Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ağustos '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Ya sev, ya da terket!

Ya sev, ya da terket!
 

Hepiniz benim genelimi baştan aşağı biliyorsunuz ama özelime gelince ser verip sır vermiyorum. Size bolca anılarımdan ve düşüncelerimden bahsederken, ne yazık ki, duygularımdan pek az bahsediyorum. Bunun birçok sebebi var. Bu sebeplerin en önemlisi, benim bile kendime yeterice dürüst olmamam.

Yukarıdaki paragrafta da yine her şey gizli! Öyle bir toplum kültürümüz var ki ayıplı olmaktan veya ayıplı gözükmekten son derece korkuyoruz. Her şeye dışarıdan ideal çerçeveden bakmayı seviyoruz. Mesela tüm sevimliliğine rağmen, Ecrin’in bize fazla geldiğini itiraf edemiyoruz. Çünkü Ecrin’in doğumu ile beraber kendi hayatımıza dair hiçbir şey kalmadı. Belki de yaşanacak bir şey kalmadığı için durmadan yazıyoruz. Kısacası roman okumak gibi bir şey! Ne Gülşan, ne ben, çok istememize karşın, zaman bulup da spor salonuna gidemiyoruz. Hayatımız tamamıyla çocukların ihtiyaçları ve mutluluğu üzerinden geçiyor.  Oysa bizler de birer insanız!

Çocuklardan önce en aktif çiftlerden biriydik. Her sene bir kursa yazılır, aktif spor yapar ve şehir içi- şehir dışı gezerdik. Ama kazın ayağı şimdi çok faklı, artık çok nadir geziyoruz. Burada bizim de kurucu üyesi olduğumuz Boğaziçililer grubumuz vardı aktif olarak buluştuğumuz. Hiçbir sanat etkinliğini kaçırmazdık. Konserlere giderdik. Şimdi ise ne benim, ne de eşimin, kendine ayıracak özel zamanı yok!

Öte yandan büyütürken görüyorum, benim hayatımın kadını kesinlikle Ecrin olacak. Benim kadınlara duyduğum kinin, iyileşmesini o sağlayacak. Gerçekten kadınları sevmeyi ben kızımla becereceğim… Tüm anlayışlılığıma rağmen aslında ben bir kadın düşmanıyım. Benim durumum daha çok Reşat Nuri’nin yazdığı romandakine benziyor. Yani şunu demek istiyorum; annem dahil hayatımdaki birçok kadından sürerli bir biçimde kazık yedim… Her seferinde aptala yatıp güvenme yolunu seçtim ve her seferinde, bir önceki seferinde olduğu gibi özel hayatıma giren o kadından güzel bir kazık yedim. Ben de atmış mıyımdır? Muhtemelen artık savunma mekanizmam ile beraber ben de atıyorumdur…

Hayatıma soktuğum dost kadın arkadaşlarımdan geriye kimse kalmadı. Sebep :  Kadınlar ve erkekler dost olamazmış! Bak sen!  Niyeymiş o? Çünkü her iki cinsiyet de uçkurlarına hakim olamazlarmış… Benim halen kalbim acır bu duruma… Neyse ki uzaklarda numunelik bir Birsen var, THY’deki ilk iş arkadaşım. En azından kendimi kandırabiliyorum…  Bir de aileden Göknur, ancak aileden olduğu için sayımlmamalı…

Bazen diyorum ki, keşke dünyaya cinsiyetsiz gelseydik. Belki o zaman sorun kalmazdı… Zannediliyor ki biz ilişkiler konusunda bu kadar tecrübe yaşamışız ve dolayısıyla sorun yaşamıyormuşuz; külliyen yalan! Dünyayı bilmem ama Türkiyemde durumlar hiç iç açıcı değil. Kadın-erkek çatışması ile ilgili dergilerde yazılan her şeyi, konuyu, biz de bizzat yaşıyoruz. Aynen anlatıldığı biçimde! Kısacası kadınlar Mars’tan, Erkekler Venüs’ten!(Bilerek ters yazdım!)

Ben gençliğimde evlilik karşıtı idim. Çünkü biliyordum başıma gelecekleri ve geldi de! Ancak İslami bir toplumda bir kadınla başka türlü yaşamak pek mümkün değil açıkçası…

Mutluluk ailede diyorum ancak aile olmak hiç de kolay değil ki! Bir tek çocuklar sizi yargılamıyor gibi gözüküyorlar. Ancak onlar da gelecekte geriye dönüp baktıklarında sizi yargılayacaklar.

Yani tüm bilincime ve bilinçliliğime rağmen ben de farksız bir hayat yaşıyorum ülkemde!  Her şey bir takım oyunu… Herkes ne yazık ki Messi olamıyor! Genelimizin durumunun benden farksız olduğunu da biliyorum. Ancak kabullenmek de gerçekten zorlanıyorum… Ben ki her şeyle savaşmış biri olarak, halen kurbanlık koyun gibi yaşıyor olmak, hiç de adetim değil… Ama durum böyle!

Kısacası şayet ilişkiler konusunda ahkam kesersem lütfen beni uyarın. Gördüğünüz üzere her konuda başarılı falan değilim! Bilimin bittiği noktada ben de tıkanıyorum…

Sabah sabah başınızı umarım şişirmedim. Öyleyse bile, arada bir, buna da hakkım olsun…

 

Kalın sağlıcakla…

 

  

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..