- Kategori
- Gündelik Yaşam
Yapayalnız

Bunu neden yazıyorum, bilmiyorum. Nereye bağlayacağım, bilmiyorum. Sadece bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. Ve şu an yapabildiğim tek şeyi yapıyorum.
Hayat çok garip. Her şey anlık. Beş dakika sonra ne olacağı hakkında en ufak bir fikrimiz bile yok. Ama ben belki son beş dakikamda bu yazıyı yazıyorum, siz de son beş dakikanızda bu yazıyı okuyorsunuz. Ah, yapmayın. Çok mu önemli ne düşündüğüm, ne hissettiğim? Gidin sevdiklerinize sarılın. Uzaktalarsa arayın. Ne zaman ne olacağı belli değil. Şu hayatta “keşke” kadar can sıkıcı bir kelime var mı?
Şimdi biri derse ki, “Madem öyle sen neden bu yazıyı yazıyorsun? Git sevdiklerine sarıl. Uzaktalarsa ara.” çok haklı. Ben olsam ben de öyle düşünürdüm. Hemen yanıtlıyorum o zaman. Benim sevdiklerim, daha farklı şeyler. Ben denizi seviyorum. Düşünceleri seviyorum. Bulutları seviyorum. Kuşları seviyorum. Gökyüzünü seviyorum. Ben insanları sevmeyi bırakalı çok zaman oldu. Burdan “Kendimi seviyorum. Kendim için yaşıyorum.” çıkarılabilir. Ama öyle de değil. Sevemiyorum kendimi. Hiç sevemiyorum. Çok öfkeliyim kendime. Affedemiyorum. En önemlisi de, güvenmiyorum. Güvenmediğim birini nasıl severim? Beni bu hale getiren insanları, nasıl severim?
İnsan sevmeli kendini. Kendini severse, herkesi sever. Kendini affederse, herkesi affeder. Ama bu süreç için zamanım yok. “Hayat kısa, kuşlar uçuyor…”
Eskiden olsa “Kitaplarımı seviyorum. Şarkılarımı seviyorum.” derdim. Bu ikisi hayatımın en önemli parçalarındandı. Siz de ezberlemişsinizdir. Ama ben artık kitap okuyamıyorum. Müzik dinleyemiyorum. En kötü zamanlarımda hep yanımda olan dostlarımla arama kocaman bir uçurum girdi.
Ben artık, yapayalnızım.
Müziğe küstüm. Edebiyata küstüm. Çok ayıp ettim. Biri beni barıştırsın diye bekliyorum. Çok beklerim.