- Kategori
- Deneme
Vaka-i Aşk

Görsel kaynak: www.goktepeliler.com-
Antik söylemlerde, upuzun yeleli bir kısrak, dur durak bilmeden sürekli koşan... Mega-kent karmaşasında, çağdaş belleklerde, dijital kadranlar boyunca varlıktan hiçliğe ve hiçlikten varlığa doğru durmaksızın akan... Ömürleri içinde küçük parantezler halinde barındıran zamanın (*)
O sonsuz zamanın
sırtında hep yüklendiği sabrından,
Doğanın üretmeye, yüreklerin paylaşmaya güdülü
varoluşundan
O kelebeksi, uçucu, bazen müthiş albenili ve akışkan sarmalından yaşanan an'ın... Dişiliğin yaşamı sürgit yeniden doğuran ve coşturan yaratıcılığından... Erilliğin hem hoyrat ve kahraman hem de incinir gücünden... Ve gerçeğin öyküleşmiş kalıtlarından,
bazen uçarı, bazen utangaç ve kuşkucu,
kimi zaman da küskün
ve giderek kısalan gölgeler gibi
oluşan hayallerden,
oluşan hayallerden,
Hatta hoyrat sevinçlerden
O anları kare kare donduran kristal, güncel
gerçeklerden
Ve... Bal tadındaki dillerden, gizemli sözlerden, bazen de sihirli ellerden ama hep sevdiğine tapınan bedenlerden özenerek sağılan aşkın bir varoluş: Vaka-i aşk!
Dünden bu güne, bugünden yarınlara... Sonsuzluğun içinde yaşanan o küçük parantezin sırf "biyo-ontolojik bir yama" olarak kalmaması adına...
İ. Ersin KABAOĞLU,
27 Eylül 2014, Ankara
(*) Samimiyetle itiraf etmek gerekirse; bu parantezlerin çoğu biyolojik olarak, bir kısmı ontolojik olarak, pek azı da bilinçli ve üretken bir tarzda doldurulmuşlardır. Öyle de sürecek görünmekte...