- Kategori
- Güncel
Yargıları yıkmak, askeri kötülemek

Şehitler
Bilinçli bir şekilde askerin üzerine gelindiğini, orduya, askerlere kara çalma yarışında bulunulduğunu biliyorsunuz. Generallere, paşalara “darbeci, dolandırıcı, para işleri ile uğraşır” etiketi yapıştırmak için 40 dereden su getiren yazarlar var. Bu tip haberler, yazılar nedense hep isimsiz olarak çıkıyor gazetelerde, yayın organlarında…
Başbakanımız her ne kadar “TSK’ye yönelik hukuk dışı saldırılara sıcak bakmamız mümkün değildir” demiş olsa da, adamların başbakanmış, bakanmış dinledikleri yok. “Kimisi manda altında olsaydık daha iyi olurdu” diyor, “Kimisi eviniz yok mu paşalar?” diye soruyor, kimisi de orduyu, generalleri cuntacı, Ergenekon’un darbecileri diye tanıtmaya çalışıyorlar.
Kendilerini sorsanız “sütten çıkma akkaşık” sanki. Zamanında “Komünist, Kürtçü ” dedikleri insanlarla aynı kaptan yemeye başlamış, sözde muhafazakarlar, sözde Müslümanlar… Bir samimiyet bir samimiyet sormayın gitsin. Bu yönde bir düşünceye sahip bir sınıf arkadaşım “onlar “Enternasyonalist, bizde ümmetçiyiz, birleştiğimiz asgari müşterek noktamız budur.” demişti. Herhalde, işte bu müşterek noktada birleşip askere karşı, orduya karşı, Cumhuriyete karşı, laikliğe karşı, değer yargılarımız karşı cephe açtılar. Bunların demokrasi anlayışına göre “Manda altında olmak ” bile şimdiki yaşadıkları Türkiye Cumhuriyeti’nden ve al yıldızlı bayrağımızın altında yaşamaktan iyi oluyor.
Zamanında, Orhan Pamuk’un “Kar” isimli romanını okurken, bu yönde oluşumlara rastlamış, Kürtçü Komünist ve sözde Müslümanların aynı biçimde işbirliği içinde olduğunu okuyunca şaşırmıştım. Okuldan arkadaşım, Çukur Halil ve Pamuk’tan öğrendiğime göre maalesef doğruymuş.
Sınırsız özgürlük, sınırsız serbestlik, sınırsız para isteyen, ama denetimden hoşlanmayan, kural ve hukuk tanımayan bir Demokrasi olabilir mi?
Bir atasözümüz vardır. “Ölüyü keyfine bırakırsan, tabuta pisler” diye. O zaman dirileri de keyfine bırakmak mümkün değildir. İnsanların birlikte yaşadığı yerlerde, birtakım kuralların olması tabi değil midir? İşte bu kurallar adamlara ters geliyor. Cebi, midesi ve belinin aşağısından başka bir şey düşünemeyen insanlarla anlaşmak, belli bir değer yargısı üzerinde uzlaşmak mümkün olabilir mi?
Hiç ama hiç sanmıyorum. Kudurmuş gibi saldırılarına devam edeceklerdir.