- Kategori
- Yılbaşı
Yaşama son kez baktığı içindi o gözlerindeki ifade

Her kar yağdığında yıl başı olsun isterim
Çağrı
Yaşama Açılan Pencere
Yaşamın içinde yeni umutlar,
Bir pencereden uçuyor,
Tüm insanların üzerine...
Yalan, Pandora’nın kutusunun içinde kaldığı,
Onu yakalamış kötü ruhlu insanlar,
Bir türlü bırakmıyorlar...
Umut, gel avucumuzun içine
Dünyayı değiştirelim,
İnsanlar ağlamasın.
Müyesser Saka
Her akşam bana gökyüzünden göz kırpan yıldız sen ne görüyorsun oralardan buralara baktığında?
Bugün 31 Aralık 2003. Dışarıda bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağıyor.
Sabahın erken saatlerinde kuş sesleri ile yaşama gözümü açtım.
Kuşlar ıslanmaz mı acaba? Üşümezler mi yağmurun altında.
Sarı, beyaz papatyalarla bezenmeye başladı doğa. Bir de ha açtım ha açıyorum diyen zambaklar yeşil yaprakları ile nazlı nazlı süzülüyorlar.
Ben ilk kez çocuklarımdan ayrı bir yılbaşı geçireceğim. Ve de kar yağmadığı bir 31 Aralık...
Neden bilmiyorum bir fotoğraf makinesi gibi yakaladığım anları düşünür oldum, birkaç gündür.
Adnan Kahveci’yi ölümünden bir gün önce mecliste görmüştüm. Yanımdakilerle tokalaştı ve sohbet etmeye başladılar. Ben selamını görmezden geldim, arkamı döndüm yürüdüm. Daha sonra yanımdakiler niçin öyle davrandığımı sordular. Sorularına yanıt veremedim. Onlara gözlerinde anlatamayacağım bir ifade gördüğümü söyleyemedim. Sanki yaşama son kez bakıyordu ve yüzü kahverengi, yeşil karışımı bir renk aldı birden. Ürktüm ve oradan uzaklaştım. Ertesi günü biz de İstanbul’a dönüyorduk. O bizden bir saat sonra yola çıkmış. Akşam televizyonda trafik kazasında eşi ile birlikte yaşamını yitirdiğini öğrendim.
1971 yıllarıydı, o gün okuldan eve erken dönmüştüm. Kapı çalındı, oturduğum sitede elektrik teknisyeni olarak çalışan bir öğrencim kapıdaydı. Bir elektrik arızası için bizim bloğa gelince bana da bir merhaba demek için uğramış. Gözlerinde yaşama acı acı bakan bir ifade yakaladım hissettiğimi sandım ve ürperdim. Nasılsın diye sordum, içeri bir çay içmesi için davet ettim. Teşekkür etti ve çok işi olduğunu söyledi. Gitti. Akşam eşim gelince öğrencimin uğradığını söyledim. Eşim “Herhalde duymadın, bir saat önce bir arızayı onarmak için elektrik direğine çıkmış ve cereyana kapıldığı için direkten düşmüş yaşamını yitirmiş” dedi. Demek ki yaşama son kez baktığı içindi o gözlerindeki ifade...
O zamanlar Bahçelievler’de oturuyorduk, görümcem ve eşi bize misafirliğe gelmişlerdi. Aynı zamanda eniştenin sağlık kontrolleri yapılıyordu. Görünen bir rahatsızlığı yoktu ama yapılan tetkikler onu üzüyordu. Bir akşam üstü okuldan geldim, tam kapının karşısındaki koltukta oturuyordu, birden gözümün önünden silinip gittiğini sandım. Bana “Müyesser çok üzülüyorum bu doktorlar beni deneme olarak mı kullanıyorlar diye düşünmekten kendimi alamıyorum. İki doktora gittim ikisi de birbirinin tümüyle zıddı bulgular buldular, tam tersi ilaçlar verdiler. Kafam çok karışık. Ne yapmalıyım karar veremiyorum.” Üzülmemesini mutlaka bir çözüm bulunacağını söyledim ama o gözlerdeki ifade belleğimden hiç silinmedi. Birkaç gün sonra da onu son yolculuğuna uğurladık.
Ama yaşama son bakış olan benim küçük kardeşimin, canımın bir parçası olan en nadir çiçeğimin bakışlarını ise asla unutamam. O gözler, beni bırakıyorsunuz ve bu bakış sana son bakışım diyordu. Yoğun bakıma kendi ellerimle yatırdım ve bir daha onun o güzel gözlerini hiç görmedim.
Bu gün 31 Aralık 2003. Bu gece saat 24.00’te yeni bir yıla merhaba diyeceğiz. Yarın yaşama nasıl bakacağız acaba?
Her yeni yılda sevgi, umut, sağlık, mutluluk bizimle olsun diyoruz.
Oysa dünya her ne denli bilim adamları yörüngesinde bazı sapmalar olduğunu söyleseler de hep aynı biçimde dönmüyor mu?
Her yıl yitirdiklerimize sevgiyle anımsayacaklarımıza bir yenisini ekliyoruz. Bir yandan eksiliyoruz, bir yandan çoğalıyoruz.
Doğa inadına direniyor, ona verdiğimiz zararlara karşın. Biz insanlar ne denli de nankörüz, bizi besleyen anamıza sürekli kötü davranıyoruz aynen birbirimize davrandığımız gibi...
Yağmur hızını kesti. Biraz sonra hiçbir şey olmamış gibi güneş açacak. Kuşlar biraz daha kuvvetli ötecekler. Yaşam devam edecek ve yaşama bu gün kim bilir dünyanın neresinde kaç pencere açılacak?
Umutlar her seferinden daha çok olacak, heyecanlar artarak devam edecek. Geriye de değil, ileriye de değil şu ana bakan gözler nereye nasıl baktığını görebilecek mi?
Yaşama açılan pencereler açıldıkça, yaşamı çözebilecekler mi? Her akşam bana gökyüzünden göz kırpan yıldız sen ne görüyorsun oralarda buralara baktığında? Sen de gözlerimizdeki o anlık ifadeleri yakalayabiliyor musun?
Her ne olursa olsun, yeni yıl tüm insanlığa barışı getirsin. Çocuklar anında tercümelerle film izler gibi savaşları seyretmesin, çocuklar ölmesin. Çocuklarını sevmeyen uluslar geleceğini sevmiyor demektir. Onların doğduklarında gözlerinde olan pırıltıları bir bir söndürdüklerinin farkında bile değillerdir. Aynen eksilen tren rayları gibi...
Yeni yılda birlikte şarkı söyleyebilmek dileği ile...
31 Aralık 2003