Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '21

 
Kategori
Kitap
 

Ya da Biz Masal Olsak

Ezgi Durmuş'u ya da @aylakmatmazel'i ( instagram linkini bilerek yazdım, gidin tanıyın demek için, hani tanımıyorsanız) tanımayan var mı aranızda?
 
Görmeden sevmenin, benim cephemden kanıtıdır kendisi. 
Yazar, Flora Kitap'ın kurucularından, kıpır kıpır ruhu ile insanı hep dinç tutan paylaşımları ile sosyal medyada takip etmekten çok keyif aldığım, eşsiz bir insan.
 
Onu tanıdığım günden beri, kitapları, paylaştıkları ya da o güzel vaktinden ayırıp attığım mesajlara verdiği cevapları ile hep yoldaşım gibi oldu. Hep bana bir şey kattı ve hep hayallerin gerçek olduğunu hatırlattı tarafıma. 
 
Ben size çok sevdiğim kitaplarından bir tanesini anlatmak adına geldim tekrar. Bugün çok uzun zamandır yazmamanın açığını kapatıyor gibiyim. O nedenle bugün 3. yazımda ona yer vermek istedim.
 
Ezgi Durmuş ışıl ışıl bir kalem. Dokunduğu kalpler hep olsun ve hep yazsın diyorum.
 
Onu tanıdığım "Ya da Biz Masal Olsak" kitabını da kısaca şöyle anlatmak istiyorum.
 
Nehir blog yazarı'dır. Blogu üzerinden Hakan'la tanışır. Hayatımızın evlerde geçtiği şu günlerde Sosyal Medya'nın etkisi düşünülürse, blog yazarlığı döneminde hiç tanımadığınız bir insanla özel bir bağ kurmak biraz tuhaftır. Ama kader bu ya, Nehir ve Hakan bir aşk hikayesi içerisinde kendisini bulur. Üstelik Nehir çok büyük konuşur bu hikayeye girmeden önce. Tabi beni bu kitapta etkileyen çok başka birisi vardır. Neden etkiler, neyi etkiler, o bende kalsın. Bir Ankara Romanı olarak nitelemekten hep keyif aldığım, hacmi küçük ruhu büyük yani içi dopdolu bu romanı bir solukta okuyacağınız iddiasındayım. Ne yapıp edip okuyun diyorum, daha ne diyeyim.
 
Altını çizdiğim satırlarla sizi baş başa bırakıyorum.
 
Ve sevgili Ezgi Durmuş, sizi çok seviyorum. :)
 
"Dünyanın en şanslı kadını; hayatında, tıpkı hayran olduğu babasına benzeyen bir adam olan kadındır. Ve dünyanın en şanslı bir diğer kadını; olmayan babasının yerine koyabileceği kadar güvendiği ve sevildiği bir adama sahip olan kadındır.
 
Ben ikinci şanslı gruptandım.
 
Ve bir gün evlenirsem; kızının saçlarını okşarken ona kendi uydurduğu masalları anlatabileceğine emin olduğum bir adamla evlenmeye kararlıydım.
 
Çünkü babasız ve masalsız büyümek çok zor." ( Arka kapak tanıtım yazısı)
 
*İlk gülüşte aşka inanıyorum. İlk gülüşte belki ama, ilk görüşte aşka hiçbir zaman inanmadım.
*Çok acelemiz varmış, zaten yeterince geç kalmışız telaşıyla aşık olmuştuk birbirimize.
*Senin hayaline, kendi hayaliymiş gibi sahip çıkan birinin, güvencesi altında olmak ne büyük lüks.
*Ne yaparsan yap seni bırakmayacağını bildiğin bir insana sahip olmak, insanı hata yapma korkusundan özgürleştiren bir lüks.
*'Keşke o çukurda kıvrılıp yaşayabilsem, ömrümün sonuna kadar' dediğin bir gamze çıkıyor yanağında. Her şeyden çok onu seviyorsun.
* Çünkü kimse internetten tanıştığı biri için hayatını değiştirmez; ne o buraya gelir, ne de ben oraya giderim. Sadece benim anlattığım kadarıyla tanır beni ve tek ihtiyacım olan bu; yaşadıklarımı bilmeyen biriyle konuşmak! Öylesine konuşmak. Bana inandığını, beni dinlediğini hissetmek, sıradan şeyleri konuşabilmek... Yani derdim, ne aşık olmak ne de sevilmek. Böyle bir şeyin asla olmayacağını biliyorum zaten.
*Oysa ben yaşadıklarımdan pişman olmam, hiç olmadım şimdiye kadar. Yaşamadıklarımlaydı benim tüm kavgam. Göğüskafesimi zorlayan ama bir türlü dışarı çıkmayan sustuklarımdı bütün pişmanlığım.
*Bir kadın, haykırmak istediği derin bir acısı varken sessizce ağlamayı tercih ediyorsa, bütün iyi ihtimaller tükenmiş demektir.
*Nasıl ki bir ev temiz ve düzenliyse insan içinde huzurlu olur, vücutta öyle. İçinde temiz ve güzel şeyler olunca insan mutlu oluyor.
 
Kalemi de ışığı da hep var olsun Ezgi hanımın. 
 
"Dünyanın en şanslı kadını; hayatında, tıpkı hayran olduğu babasına benzeyen bir adam olan kadındır. Ve dünyanın en şanslı bir diğer kadını; olmayan babasının yerine koyabileceği kadar güvendiği ve sevildiği bir adama sahip olan kadındır.
 
Ben ikinci şanslı gruptandım.
 
Ve bir gün evlenirsem; kızının saçlarını okşarken ona kendi uydurduğu masalları anlatabileceğine emin olduğum bir adamla evlenmeye kararlıydım.
 
Çünkü babasız ve masalsız büyümek çok zor." ( Arka kapak tanıtım yazısı)
 
*İlk gülüşte aşka inanıyorum. İlk gülüşte belki ama, ilk görüşte aşka hiçbir zaman inanmadım.
*Çok acelemiz varmış, zaten yeterince geç kalmışız telaşıyla aşık olmuştuk birbirimize.
*Senin hayaline, kendi hayaliymiş gibi sahip çıkan birinin, güvencesi altında olmak ne büyük lüks.
*Ne yaparsan yap seni bırakmayacağını bildiğin bir insana sahip olmak, insanı hata yapma korkusundan özgürleştiren bir lüks.
*'Keşke o çukurda kıvrılıp yaşayabilsem, ömrümün sonuna kadar' dediğin bir gamze çıkıyor yanağında. Her şeyden çok onu seviyorsun.
* Çünkü kimse internetten tanıştığı biri için hayatını değiştirmez; ne o buraya gelir, ne de ben oraya giderim. Sadece benim anlattığım kadarıyla tanır beni ve tek ihtiyacım olan bu; yaşadıklarımı bilmeyen biriyle konuşmak! Öylesine konuşmak. Bana inandığını, beni dinlediğini hissetmek, sıradan şeyleri konuşabilmek... Yani derdim, ne aşık olmak ne de sevilmek. Böyle bir şeyin asla olmayacağını biliyorum zaten.
*Oysa ben yaşadıklarımdan pişman olmam, hiç olmadım şimdiye kadar. Yaşamadıklarımlaydı benim tüm kavgam. Göğüskafesimi zorlayan ama bir türlü dışarı çıkmayan sustuklarımdı bütün pişmanlığım.
*Bir kadın, haykırmak istediği derin bir acısı varken sessizce ağlamayı tercih ediyorsa, bütün iyi ihtimaller tükenmiş demektir.
*Nasıl ki bir ev temiz ve düzenliyse insan içinde huzurlu olur, vücutta öyle. İçinde temiz ve güzel şeyler olunca insan mutlu oluyor.
 
 
Toplam blog
: 48
: 89
Kayıt tarihi
: 11.01.21
 
 

Profesyonel Koç Bağımlılık Danışmanı Sosyolog Yazar Latin Amerika Çalışmaları Uzmanı Analog Fotoğ..