Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Yalakalık, aspirin ve adam olmak...

Yalakalık, aspirin ve adam olmak...
 

İnsanoğlu niçin böyle?

Niçin bazı “<ı>insan kardeşlerimiz”in omurgası bu ölçüde yumuşak yaratılmış?

Rüzgarın estiği her yöne rahatlıkla bükülüp, her çeşit rüzgardan “nem” alabilsin, diye mi?..

Yoksa, el etek öptüğü efendilerinden hak ettiği muameleyi görünce, fazla üzülmesin diye mi?..

Yalakalık ile salatalık arasındaki benzerlik bilmem dikkatinizi çekti mi?

Demek çekmedi?..

Büyük bir kaybınız yok; biz devam edelim…

Dönüp dolaşıp, aynı yere geliyoruz… Kişi başına düşen milli gelir, enflasyon oranı, krizin teğet geçerek biçtiği milli ekonomimiz, ülkenin bağımsızlığı, Cumhuriyetimizin ilkeleri, hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilmesi, laik, demokratik ve aydınlanmacı bir ülke…

Ve bütün bu amaçları kendisine hedef bellemiş kişilikli bireyler…

Uygar, güçlü ve kişilikli insan olma meselesi...

Derken… İşte bu noktada şiddetli bir aspirin gereksinmesi oluşuyor kafatasının arka nahiyesinde.

Düşüncenin sızısı ile yalnızlık duygusu çökeliyor çalışma masasının üzerine.

Aspirin kanı sulandırıyor.

Sulanan kan, ağrıyı yok etmiyor… Ancak, ağrının şiddetini seyreltiyor.

Ancak, dikkat edilmezse, mideyi de delebiliyor...

Peki, omurgası yumuşak insan kardeşlerimizin hayatı sulandırmasına nasıl engel olabileceğiz?

Bağrı yanık yalakalarımızı nasıl tedavi edeceğiz?

Peki, biz bu “<ı>bir kısım” insanoğlu yüzünden [sonunda] midemizi mi deleceğiz?

Hayır, delmeyeceğiz...

Çünkü yapılacak işlerimiz ve görecek günlerimiz var...

“<ı>Güzel günler göreceğiz çocuklar, ” diyen şairlerimiz var.

Çalışacağız…

Yine çalışacağız; durmadan çalışacağız…

Bir takım insan kardeşlerimizin sulandırdığı “hayat”ı kurutup; kişilikli, onurlu ve güçlü bir yaşam modeline dönüştürmeye çalışacağız.

Üç kişi ile beş kişi ile, olsun… Ne kadarsak, o kadarı ile…

Kendimizi [her gün] yeniden yapılandırarak, çevremize ve ülkemize karşı olan sorumluluklarımıza [her gün] yeni bir tuğla katarak, kılı kırk yararak ve soluk soluğa yaşayacağız…

Çünkü, başka türlü bir yaşam tarzı bize yasaklanmıştır.

Çünkü, “Milli Eğitim”imizin bize aşıladığı ortak kültür budur.

Çünkü, sağlıklı bireyler olmadan sağlıklı bir topluma ulaşmak mümkün değildir.

Katılmıyor musunuz bu yazdıklarıma?

Demek, katılmıyorsunuz?

Yine büyük bir kaybınız yok.

Biz devam etmeye, devam edeceğiz!

İşte bizce “sorun” burada; bu noktada… Ve sorunun çözümü de hemen yanı başında.

- Olmak ya da olmamak!..

İşte [seksensekiz bilinmeyenli] mesele...

Peki, ne olmak?..

Tabii ki, adam olmak.

“<ı>Adam gibi” olmak!

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..