Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '21

 
Kategori
Eğitim
 

YA ATLI KARINCA DÖNMÜYORSA?

Çocukluğumda başladı hayallerime sahip çıkmak için verdiğim çaba.Ne zaman lunaparka gitmek için verilen söz tutulmasa o zaman bahçeyi saran mandalina ağaçlarının altındaki kırık sedire oturur, konuşmazdım kimseyle. Hayallerimin kaynağına açılan kapının bileti elimden alınıyor gibi hissederdim. Büyülenmiş gibi izlediğim atlı karıncanın yanında hayal ettiğim her şey öyle gerçekti ki… Çocukluğumun lunaparkları, nasıl da cıvıl cıvıl renkleri ile aklımı başımdan alırdı. Atlı karınca döndükçe kendimi başka bir diyarda hisseder o masalsı atlardan en beğendiğim ile kendi çocuk dünyamda hayaller alemine dalardım.

Hayat koşturmacasında haneme eklenen her yeni yaş ile birlikte atlı karıncaya yüklediğim anlamlar da azaldı. Renkler, cıvıltı ve ihtişamı aynıydı. Peki ya ben, ben aynı mıydım ? Büyüdükçe anladım ki sahip çıktığım yalnızca hayallerim değilmiş. Hayallerimin ışığında yaşadığım hayatım, yaratıcılığım kısaca beni ben yapan birçok şeymiş. Ne garip değil mi içimizdeki çocuğun varlığı ile övünürken ona engeller koyup, yok saymak için de çabamızı eksik bırakmıyoruz(!) Özgün ve yaratıcı düşünmeye açılan kapıyı kendimiz kapatıyoruz. 

Sahi ya zaman içinde hayallerimize yoldaş atlı karıncalar artık dönmüyorsa?

Çağdaş eğitim anlayışında köklü bir yere sahip olan yaratıcı düşünme hayal gücünden beslenir. Şüphesiz insanın en etkileyici özelliklerinden birisi de zihinsel yeteneklerini özgün bir ürün ortaya koyabilmek amacıyla kullanmasıdır. Yapılan pek çok araştırma incelendiğinde, yaratıcı düşünmenin doğuştan gelen bir yetenek olmasının yanı sıra öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir yetenek olduğunu da ortaya koymuştur.

Çocukların gelişim dönemlerine göre yaratıcılık düzeylerinin bilinmesi uygun programların hazırlanması, işlenecek süreci daha verimli ve etkili hale getirir. Yaratıcılık sosyoekonomik düzey, anne baba tutumları, yaş vb. birçok kavram ile ilişkilidir. Fakat hayal gücü ve öz yeterlilik kuramı yaratıcılığı destekleyen yegane unsurlardır. Sosyal öğrenme kuramının önemli bir halkası olan öz yeterlilik kavramı bireyin etkinliği gerçekleştirebilme yeteneğine olan inancını kapsar. Kendine inanmadan çıkılan her yolda maalesef ki başarısızlık ve hayal kırıklığı kaçınılmazdır. Karşılaşılan güçlüklere ve yetersizlik hissine takılı kalan bireyler ne yazık ki etkinlikleri başarılı şekilde gerçekleştiremezler.

Öğretmen ile iş birliği içerisinde olan anne baba tutumları büyük önem arz eder. Öğrencilere seviyelerine uygun etkinliklerde başarı duygusu hissettirilmelidir. Onlara tercih hakkı vermek, öz kontrol becerisi kazandırmak ve bir adım geriden, yargılamadan gözlemlemek başarabileceklerine dair inançlarını arttır. Çünkü öz güven kavramı, öz yeterlilik kavramına sıkı sıkıya çelikten iplerle bağlı ve onu ayakta tutan demirlerden biridir.

Uzun yolculukların bıraktığı anılar varılan yerde değil yolda yaşanır. Hepimiz hala hayat yolundayken bu yola daha yeni giren çocuklarımızın en başında kırılmış bir şevk ile başlamasına izin vermemeliyiz.

Yaratıcılığın gelişimi çocuğa özgüdür.  Yaratıcılık herkesin baktığı şeyi görebilmek ve ona farklı anlamlar yükleyebilmek ile başlar. Olumlu iletişim ve olumlu çevresel uyaranların fazlalığı var olan gelişime katkı sağlar. Teoride anlatılanlar yapboz parçaları gibi yerine oturuyor. Fakat uygulamada yaşanan problemlerin en başında iletişim geliyor. İletişim tek yünlü değil karşılıklı olmalı ve anlayışa dayalı, ortak bir dil kullanılmalıdır. Çocuklarla olan ilişkimiz bazen sağlıklı iletişimi zorlayan engellerle dolu olabiliyor.

Hayal gücü balonunun ipinden tutup onu aşağı çeken iletişim engelleri neler?

  • Tercihlerine saygı duyun. Fikirlerinizi dayatmak yerine düzeyine uygun tartışmalar yaratın. Yaratılan yeni fikirlere açık olun. Keşfetme ve merak duygusunu görmezden gelmeyin.
  • Ne yapacağını değil, nasıl yapacağını anlatın. Sonucu değil süreç içerisinde gösterilen çabayı takdir edin. Çocukluk çağında yaşanan pek çok travma aslında ruhun yaralanmasıdır ve bunun çözümlenmemesi güvensizlik, öz güven sorununa yol açar. Çocukluk çağında bastırılan , görmezden gelinen pek çok duygu yaşamın ilerleyen yıllarında kendini yıkıcı şekilde gösterir. Unutulmamalıdır ki bir çocukta travma yaratan bir konu diğerinde aynı etkiyi göstermeyebilir.
  • ‘‘Sen artık büyüdün.’’ ‘‘Ben onun iyiliğini istiyorum.’’ Cümlesi çoğu zaman empatiden yoksun hissettiren cümleler olmaktan öteye gidemiyor. Onu anladığınızı, dinleyip fikirlerine saygı duyduğunuzu hissettirin.
  • Birlikte bir hayal kutusu üretin. İmkansız, zor, anlamı yok demeden hayallerine ortak ve destek olun. Yakın zaman için kurulan hayalleri imkanınız dahilinde gerçekleştirmeye özen gösterin. Bu süreçte ön yargılı davranmayın. Sen dili yerine ben dili kullanmaya özen gösterin. Bu etkinlik öz güven duygusu yüksek, hedeflerine ulaşmak için emek veren, zorluklar karşısında pes etmeyen ve yaratıcılık gücü yüksek bireylere ulaşmayı hedefler.

Zamanın insanoğlunun algılarıyla oynadığı çağlarda yaşanan değişim ve dönüşüm kaçınılmazdır. Çocukluğumun geçtiği yerde gökyüzünü seyredip hayaller kurduğum o günler dün gibi aklımda. Şimdi ise o küçük kız kendi hayallerini kırmızı balonlara sarmış, birer birer bırakıyor göğe.

Hayal edin. Çünkü hayal edebildiğiniz her şey gerçek.

Sevgiyle…

 
Toplam blog
: 2
: 528
Kayıt tarihi
: 30.04.21
 
 

Lisans: 2019-Sinop Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği. Ek Dal: İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi Se..