Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '12

 
Kategori
Sinema
 

Varolmak istemeyen bir kahraman

Varolmak istemeyen bir kahraman
 

RYAN GOSLING


Sürücü varoluşunu sessizliği ile gizlemeye çalışan, kentin karanlığında bir hızlanıp bir yavaşlayarak izini kaybettirmeye çalışan, film boyu ismi hiç anılmayan isimsiz bir karakter. Dudaklarından dökülen kısa kelimeler dışında süren sessizliği, ifadesizliği ile bir sonraki hamlesinin ne olacağını kestirememenin yarattığı gizem kendisine duyduğumuz ilgiyi yoğunlaştırıyor. Birçok yönüyle sinemanın karizmatik ve suskun tetikçisi Jeff Costello’yu anımsatıyor. "Le Samourai" filminin Alain Delon’un soğuk karizmasında vücut bulan yalnız Jeff’i ile gölgede kalmak varoluşunun bir amacı olan sürücü arasındaki benzerlik sadece yaşam şekli olarak ortaya çıkmıyor. Her ikisinin de ahlaki değerlendirmelerden uzak kalması, işledikleri suçlarda yüzeysel kalmaları diğer ortak noktaları. Her ikisinin de geçmişleri hakkında o kadar az şey biliyoruz ki iyi, kötü bir değerlendirme yapamıyoruz. Yaptıklarının geçmişlerindeki travmalar sonrasında kötülüğün dışarı taşması mı yoksa içlerindeki macera duygusunu tatmin etme mi olduğunu bilemiyoruz. Ahlaken onları temize çıkarma çabamız, özdeşleşme arzumuz kırılıyor.

Sürücü bir telefon konuşması ile açılıyor :” bu şehirde yüz bin sokak var, bana yeri ve zamanı ver, ben sana beş dakika süre veriyorum, ne olursa olsun beş dakika içinde hizmetindeyim, beş dakikayı geçince ne olursa olsun kendi başınasın”. Gecenin karanlığında yapılan bir soygun sonrasında direksiyonda gördüğümüz sürücü bir hızlanıp bir durarak soyguncuları olay mahallinden kaçırır. Polis otolarını atlattıktan sonra kalabalığa karışarak izini kaybettiren sürücünün soyguncuları kaçırma gibi bir işle uğraştığını anlıyoruz. Bir garajdan bindiği asansör ile yaşadığı yalnız mekana ulaşıyor. Gündüzleri ise bir tamirhanede çalışıp aynı zamanda filmlerde araba sahnelerinde dublörlük ile uğraşıyor.

Danimarkalı yönetmen Nicolas Winding Refn filmin ve karakterinin sessizliğini, yarattığı karanlık atmosfer yanında arka planda kullandığı olağanüstü elektronik müzik ile etkileyici bir estetiğe dönüştürüyor. Film her haliyle seksenlere ait gibi duruyor. Parlak mont, güneş gözlüğü, spor araba ,tekno-pop gibi seksenlerden kopup gelen soğuk bir retro havaya sahip. Akrabalık bağı sadece "Le Samourai" ile sınırlı değil, yetmişlerin iki aksiyon klasiği olan “Point Blank” den Walter (Lee Marwin) veya “Vanishing Point” den Kowalski gerek soğukkanlıkları gerek bağımsız duruşları ile bizim sürücüye yakın duruyor. Soyguncuları kaçıran şoför fikri 1987 yapımı Ryan O’Neil’in canlandırdığı “Driver” ile de aynı .

Sürücü karşı cinse olan ilgisini öyle ulu orta koyabilecek bir karakter değil. Yan dairedeki Irene (Carey Mulligan) ile olan yakınlaşması oldukça mesafeli. Kadının kocasının hapisten geri gelmesi ve sürücünün ona yardım etmeye karar vermesi, sevdiğini koruma dürtüsünün sonucu ortaya çıkıyor.

Şiddeti oldukça çiğ bir şekilde sunan yönetmen Refn senaryodaki bir çok diyaloğu çıkarmasının yaratabileceği boşluğu Gosling’in iyi oyunculuğundan aldığı destek ile kapatıyor. Son dönemlerin gözde oyuncusu olan Ryan Gosling karakterinin ruhunu kusursuz yansıtıyor. Minimal jest ve mimik ile her şeyi anlatıyor. “An Education-Aşk Dersi” filminden bu yana çok sık karşımıza çıkmaya başlayan Carey Mulligan güzel gülümsemesini umutsuzluğunu örtmekte başarı ile kullanıyor.

Sonuçta sinefillerin hoşlanabileceği türde bir film “Sürücü-Drive”. Geçmişteki benzerlerini anımsayarak alınabilecek keyfin daha yüksek olacağı bir film. Genç Danimarkalı yönetmen Refn’in  bu film ile  2011 Cannes’da en iyi yönetmen ödülü aldığını da belirtelim.

 

SÜRÜCÜ-DRIVE

YÖNETMEN: NICOLAS WINDING REFS

OYUNCULAR: RYAN GOSLING, CAREY MULLIGAN,ALBERT BROOKS,BRYAN CRANSTON               

 

 

 
Toplam blog
: 223
: 1093
Kayıt tarihi
: 12.01.11
 
 

İzmir’de doğdu. Viyana Tıp fakültesini bitirip doktor ünvanını aldıktan sonra Genel Cerrahi ihtis..