Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Yanındayken bile hasretimsin

Yanındayken bile hasretimsin
 

Sen yanımdayken bile ben yine hasretle mi yanacağım?

Buradasın, benimlesin, karşımda oturuyorsun,

En derin, en kuytu, en gizli noktalarına, iniyorum,

Kendimi kaybedip, seni beynime, hücrelerime,

Gözlerime hapsetmek istiyorum,

Beynim zonkluyor, içim acıyor, ağlamak istiyorum,

Bu anı yitirmenin kederi benliğimi kemiriyor,

Yüreğimi açıp haykırmak istiyorum…

Yanımda oturuyorsun,

Yüreğinin sıcaklığında, yüreğim eriyor,

Ne varsa benim zannettiğim her şey kendinden geçiyor,

Coşkudan, heyecandan içim titriyor,

O anın biteceği üzüntüsüne takılıp, kendimi de kaptırıp,

Son durağa daha gelmeden, kopuyorum dünyadan,

Yani birazdan, gönlüm çıkacak içimi yakan yazdan,

Tutsak olacağım, kurtulamayacağım buzdan, ayazdan,

Yine seni yanımdayken, kaybediyorum,

İç çekmemi duyuyor musun?

Şimdi ayrılık ateşten bir örtü gibi üzerime abanıyor,

Göz göre göre yanıyorum, yavaşça eriyor bedenim,

Zaten yanındayken ben sana çoktan veda etmiştim,

Zaman seni benden alıp götürüyor acımasızca,

Arsızca, pervasızca, mahvederek, yıkarak, yakarak,

En değerli hazinemi elimden çalarak, beni öksüz bırakarak,

Ey insafsız zaman görmedin mi? Gün gibi aşikar feryadımı?

Bir o kadar yalnızlığı mı? Kırılmışlığı mı?

Ama sen gördün bir tanem,

İçimdeki zavallı çocuğun ağladığını,

Bunu gözlerimden okuyordun,

Senin okuduklarını da ben,

Belki de bu yüzden seni taparcasına,

İbadet eder gibi sevdim,

Ben senin gözlerinde, yüreğinde ne okuduysam,

Sende bende onları okudun,

Kendini kaptırmadan çaresizce bir iç çekiyordun,

Kabuğunu kırmak acı verecek diye susuyordun,

Ben seni kendimden iyi tanırım,

Oysa kendimi tanımak için, hiç bu kadar çaba sarf etmedim,

Sana verdiğim, tanıdığım zaman kadar, kendimi tanımadım,

Astrolojini, numerolojini, fizyolojini, psikolojini,

Öfkeden mi? Üzüntüden mi? Bin bir emelden mi?

Bilirim, teninin değişen solan, kızaran rengini,

Her kareni, her mimiğini, her hareketini,

Sıkılınca elini saçlarından nasıl geçirdiğini,

Ah! Demenin kendi içindeki nedenlerini,

Zoraki gülüşünü, zoraki tuttuğun kahkahanı,

Kimseyi incitmeden, masumca geçtiğin dalganı,

İç çekişini, göz süzüşünü, kalp atışını,

Gözde şarkılarını, hakka yakarışını,

Bilmediğin özlemlerini, özleyip de ulaşamadıklarını,

Umutsuzluk değeneğine tutunduğun anlarını,

Sınırsız şefkatini, asil ve olgun sevgini,

Suya hasret dudaklarını, bazen gizlice ağladığını,

Okşanası yanan teninin feryadını,

Bir gün gel, anlatırım bendeki kendini.

Rüyalarıma girmen için,

O nur yüzüne gülebilmek, kadifeden sesinde huzur bulmak için,

Seni yarama merhem diye sarabilmek için,

Gözlerimle sevebilmek, amber kokulu sinende eriyebilmek için,

Seni sanki bende yaşatmak için,

Yaratan yüce Tanrıya yalvarıyorum,

Rüyalarıma giriyorsun,

Hiç tatmadığım ve de unutamadığım,

Sevinçleri sunuyorsun şifalı ellerinle,

İçiyoruz bin bir zevki peymaneden,

Bir şiir dinliyorsun benim gibi divaneden.

Yine vazgeçemiyorum cemalinden,

Uyanmam kabusum oluyor…

Ah! Cana can katanım, bir kez olsun seni,

Ve sadece o anı yaşayamayacak mıyım?

Seni yaşarken ve de senleyken kaybetmenin,

Kendimi bitirmenin o dayanılmaz acısını,

Hep çekecek miyim? Gel bir tanem sırf benim için gel,

Kalbindeki, yeryüzündeki tüm yasakları del öyle gel,

Bir kaygım olmadan hep benimleymiş gibi yanımda kal.

En yüce zevkler sen yoksan inan ki bana haram,

Sana açlığım, susuzluğum, dinmeyen kanayan yaram,

Bir kez olsun son bulur mu?

Biliyorum sana doyamayacağım,

Sen gelince bendeki senle yaşamaya alışacağım.

Belgin Turan 07.03.2006

 
Toplam blog
: 439
: 512
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Lisansını Anadolu Üniversitesi/ İşletme Bölümü ve Anadolu Üniversitesi/ Sosyoloji Bölümlerinde “O..