Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

YaSaKrasi...

Demokrasimtrak rejimimizin seçimi bitti, krizi bitmedi. Ders kitaplarında yazan o bilindik “..halkın seçtiği temsilciler aracılığıyla kendi kendini yönetmesi..” tanımına ‘YaSaKlar izin verirse’ diye bir eklemeyi yeni ders yılı kitaplarına yetiştirmek lazım.

Ergenekon sanıkları Mustafa Balbay, Haberal, Alan ve H. Dicle, mahkemelerin verdiği kararlar ile mecliste yer almaları şimdilik engellendi. Şimdilik diyorum ortaya çıkan “ucube” durumdan hiç kimse memnun değil.

TBMM’nin başta iktidar partisi olmak üzere muhalefet partileri ile herhangi bir pazarlığa girmeden gerekli girişimleri yaparak yeni vekillerin önündeki engelleri kaldırması lazım. Seçmenin iradesinin TBMM’ye koşulsuz yansıması demokrasimtrak rejimin namus borcudur, nokta.

YSK’nın Hatip Dicle’nin seçime girmesinde sakınca görmeyip, seçilmesinden sonra mazbatasını verip sonra iptal ederek AKP’ye bir vekil daha kazandırarak ortaya koyduğu hukuk cambazlığının sığdırılabileceği kılıf bulmakta sıkıntı çekeceği çok açık.

Dicle’ye verilen oyları AKP hanesine yazan hukuk kimse kusura bakmasın ama zerre kadar saygıyı hak etmiyor, komedi.

CHP’den seçilen Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ile MHP’den seçilen E.Alan hakkında verilen kararlarda kamuoyu vicdanında kabul görmedi. Zaten cezaya dönüşen uzun tutukluluk süreleri rahatsızlık yaratırken, halkın oylarıyla seçilmiş vekilleri “daha deliller toplanmadı” vb.masalı ile hücrede tutmak olsa olsa demokrasimtrak rejimlerde gerçekleşir.

Tiyatro yani.

Devlet aklı…

TBMM’ye gönderilen vekiller toplumu geren, rahatsızlık yaratan sorunları çözme iradesi göstermek zorundalar. Demokrasimtrak rejimin demokrasi olması ancak böylelikle mümkün olabilir.

Siyasi hesaplar bir tarafa bırakılarak ortak çözümler üretilerek yaratılacak “devlet aklı” vatandaşın demokrasiye olan güvenini onaracaktır. TBMM’nin umut ve çözüm olmaktan çıktığı bir Türkiye fotoğrafını düşünmek istemiyorum.

Yargı kararları…

Yargı seçim öncesi ve sonrası aldığı kararlar ile tartışılıyor, toplumu geriyor, güven erozyonu yaşıyor. HSYK yaptığı tayinler ile tartışılıyor. Yaratılan güvensizlik ve endişe ve de devam eden bilek güreşi sorunları büyütmekten başkaca bir amaca hizmet etmeyecektir.

“İleri demokrasi” masalı…

Demokrasiyi içselleştirmeyen, iktidar için “araç” olarak gören zihniyet değişmedikçe Türkiye’nin oksijen alması olası değildir. On yıllardır olduğu gibi krizden krize sürüklenmesi kaçınılmazdır.

Yeni Anayasa…

AKP iktidarının anayasayı değiştirmek daha demokratik bir anayasa yapmak gibi bir muradı yoktur. Balkon konuşmalarının illüzyonu geçicidir,2007’de de görüldü bu film. Seçim kazanmanın verdiği zafer duygusu ile ortaya atılan vaatler iktidar ve muktedir olmanın gücü ile kolay unutulur.

Yeni ve özgürlükçü bir anayasa demek; egemenliği, gücü, iktidarı demokratik kurumlar eliyle paylaşmak demektir. Hukuk devletini egemen kılmak demektir. Kendi vesayetini kuran AKP bu günkü durumdan oldukça hoşnut, dolayısıyla daha demokratik bir anayasa beklemek saflıktan öte bir anlama gelmiyor.

İktidar o çok bilindik “askeri vesayetin” yerine, yargıda istediği düzenlemeleri referandum marifeti ile gerçekleştirip, yandaş atamaları yaparak adeta “yargı vesayeti”ni oluşturdu. Ol hikayenin ve yaşananların özeti budur, yazının başlığında olduğu gibi, YaSaKrasi!

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..