Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '09

 
Kategori
Deneme
 

Valizime sevgi sözcükleri doldurdum

Penceremden uzanıp yedi tepeli şehre baktım. İnsanlar günlük telaşında koşuşturmakta. İnsanlarda kendimi gördüm. Çoğunun yetişecek bir yeri vardı… İş telaşı, aş telaşı hayatımıza damgasını vurmuş… Yüz maskesinin ardında ruhlarını gördüm. Kimileri mesut, mutlu maskesi takmış, kimileri gergin, sinirli bir ifade takınmış. İçlerindeki çocuk benim gibiydi, dünyada barışın hüküm sürdüğü, insanların birbirini sevdiği, yardımlaştığı, paylaştığı bir dünyayı istiyorlar. Bunun üstüne maskeleri taka taka değiştirmişler yüzlerini. İçlerindeki masum çocuğu ortaya çıkarmak için çabalamak yerine maskeler takmaya devam ettiklerini gördüm birbirlerine bakışlarında. Nasıl değiştirebilirdim bu gidişi, nasıl değiştirebilirdik?

Başkalarından beklemek yerine kendim çaba göstermeyi seçtim. Pencereden bakmak yerine sokağa inmeli, onlara anlatmalı… Bütün önyargılarımı evde bırakarak kapıdan çıktım. İlk gördüğüm elinde çocukla koşturan kadına selam verdim, çocuğa da gülümsedim. Kadın şaşırarak selam verdi çocuğuna daha bir sıkı sarılarak ve hızlanarak uzaklaştı. Yan kesicilerin, çocuk hırsızlarının korkusunu gördüm gözlerinde.

O giderken karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir yaşlıya elimi uzattım. “Ne istiyorsun” dermiş gibi yüzüme baktı.

-Ne istiyorsunuz benden, gidin yoksa “Polis!” diye bağırırım.

Bir süre sessiz kalıp, gözlerine baktım. O da kalabalıklar içinde yalnız kalmanın acısını, insanların karşılıksız bir şey yapmadığını görmüş. Kim bilir belki kendi de aynı düşüncede… Hayatı boyunca karşılığını alamadığı işi yapmamış, karşılıksız sevmemiş… Şimdi herkes onun gibi… Farklı insanlar olduğunun farkında değil mi acaba? Bunu öğrenmek için onunla konuşabilir, düşündüklerimi anlatabilirim diye düşündüm.

-Bu dünyada kimse karşılığını almadan bir şey yapmıyor değil mi? Güveninizi kaybettiniz insanlara. Koca dünyada yapayalnızsınız. Aileniz bile ölmenizi bekliyor, mirasınız için.

-Falcı mısınız siz?

-Hayır… Sadece size baktım ve gördüklerimi söylüyorum.

-Düşüncelerimi nasıl görebilirsiniz? Beyin mi okuyorsunuz?

-Bu tür bir yeteneğim olduğunu sanmıyorum, sadece pek çok kişinin düşüncesini dile getirdim. Siz de o pek çok kişiden birisiniz ve yanılmamış oldum.

-Bunları neden bana söylüyorsunuz. Kamera şakası falan mı?

-Hayır… Sadece sokakta insanları izliyordum ve sizi gördüm. Yardıma ihtiyacınız olabileceğini düşünüp yanınıza geldim. Gülümseyip, selam verdim.

-Farkında değilim selamınızın.

-Siz korkularınızı dinliyordunuz beni değil. Korkularınız, önyargılarınız düşüncelerinizin önüne geçmiş. Şu şekilde düşünebilir misiniz? Eğer birkaç dakika daha vaktiniz varsa.

-Çok kısa olursa olabilir.

-Şu şekilde düşünmeye çalışır mısınız? Sokakta yürüyorsunuz ve insanlara bakıyorsunuz. Biri gelse de yalnız yürümesem, gidip bir yerde çay, kahve içsek… O sırada da ben yanınıza yaklaşıyorum. Yaşadıklarımızı film gibi geriye sarsak ve tekrar başlasak olur mu ne dersiniz?

-Biraz düşüneyim. Bir anda insanın düşüncelerini değiştirmesi zor ama.

-Biliyorum zor olduğunu. Bunun için çabalayıp değiştirdiğinizi varsayalım. Ona göre de yeniden deneyelim. Siz burada kalın. Ben geriye gidip size doğru yürüyeceğim.

Gözlerindeki şaşkın ifadeye bakarak, geri doğru gittim. Biraz rahatlamış olarak ilerlemeye başladım ve yanına gittim. Bu kez ben de davranışlarıma daha dikkat ettim. Yaklaştım ve elimi uzattım.

-Merhabalar, karşıya geçmenize yardım etmemi ister misiniz?

-Çok teşekkür ederim. Sizin gibiler hala var demek…

-Evet var, ben de sizin yanınızdayım. Geçelim mi karşıya?

-Geçelim çocuğum. Yalnız olmadığımı hissettirdiniz bana…

-Siz istemedikten sonra yalnız değilsiniz.

-O halde beraber bir çay içelim mi?

Gülümsedim.

-Harikasınız, ben size teklif edecektim, siz beni geçtiniz.

-Kendimi bu oyuna iyice kaptırdım galiba.

-Bizim için gerçek bu, az önceki oyun olsun. Kendimi daha iyi hissedeceğim o zaman.

-Neden

- “Ben seni sevmek istiyorum ama sen taş atmak mı istiyorsun? Bunlar taşlar, bende aynanım” demiş Mevlana… Aynaya baktığımda kendimi bu şekilde görmek istiyorum. Bize taş atanlar değil, sevgiyle bakanlar olsa hayatımızda daha iyi olmaz mı?

Birbirimize gülümseyerek baktık. Sanki senelerdir arayıp bulamadıklarımızı bulmuştuk. Kendini görmenin, kendini bulmanın heyecanıyla hayata başka gözlerle bakmaya başlamış olduk.

Dostlarımız, sevdiklerimiz, arkadaşlarımız bize verdikleri, bize vermesi için hazırladığımız valizde saklı… Valizimizde taşlar değil, sevgi sözcükleri olması dileğiyle…

 
Toplam blog
: 69
: 718
Kayıt tarihi
: 29.01.09
 
 

Kelimeleri ardı sıra ekleyerek ve içine yüreğimden gelen sesi katarak yazdıklarım anlatır beni size..