Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '14

 
Kategori
Güncel
 

Vatandaşın kendi oylarıyla seçtiği ilk cumhurbaşkanı ve bizi bekleyen akibet!

Vatandaşın kendi oylarıyla seçtiği ilk cumhurbaşkanı ve bizi bekleyen akibet!
 

Dün saat 23 00 itibariyle gelen sonuçlar, Tayyip Erdoğan'ın ipi göğüslediğini gösteriyor.

Ancak, yeni güne uyandığımızda her şeyin güllük gülistanlık olacağını, yenilgiyi tadanların seslerini kesip köşelerine çekileceklerini sanmayın. Çoklarının iktidar muhalefet mücadelesi sandığı, fakat sadece bundan ibaret olmayan bu savaş bitmeyecektir.

Yaşamakta olduğumuz gerilim, aramızdaki siyasal farklılıkların sonucu olan bir ayrışmadan kaynaklanmıyor. Muhteviyatında, "one minute" geriliminin yarattığı sonuçlarla harmanlanmış ve içine, cemaat sosu dökülmüş garip bir karışım da bulunuyor. O yüzden ya taraflardan biri kesin yenilgiyi tadıncaya ya da bir anlaşmaya varılıncaya kadar bu kavaga bitecekmiş gibi görünmüyor.

Demek istediğim, Tayyip Erdoğan'ın seçimi kazanarak cumhurbaşkanı olması, her şeyin bittiği, taşların yerine oturduğu anlamına gelmiyor.

Burada, genel seçimlere kadar ve daha sonra, başbakanlık görevini üstlenecek kişi ya da kişilerin durum ve tutumları çok büyük önem taşıyor. Her ikisinin de (Rusya lideri Putin'le Medvedev gibi) Erdoğan'la işbirliği ve iletişim halinde olmaları gerekiyor.

Gerçek şu ki, Erdoğan'ın, Çankaya'ya çıkarak Ak Parti'ye ilişkisini kesmesi hükümete yönelik saldırıları durdurmayacaktır. Zira paralel yapı, iddiasından vazgeçmiş gibi görünmemektedir. Elindeki medya gücünü kullanarak doğru/yanlış her söylentiye cevap vermeye, lehine olanları propaganda ederken, aleyhine olanları yalanlamaya veya inkar etmeye devam etmektedir.

Şurası kesindir ki, paralel grup geçmişte yaptığı gibi bundan sonra da eline geçen hiç bir fırsatı kaçırmayacaktır. Bu da Tayyip Erdoğan'la yerine gelecek başbakanın koordineli çalışmasını, dikkatli ve uyanık davranmasını zorunlu kılacaktır. Aksi taktirde bir sabah cumhurbaşkanıyla, başbakanın, "Selam Tevhit Terör Örgütü" üye ve yöneticisi sıfatıyla tutuklandıklarını görmek işten bile olmayacaktır. Bu nedenle gerek şimdi, gerekse genel seçimlerden sonra başbakan olacak kişi veya kişiler büyük önem taşımaktadırlar. 

Fethullah Hoca dün, yani seçim günü Samanyolu Haber'de yayınlanan konuşmasında, "paralel örgüt olmadıklarını, bir hak davası yürüttüklerini; maddi ve manevi engellemelere karşın demircilik, çorapçılık yaparak ta olsa bu hizmeti devam ettireceklerini" söylüyordu. İktidar da cemaate karşı olan tavrını sürdüreceğine göre buradan, mücadelenin ilerideki günlerde de devam edeceğini anlayabiliriz.

Cemaat ileri gelenleri ne düşünür bilmiyorum ama sürüp giden bu kavganın ortaya çıkardığı olumsuz hava hem sosyal dokumuza, hem inançlarımıza, hem de ekonomimize büyük zararlar veriyor. Cemaatin emniyet, ordu, yargı ve bürokrasideki ağırlığı devam ettiği sürece, Türkiye'yi dizayn etmek isteyen dış güçler bundan istifade etmek isteyecektir. Bu kadrolaşma aynı zamanda, iktidarı tehdit eden bir güç olarak algılanmaya da devam edilecektir. Üzerinde böyle bir baskı hisseden iktidarın da rahat olması ve rahat çalışması mümkün değildir.

Ergenekon, Balyoz tutuklama ve davalarındaki şaibelerden sonra artık kamuoyunun, (cemaat yanlısı olduğu düşünülen) yargı mensuplarına olan güveni sarsılmıştır. 17 ve 25 aralık tutuklamaları dahil bundan sonra siyasete yönelik her dava, bir cemaat/iktidar inatlaşması olarak görülecek, mevcut hükümet te bunu bir varlık yokluk meselesi olarak algılamayı sürdürecek ve ona göre tedbirler alacaktır. Karşı taraf ise iktidarı, emniyet ve hukuk üzerinden tehdit etmeye devam edecektir. Çünkü bu, her iki taraf için de bir ayakta kalma mücadelesi ve bir hayat memat meselesi olacaktır.

Aynı durum, paralelci denilen emniyet mensuplarının (22 Temmuz) tutuklanmalarıyla ilgili davalarda da söz konusudur. Zaten daha işin başında, soruşturmayla görevlendirilen savcı ve hakimlerin değiştirilmesi talebinde bulunulmuştur. Yargılama başladığında da aynı isteklerin tekrar dile getirileceğinde şüphe yoktur. Sanık avukatlarının, reddi hakim isteklerinde başarılı olmaları halinde, davalar istedikleri yargıçların önüne getirilecek ve tüm tutuklular berat ettirilerek eski görevlerine geri döndürülmeye çalışacaktır.

Buna karşın iktidar da mahkemeye sevkedilen polislerle, devlet içindeki paralel elemanları elimine etmek için bulabildiği tüm yöntem ve taktikleri kullanacaktır. Manzara bu olunca, bizi pek rahat günlerin beklemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Eğer cemaat kavganın bitmesini gerçekten istiyorsa, şunu mutlaka yapmalıdır. Elemanlarının büyük bir kısmını bürokrasiden çekip, bünyesindeki kurumlarda görevlendirmeli, devlet içinde kadrolaşarak bürokratik oligarşi kurma hevesinden vazgeçmelidir. Eğer cemaat olma iddiasındaysa, kamu yararına çalışan bir sivil toplum kuruluşu niteliğinin ötesine geçmemelidir. Zira ülke yönetmek, seçilmiş iktidarların işidir.

Cemaat bunu yapmadığı takdirde, kendini kullanmak isteyen dış güçlerle, tehditlerden korunmaya çalışan devlet arasında sıkışıp kalacak, böylece hem kendini, hem de bizi huzursuz etmeye devam edecektir.  

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..