Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '13

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

What If, What If Not, Whether: Çizgiroman

Tanımlar

‘What If?’ dizisi, bir çizgiroman şirketinin kendi kahramanları için yarattığı paralel evren öyküleri durumu imiş

http://en.wikipedia.org/wiki/What_If_(comics)

Buradaki tanım omurgası süreklilik. Her öykü için farklı bir çeşitleme denenmiş

http://en.wikipedia.org/wiki/Continuity_(fiction)

Bizce bu tanım genişletilebilir:

Bir: Zaten var olan süreklilik süreksizlikleri, aynı şirketin basmış olduğu (1930-2010 arasındaki) tüm nüshalarda izlenebilir ve dökümlenebilir.

Örneğin hemen tüm karakterler, giderek kişisel sorunları öne çıkarılan biçimde sunulan olmaya doğru evrildi.

İki: Marvel ve DC gibi, 2 şirketin kahramanları çaprazlanabilir, hem savaş, hem işbirliği anlamında (ki bu da Capcom-Marvel olarak  yapılmış durumda) ki bu da ticari kartlarda yapılmış durumda.

Üç: Meta-seri yaklaşımı, ikinci şıkkın başka bir dile getirimi ama tanımının tamamını içermiyor

http://en.wikipedia.org/wiki/Metaseries#Metaseries

Dört: ‘Öyle olsaydı?’, ‘Öyle olmasaydı?’, ‘Ya öyle, ya da böyle olsa?’ ağları açılımı ilginç sonuçlar verebilir.

Bence en ilginç örneklerden biri, Batman ile Superman işbirliğinde, Batman’in Superman’de sürekli kıllanması esprisi idi. Sonuçta, Batman’in haklı olduğu ortaya çıkıyordu.

Dost ateşinin yaşanmış ve henüz yaşanmamış versiyonları, yeni savaş ve barış süreçlerinin en ilginç açılımlarını oluşturmakta.

Eksik olan şey, kurtarılanların (halk, kitle, vd) sürece dahi edilmesi, artı bu savaş-barış süreçleri ağının panoraması, tüm zamanlar ve tüm mekanlar için donesi...

Açılımlar

Diğer bir kurtarıcı James Bond’n ‘Skyfall’unda, 2 Bond birbirine girer. Çatışmaları esprilidir ama çatışma nedenleri çok sıkıcıdır (Ödip).

Pekala rekabet, kıskançlık ve/ya yalnızca bir savaşçının en iyi birinciye ve/ya ikinciye meydan okuması biçiminde bir neden bile, pekala iyi espri olabilirdi.

Wolwerine’in bir kez daha hiperleşen hipertekst öyküsünde, çocuk robot vardır, Wolverine’in robotu vardır (ama artı klonu da olabilirdi pekala), vd... Bunlar, o. Henry’nin taa 19. Yüzyıl’da yaptığı üzere, yolları çatallanan (bahçe değil) arena bir öyküde, hepsini aynı sona (veya farklı sonlara) bağlama çeşitlemesinde çizilebilirdi ve çok çok iyi olurdu bu...

Benim hep merak ettiğim seçenek, süper kahramanların zamanları, mekanları ve libidoları bolken, neden deneysel takılmadıklarıdır. Kafataslarında alınlarının içine parlayan harflerle misyonları yazılmışçasına, peygamberleri ve sahtelerini aşan fanatiklikte davranarak habire debelenirler bunun yerine.

Ya, arada durup soru sorsalar?

Ya, arada küçük deneyler yapıp, onların kaydını geriye bıraksalar?

That is the question...

 

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..