Wikileaks; politikanın on bir eylülü...

WikiLeaks yayımladığı gizli belgelerle uluslararası arenada adından söz ettirmeye devam ediyor. Dün açıkladığı belgeler siyaset cephesinden çokça konuşulmaya devam edecek gibi.

ABD’nin baskısına rağmen site daha önceden basına sızdırdığı belgeleri yayımladı. Suudi kralının ABD’nin İran’a saldırması isteğinden Libya lideri Kaddafi’nin karısını ukraynalı bir hemşire ile aldattığına dair magazine kaçan bir çok haber dünya basınında tartışılmaya devam ediyor.

Belgelerde Türkiye’nin izlediği politikalardan ABD’nin rahatsızlığı da yer alıyor. Türkiye'nin ekseninin doğuya kaydığını iddia eden Amerikalı diplomatlar, Başbakan Erdoğan ve danışmanlarıyla ilgili olumsuz ifadeler kullanıyor.

Türkiye’nin ekseninin doğuya kaydığı iddia edilen belgelerde, Erdoğan’ın danışmanları için “yetersiz” denilirken AKP’lilerin çoğunun İslami tarikatlara üye olduğu ve Türkiye’nin İslam devleti olma yolunda hızla ilerlediği öne sürülüyor.

Türkiye AB’ye üye olamayacak denilirken, AB’nin de Türkiye'yi almayacağı nüfus ve din faktörüne bağlanıyor.

Başbakan Erdoğan’ın Atatürk ile aynı idealleri paylaşan bir harekete liderlik ettiği öne sürülen belgelerde Erdoğan’ın ‘despotik’ olmadığı iddia ediliyor.

Sızdırılan belgeleri işleyen DER SPIEGEL yeni sayısının kapağında dünya liderlerinin ABD Dış İşleri Bakanlığı’nın iç yazışmalarında nasıl adlandırıldığı yer alıyor. Ahmedinejad için “Hitler”, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy için “çıplak imparator”, Almanya Başbakanı Angela Merkel için “teflon” denildiği iddia edilen belgelerde Türkiye Dış İşleri Bakanı Davutoğlu’ndan “Müthiş tehlikeli ve deli” olarak söz ediliyor.

Araplar sessizken “Erdoğan’ın Hamas’a desteğinin faydası olmayacağı” iddia ediliyor.

Belgeler beklenildiği gibi çok ses getirecek. Bilişim teknolojilerinin hızla geliştiği günümüzde ABD’li diplomatların yazışmalarından derlenen belgeleri ABD’nin siber âlemde yayımlanmasını engelleyememesi bana pek inandırıcı gelmiyor nedense.

Dünyada var olan iletişimi dinleme, izleme olanağı olan CIA’nın ABD çıkarlarına hizmet etmeyen herhangi bir gelişmeye olanak vermeyeceğini düşünüyorum.

Acaba gelişmeler dünya siyasetinin yeniden formatlanması olarak değerlendirilebilir mi diye düşünmeden de edemiyorum. Mutlaka stratejistler kapsamlı değerlendirmeler yapacaklardır. Ancak gördüğüm kadarı ile yayımlanan Türkiye ile ilgili belgeler birazcık okuma kültürü edinmiş okur açısından bilinmez değil.

ABD diplomatlarının görüşleri olarak değerlendirilen belgeler 11 Eylül saldırısı gibi amerikan çıkarlarına mutlaka hizmet edecek. Türkiye ile ilgili bilgilerden çok gelişmelerin ülkeye nasıl yansıyacağı önemli gözüküyor. Erdoğan hükümetinin uygulamaları eleştirilir gibi yapılarak “despot değil” saptaması ile parlatılmaya devam ediliyor.