Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Yaşamak ve halt etmek...

Yaşamak, payında neşe / paydasında öfke olan bir fantezi değil...

Olmamalı!

İnsan, sürekli olarak tüketilen bir zaman milyarderi değil.

Olmamalı!

Müzik, şu açık balkon penceresinden içeriye pervasızca dalan o vıcık vıcık ve konsantre-kabalığın adı değil.

Olmamalı!

Yaşamın, müziğin ve insanın seyreltilebileceği bir arıtma tesisi olmalı...

Parametreleri nedir bu duyarsızlığın ve bu pervasız kabalığın? Bilmiyorum.

Tüketim toplumunun eritip bitirdiği insan ruhunun, çevreyi, her gün biraz daha, ertesi gün birazcık daha kirletmesini önleyecek... bir kör-tıpa var mıdır?.. Onu da bilmiyorum.

Bilmiyorum... Evet bilmiyorum ama; bilmek istiyorum!

Çağdaş, güncel ve ciddi bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum bu bilginin.

Kendimi kaptırdığım düşün/mece serüveninde, hiç değilse bir mevziiyi ele geçirmek istiyorum; hiç değilse!

Mutfaktaki malzemenin etini, budunu, tuzunu, yağını ve hatta sirkesi ile sarımsağını dahi biliyorum.

Şeker yok mutfakta, un da yok... Ne gam!

Helvamız, unsuz ve şekersiz olacak... Ne yazar?

Önemli olan helva değil, önemli olan güzel bir sofra, doyurucu bir yemek ve yaratıcı bir hüner; hepsi bu; hepsi bu...

Ama, ortaya çıkacak “mama” hazmedilebilir olmalı.

Lezzetli olmalı.

Besleyici olmalı.

Esas mesele Kaf Dağı’nın ardındadır.

İçinde yaşadığımız toplumda devinip duran, bunca atık-kültür/ kaçak-yapı/ ve ıslak-davranış arasına sıkışıp kalmış olan bilmem kaç haneli vatandaşlık numaralı post-modern vatandaş (yani birey) her gün yeniden doğan güneşin altında ne halt edecektir?..

İşte temel mesele budur.

Sadece budur!

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..