Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '13

 
Kategori
Kitap
 

Yabancı Behzat Ç ve bir Uzakdoğu masalı

Yabancı Behzat Ç ve bir Uzakdoğu masalı
 

Burcu B. Bilgin

Kaiken... Keskin ve öldürücü...  Gerilim ve cinayet romanı severlerin son yıllardaki baş taçlarından ünlü gerilim yazarı Jean Christoph Grange, Türkiye'de de çok seviliyor. 

Bir yandan cinayet ve gerilimi tırmandırırken, diğer taraftan da farklı kültürleri değişik bakış açısıyla işleyen bir üslubu var Grange'in... Birçok Grange romanındaki gibi Kaiken, yine bir kültürün içine balıklama dalıyor: Japon kültürünün... Farklı coğrafyalarda gezinmeyi seviyor Grange...

Kitabın ismini aldığı Kaiken de ismini bir Japon bıçağından alıyor. Japon kültürüne meraklı, depresyondan yeni çıkmış, evliliğinde sorunlar yaşayan, öfke kontrolünde sorunlar yaşayan, şiddet yanlısı, kadınlarla, hatta karısıyla ilişkilerinde sorunlu, ama bir o kadar da zeki ve olayları çözmekte kurnaz Fransız başkomiser olan Passan, Behzat Ç. karakterinin bir nevi yabancı şubesi. Kitap, Passan ile yakalama konusunda takıntılı olduğu Guillard arasındaki çekişmeyle başlıyor. Bazı yönlerden ortaklıkları olan, ancak yaşamları birbirine taban tabana zıt bu karakterlerin kedi-fare kovalamacası gerilimi üst noktalara taşıyor.

İşte bu sırada, hem Guillard'ın, hem Passan'ın, hem de Japon eşi Naoko'yu tanıyoruz. Japon kültürüne hayranlığı Naoko'ya aşkında vücut bulan Passan ile eşi, son yıllarda birbirinden giderek uzaklaşmış, hatta iş boşanma davasına kadar gelmiş. İki çocuklarına Japon isimleri veren çiftin bitmek bilmeyen sorunları, bir de işin içine bu seri katil tehditi girince içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Bir hermafrodit (hem kadın, hem de erkek genleri taşıyan kişi) olan Guillard ise tipik bir seri katil. Her seri katilde olduğu gibi bazı zayıf karakter özellikleri ve intikamcı bir ruh taşıyan Guillard, aslına bakarsanız çok da eşi benzeri görülmemiş bir karakter değil, ancak kitabın sürükleyiciliğine katkısı yadsınamaz.

 

 

 

 

 

 

 

 

-Dayanılmaz sürükleyicilik 

 

Grange'in en sevdiğim özelliklerinden biri de bölümlere ayırdığı kitaplarını rahat okunulur kılması. Farklı bölümlerde anlattığı öyküleri zaman zaman değişik kahramanların dilinden anlatarak gerilimi bir artırıyor, bir frene basıyor Grange... Kaiken'in de özellikle ilk 2 bölümü böyle..

İlk bölümü tipik bir Kuzuların Sessizliğivari seri katili yakalama takıntılı polis ve onun arasındaki kovalamacayla geçse de ikinci bölümden itibaren kitabın seyri değişiyor. Burada spoiler vermemek adına biraz sanırım frene basmak gerekiyor. 

İşin vardığı yeni sapakta tahmin edilebilirliği derhal ortadan kaldıran Grange, ''hah tamam şimdi buldum'' dediğiniz noktada farklı bir yola daha saparak o da sizinle kedi-fare oyunu oynuyor adeta...

 

 

 

                          

-Karakter tanımları güçlü

Birkaç karakterin çevresinde dönenleri işlerken güçlü karakter tanımları yapan Grange, Japon hayranı olan, hatta Japonlar'ın meşhur harakirisine saygı duyan başkomiser Passan ile Fransız hayranı annesi ve sert babasının eğitimi altında büyüyen, ilk fırsatta Fransa'ya kaçan Naoko'yu, yani birbirinin ülkesine hayran iki dünyalıyı buluşturuyor Kaiken'de...

Grange, Taş Meclisi'nde Rus ve Moğol, Kurtlar İmparatorluğu'nda Türk, Kaiken'de de Japon ve Fransız kültürlerini masaya yatırıyor. Güçlü karakter tanımları ve özellikle Japon kültürü konusunda okuruna yeni bilgiler öğretmesiyle öne çıkan Kaiken, sonlara doğru yaklaştıkça okuru şaşırtıyor.

- Finalde geçici hayal kırıklığı

Bütün seçenekleri daralta daralta giden Kaiken'in finaline doğru çok şaşırtıcı bir gerçek ortaya çıkıyor. Zaten bu gerçek de aslında tüm kitabın öykülemesine neden olan ciddi bir ayrıntı.

Samurayların kullandığı 20-25 santimetrelik hançer Kaiken'in ne zaman ortaya çıkacağını merak eden okur ise yanıtlarını son bölümde buluyor.

Ancak kitabın finali, nedense çok bekleneni veremiyor okura. Gerilimin içine iki ana karakter Passan ve Naoko'yu dramatik öğeleriyle beraber yerleştiren yazar, bu öykülemenin içine kendini fazla kaptırdığından gerilimin noktalandığı yer ve olay, ''bu kadarı için miydi'' sorusunu sordurabiliyor okura...

Üç bölüm, 384 sayfa boyunca bu gerilimi sürükleyen yazarın Kaiken ve ana vatanında birşeyleri noktalama güdüsünün bu finalin altın anahtarı olduğunu düşünmek mümkün... Özellikle türü ve Grange'i sevenlerin okuması gereken bir kitap Kaiken... Ama Grange külliyatında ilk 5'e girebileceğini sanmıyorum.

DİPNOT: Taş Meclisi, Monica Bellucci ile beyazperdeye aktarılmıştı. Kaiken için de böyle birşey beklenebilir mi? Çok da muhtemel... Eğer öyle birşey olursa baş karakter Olivier Passan ile adaş Fransız aktör Olivier Martinez biçilmiş kaftan olur. Naoko ise banko Lucy Liu...

 

 

         

 
Toplam blog
: 90
: 2229
Kayıt tarihi
: 05.02.13
 
 

Yaşamın her anına renkli gözlükle bakacak Seyirci Kedimiz... Kimi zaman oyunlarını binbir güçlükl..