi ve yılın sonunda iki haftalık ücretli izini içeren bir söz alındı. Bu bizim için karlı bir sözleşme olmamasına rağmen okul müdürünü sevdim ve kendimi rahat hissettim. Anlaşmamıza göre haftada altı gün, otuz iki saat maksimum çalışma ve her ayın sonundaki hafta sonraları tatil olacaktı. Biz de arta kalan zamanda biraz Türkiye’yi gezecektik.

Geldikten sonra sözleşmenin hazır olmadığı söylendi. Kalacağımız yer pis, tuvaletler kırık, doğal gaz kesik ve fatura vadesi geçmişti. İlgili okulda haftada üç gün nöbetçi kalacağımızı ve bunun için ödeme yapılmayacağını söylediler. Ayrıca her ayın sonundaki izin sözünün gerçekleşemeyeceğini söylediler. Ben Türkiye’ye vardığımda bir Amerikalı öğretmen işten ayrıldı. İşe başladığımda diğer Amerikalı öğretmen işten ayrıldı, başka bir İngiliz öğretmen işten atıldı. E-posta ve facebook aracılığı ile diğer yabancı öğretmenler tarafından defalarca uyarı aldım. Aynı zamanda eslcafe.com da kurum hakkında kötü yorumlar çıktı. Ben sözüm gereğince 3 Eylül 2010 da işe başladım.
Ben endişelerimi dile getirdikten sonra bana istersem bırakabileceğimi kontratımın olmadığını söylediler. Ben farklı bir kıtadan geldim ve bu durum gerçekten bana zor olurdu. Ben de kendimi savunmak için Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gidebileceğimi ve diğer yabancı öğretmenlere kurumu kötüleyeceğimi söyledim. Bunun üzerine onlar her şeyi düzelteceklerini söylediler. Tuvalet onarıldı, gaz açıldı ve ev temizlendi. Nöbetçilik iki haftada bire düştü.
Benim oturma izni alındıktan sonra evde çalışan tesisatçılar işlerini bıraktı ve karımın oturma izni alınmadı. Ben bu konu hakkında KÖ’e yakınınca o, beni ofisinden kabaca bir şekilde kovdu.
İlgili Bey, bu olaydan sonra benimle bir daha görüşmek istemedi. Onunla görüşmek istediğimde beni başka yöneticilerle görüştürdüler. İki ay boyunca eşimin vize işlemlerini sormamıza rağmen bütün bunları geçiştirdiler. En sonunda eşimin vize tarihi sona ermesine az kaldı ve ona bir bilet aldık. Önce okul, uçak biletinin parasını vermeyi önerdi. Daha sonra eşimin gidemeyeceğini ve çalışmak zorunda olduğunu söyledi. Ben onun gideceğini söyledim. Çünkü eşim hamileydi ve bu soğuk evde kalamazdı. Onlar da uyarı ve tazminat ödemeden ikimizi kovdular.
KÖ ve bu okul bize yasal işçi olacağımız hakkında söz verdiler, ama yalan söylediler. Yasa dışı çalıştırarak bizi tuzağa düşürdüler. Türkiye’yi seviyoruz, hiçbir yasayı çiğnemek istemeyiz ve bu kurumun daha fazla kanunları çiğnememesinden emin olmak istiyoruz."

Yarınları daha iyi olan bir Türkiye’de,
sevgi ile kalınız...

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..