- Kategori
- İzmir
Yaşadığı şehirle alay etmek

Ege'nin incisi güzel İzmir
Ne kadar acı ve incitici!... İlk kez İstanbul'a inmiş biri, almış kalemi eline güzel İzmir'e veryansın ediyor. Belli ki İzmir'den nasibini almamış. Belli ki bu kişi, İzmir'in kültürünü uzaktan ya da yakından tanımamış. Yaşadığı şehrin kültür mekanlarından haberi yok.
Belli ki dünyanın sayılı sanat merkezleri arasına giren, Ahmet Adnan Saygun Kültür ve Sanat Merkezi'nin önünden bile geçmemiş. Tarihi Agora'nın nerde olduğunu bile bilmiyor. Karşıyaka'dan vapura binip Pasaport'a bir yolculuk yapmamış. Kıyıdaki masalara oturup tavşan kanı çayı yudumlayıp iki sıcak boyozla dilimlenmiş bir yumurta yememiş. Dönüşte martılara gevrek atmamış. Yazın açıkhava sinemalarında çiğdem çitlememiş.
Urla'dan, Seferihisar'dan, Karaburun'dan, Çeşme'den, Kuşadası'ndan, Foça'dan haberi yok. Sahil kasabalarımızın doğal ve tarihi güzelliklerinden nasibini almamış.
Çalakalem büyük kentin kalabalığını anlatıyor.
Bütün bunları bilip de İzmir'e dudak bükmek olur mu?
İzmir'i yangın yerinden alıp bugünlere getirenler adına üzüldüm.
Bir kenti eleştirebilirsiniz. Başka partiye gönül verdiğiniz için yerel yöneticileri beğenmeyebilirsiniz. Onlar ağzıyla kuş tutsalar zaten size yaranamazlar. Ama İzmir'i aşağılayamazsınız. İzmir'i başka bir kentle kıyaslarken alay edemezsiniz.
İzmir'i Yunan işgalinden kurtarıp bugünlere taşıyanlara ayıp etmiş olursunuz.
Yerel yöneticileri elbette eleştireceğiz. Onların yanlışlarını her platformda haykırmak bizim görevimizdir. Ama başka gözle İzmir'e bakıyorsanız, İzmir'i asla yaşayamazsınız.