- Kategori
- İlişkiler
Yalnızız..

Aslında tam bir pazar yazısı olacaktı bu, ilişkiler üzerine… Hani elde bir fincan kahveyle, kahvaltı sonrası okunup keyifli bir zaman dilimi geçirilmesi maksatlı yazılmış.. Ama Pazar günleri de günün 24 saat olması gibi adaletsiz bir durum var. Yetmiyor, yettiremiyorum, belli ki zamanı programlamakla ilgili bir sorunum var...
Neyse, bu da pazartesi sendromundan kurtulma yazısı oluversin bu defa… Okuyunca, hele ki yazının sonundaki linki açıp 12 dakikalık kısa filmi izleyip yüzlerde gülümseme olunca, eminim unutacaksınız günlerden pazartesi olduğunu… Ben mi.. Benim pazartesi sendromum mendromum yok. Ben pazartesilere bayılırım : )
İlişkilerimizdeki ürkekliğimizi anlatacaktım. Her gün geçtiğimiz yol üzerinde bulunan esnafa selam vermekten kaçınan, otobüste, metroda yanımıza oturandan tedirgin olan, asansördeki insanlardan gözlerimizi kaçıran, maskelerimiz olmadan hiçbir yerde dolaşmayan, güven duymayan bireyler olduğumuzu söyleyecektim. Dolayısıyla da yalnız olduğumuzu, içe kapandığımızı...
Her birimizin birer Simerenyası var. Oraya kaçıp saklanıyor, orada dilediğimizce yaşıyoruz hayatı ama gerçekler dünyasında yalnızız hepimiz. Ürkekliğimizden, canımız yanar kaygısından duvarlarımızı sürekli yükseltiyoruz.
Yukarıda bahsettiğim film de böyle çekingen, içe kapanık bir gencin kısacık öyküsü… İzleyin, hoşunuza gidecek : )