Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '13

 
Kategori
Kitap
 

Yalnız Kalpler Kulübü

Bazen kendimi öyle yalnız hissediyorum ki; resmen boğazıma bir fil çökmüş gibi oluyor. Neden bir fil? Diye soracak olursanız; elimde şu an okuduğum kitaptan çağrışım yapmış olsa gerek. İki gün önce Elif Şafak’ ın yeni çıkmış olan kitabı “ Ustam ve Ben “ i aldım ve hemen okumaya başladım. Henüz başlardayım. Onun için olumlu- olumsuz bir şeyler söylemek için çok erken. Zaten haddime de düşmez, diye düşünüyorum. Yine kendimden yola çıkarak ancak kişisel duygu ve düşüncelerimi paylaşırım herhalde.

Şu an yapacağım gibi. Osmanlı üzerine yapılan kurgu, en başta itici geldi. Çünkü ben televizyonda izlenme rekorları kılan o malum diziyi bile izlemezken karşıma kaçtığım şeyin çıkması caydırıcıydı. Önyargılarıma rağmen okumaya devam ediyorum.

 Başkahraman Cihan’ da hemen kendimden bir şeyler bulmaya başladım. Seçimlerimizin bazen nasıl da anlık olduğunu ve dolayısıyla yüksek bir güç eşliğinde nasıl da bu seçimlerimizde yalnız olduğumuzun, bir daha açık ve net farkına vardım.

Örneğin sayfa 103’ ten bir alıntı yapmak istiyorum: “ O gün sırtında kırbasıyla, pire gibi hareketli, biraz da peltek bir azap eriyle tanıştı Cihan. Adam düşmanla karşılaşmaya can attığını anlattı.

“Kellesini aldığın her kâfir için cennette bir köşkün olacak” dedi. Dokuz asker öldürmüştü şimdiye kadar. Bir o kadarını daha haklayacaktı, kararlıydı. İnsanın bu kadar köşkle ne yapacağını anlayamayan Cihan bir şey demedi.

Azap eri Mohaç’ ta savaşmıştı. Sürüyle kâfir can vermişti orada; gökten dolu gibi, çekirge gibi, yaralı kuş gibi ceset yağmıştı. Toprak, kılıcını hala elinde tutan, gözleri açık giden ölülerle kaplanmıştı. Etten ve kemikten bir halı gibi.

“Altın rengi bir ışık gördüm “ dedi adam, fısıltıyla.

“ Nasıl? “

“Öyle parlaktı ki… Bütün meydanı aydınlatmıştı. Anladım ki Allah bizden yana.”

Ortada böyle kocaman bir nur varsa herhalde karşı taraf da görmüştür diye düşündü Cihan. Demek ki düşman ordusu da inanmıştı ilahi bir kudretin onların tarafını tuttuğuna. Belki de savaş dediğin, Tanrı’ nın bir tek kendilerini sevdiğine inananlar arasında bir kavgaydı. Böyle bir iddiası olmayanın savaşmak için sebebi de yoktu. Kuşkularını kendine sakladı.”

İşte böylesine açık ve net aslında kalabalıklar arasındaki yalnızlığımız ya da tek başınalığımız. Sadece bunu kabul edemediğim için çekiyorum bunca acıyı ve kabul edemediğimiz için çekiliyor bunca acı. Ne yazık, değil mi?

 

 
Toplam blog
: 423
: 186
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

İkbal Özlen DİNÇERLER. 14.02.1960 doğumlu. izmir Kız Lisesi Edebiyat Bölümünü okudu. Buca Eğitim ..