Yalancının mumu!

Bu kadar edebiyatçı var burada ama açıklaması bana düştü!

İsmini vermek istemediğim bir arkadaş (üleşiyorsun denmesin diye!) bana dün yaptığı bir yorumda “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar!” dedi!

Atasözüymüş!

Baktım da “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğüne”; Doğru!

Böyle Atasözü mü olur?

Tabi ki mum yatsıya kadar yanacak? Millet yattıktan sonra mum niye yanık kalsın! Kalsın da evi mi tutuştursun!

Devrildiğini düşünün! Siz uyuyorsunuz! Yavaş yavaş yerdeki kilimi yakmaya başladı! Burnunuza hafiften bir yanık kokusu geliyor! Rüyanızda pikniktesiniz! Kanatlar bir ızgarada, köfteler, pirzolalar diğer ızgarada! Uzanmışsınız çam ağacının gölgesine! Kilim yanıyor! Sonra perdeler! Sonra ev!

Yalancı mı akıllı, yoksa doğrucu Davut mu şimdi?

Köydeydim! Dayımın evindeyiz! Dayıoğlu Bilal’la yumurta pişireceğiz! Piknik tüpünün üzerine koydu tavayı, içine de iki kaşık tereyağını, erimesini bekliyoruz! Dışarıdan bir feryat koptu!

“Abiii, yetişin Mustafa Amcanın oğlu traktörü devirdi! “

Biz o haykırışla koştuk mu dışarı! Oradan doğru olayın geçtiği yola!

Mustafa Amcanın oğlu, bayırdan aşağı inerken traktörün kontrolünü kaybetmiş iki metrelik uçurumdan aşağı düşmüş! Traktör ters dönmüş Mahmut da altında yatıyor!

Bizi aldı bir panik! Koştum küçük dayımın evinin önünden bir sırık aldım geldim! Güya traktörü oynatacağız yerinden! Mümkün mü?

Tam bu sırada yoldan bir kamyon geçiyordu! Durdurduk, Köyün kahvesine haber verin dedik. Köylüler koşa koşa geldiler az sonra, Traktörü çevirdiler ve altından Mahmut’u çıkardılar. Minibüsün arka koltuğuna yatırdılar doğru Adapazarı’na gönderdiler!

Birden aklımıza geldi!

“Ocakta yağ kavuruyorduk!”

Nasıl koşuyoruz eve doğru! Tam tamına iki yüz metre uzakta dayımın evi!

Kapıdan duman çıkıyor!

Yağ alev almış, yerdeki kilimlere sıçramış, oradan sedire ve perdelere! Ev yanıyor! Allahtan çeşme hemen evin girişinde! Kova kova su döküyoruz mutfağa ve oturma bölümüne! Korkudan içeri giremiyoruz da! Ya tüp patlarsa? İyice kanaat getirdikten sonra içeri girdik ve tüpü dışarı attık! Öyle ısınmıştı ki!

Akşama doğru yengem tarladan geldi, durumu gördü ama kızmadı bize!

Bir de bu boyutu var!

İyilik yapalım derken az daha evi yaktık!

Az dahası mı var? Yaktık işte!

Yatsıdan sonra mum yakılmaz! Bırakın mumu tüp de yakılmaz!

Söylemeyi unuttum bu arada; Mahmut’un inanın sadece burnu kanamış!

Götürürlerken bu yaşamaz diyorlardı!